another hearts.

325 20 17
                                    

-mikasa-

Koridorun sonundaki kaloriferin yanına koşup, kaloriferin yanındaki sandalyeye oturarak ısınmıştım. Eren de hemen peşimden gelip yanıma oturmuştu. Ona döndüğümde biraz havadan sudan sohbet ederken, bağırışma sesleri duymuştuk.

İkimiz de sesin kaynağını merak edip kalktığımızda, kızlar tuvaletinin önündeki küçük koridorda kavga eden iki kız görmüştük. Resmen birbirlerinin saçına yapışmışlardı. Biraz daha bakınca kızlardan birinin Pieck olduğunu görmemle şaşkınlıkla kaşlarımı çatmıştım.

Pieck, beni düşmanı belleyen fakat benim ona hiçbir şey yapmadığım kız. Eren'den hoşlanıyordu ve benden doğal olarak nefret ediyordu. Defalarca beni eziklemeye çalışmış ve Eren'i elimden almak için uğraşmıştı.

Fakat ben onun acısını anlayarak ve çabalarının en sonunda yine boşuna çıkacağını bildiğinden alttan alırdım. Eren bunu enayilik olarak adlandırırdı fakat ben kavga sevmeyen bı insandım, yapımda yoktu.

"Tanrım, daha kendini ne kadar rezil etmeyi planlıyor acaba?" diye alaylı bir ses tonuyla konuşmuştu Eren. Sesinin alaylı çıkmasına karşın, yüzünde hiçbir hareket yoktu. Herhangi bir mimiğe dair zerre kırıntı barındırmıyordu.

"Yalnız güzel dövüşüyormuş ufaklık," diye alayla güldüğümde, Eren de gülmüş ve "Yüzsüzlükten başka iyi olduğu bir konu olmadığını sanıyordum." demişti. Hafifçe ona kıkırdarken, teneffüs zilinin çaldığını duymuştum.

Eren benden bir üst sınıftaydı fakat aynı kattaydık ve sınıfı koridorun sonundaydı. Zilin çaldığını o da duymuş olmalı ki "Ben derse gireyim yoksa coğrafyacı beni öldürecek." diyerek boğaz kesme hareketi yaptığında kıkırdamıştım.

Eren'in öğretmenleriyle olan ilişkisi çok komikti. Eren dersi dinlemez ve umursamaz davranırdı, bazen dersi eker, kaçar ya da tüm dersi tuvalette geçirirdi eğer dersten sıkılırsa. Fakat yine de her şeyi çok iyi bilirdi ve sınıfının en iyi öğrencisiydi. Bu yüzden pek de laf etmezlerdi ama illaki hergun azar yerdi.

"Tamam." anlamında başımı salladığımda, "Şu kavgadan da uzak dur, izleyeceksen de uzaktan izle ve sınıfına gir hemen." diye annemmiş gibi tembihlediğinde gülümsemiş ve buna da kafamı sallamıştım.

Gitmeden önce yanağıma bir öpücük kondurmuş ve göz kırpmıştı. Ben hafifçe kızarırken o, hızlı adımlarla sınıfına yürümeye başlamıştı bile. Sınıfına ulaştığını ve Armin'in onu içeri doğru çekeleyerek götürdüğünü gördüğümde gülümsemiş ve onun yolunu izlemeyi bırakmıştım.

Hala bitmeyen kavgayı gördüğümde, bunu izlemenin eğlenceli olabileceğini düşünmüştüm. Pieck'in o küçücük boyuyla vurmaya çalıştığı darbeler, beni güldürürken birden kavga ettiği kıza bakmayı akıl etmiştim.

Tanrım, bu benim arkadaşım sayabileceğim ve bizim sınıftan bir kızdı! Bunu gördüğümde koşarak onu Pieck'in elinden ayırmaya gitmiştim. Ve ayırma işinde başarılı olmuştum da, birbirlerinin saçlarına kenetledikleri elleri ayrılmıştı sonunda.

Derin bir "Oh," çekerken, arkadaşımı alıp gidecektim ki, Pieck'in beklemediğim bir şekilde ağzıma doğru sertçe vurmasıyla sendelemiştim. Bunu neden yaptığını anlayamazken "Yanlışlıkla oldu," demişti yalan söylediğini belli edip, sırıtarak.

Tamam, işte şimdi oldukça sinirlenmiştim. Eski ben değildim ve kimsenin beni ezmesine izin verecek falan da değildim. Sessiz kalmayacak ve karşılık verip ona ağzının payını verecektim. Zaten fazla olmaya başlamıştı.

flawless // eremikaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin