53- Kız Gecesi

177 15 0
                                    

MAREA

Marea göz yaşlarını sildiği peçeteyi yatağındaki rastgele bir yere attı. Gözlerinin tekrardan yaşarmasını görmezden gelip elindeki Percy Jackson kitabını okumaya devam etti.

Babası iş gezisine gitmişti, Chloe'i de muhtamelen kocası her evde olmadığında yaptığı gibi bir arkadaşında kalıcaktı.

Tüm o yaşananlardan sonra Andrew yüzünden üzülmek aptalca olurdu. Sonuçta kaçırıp bir labaratuvara kapatıldıktan sonra bir insan nasıl aşk acısı çekebilirdi ki ? Gerçi Marea bu olayda en az zarar görenlerden biriydi. Green dedikleri şu kadını ömründe bir kere bile görmemiş, kimse ona zarar vermeden kaçmayı başarmıştı.

Yinede bu yaşadığı şeyin zorluğunu azaltmıyordu. Bir an çalışma masasının üzerindeki maket bıçağına baktı.

Bunu istiyorsun. Sadece bir kaç kesik ve aklın dağılacak.

Kafasını hışımla kitabına gömdü. Aylardır kendine zarar vermemişti ve bunla gurur duyuyordu. Artık kolundaki beyaz izlere yenilerini eklemek istemiyordu. Bu sorun çözmekten çok sorun yaratıyordu.

İradesini sonuna kadar kullanıp dikkatini kitaba verdi. Tam Percy minatoru yeniyordu ki bir sesle kaskatı kesildi.

Biri camına tıktıklamıştı. Ama taşla veya benzeri bir şeyle değil. Eliyle.

Mareanın odası banliyö evlerinin en üst katında yer alıyordu. Yani birinin camına vurması için çatısına tırmanmış olması gerekirdi. Cama tekrar vurulduğunda Marea hızla yatağından kalktı. Evde sadece o vardı. Ya bir sapık onu rahatsız ediyorsa ne yapmalıydı ki ?

Eline kalın ciltli kitabını alırken -bununla birini etkisiz hale getirebilir mi hiç bir fikri yoktu- yavaşça çalışma masasının önündeki cama doğru yürüdü.

Cesaretini toplayıp perdeyi açarken gerçekten orada birinin olduğunu görmesiyle tiz bir çığlık attı. Tiffany iki büklüm olmuş bir şekilde camdan ona bakıyordu.

Hızla camı açıp şaşkın şaşkın ona baktı.

"B-BURADA NE İŞİN VAR ?"

"Ah sonunda camı açtın. Dondum burada."

Marea hiç bir şey anlamayarak ağzını açıp kaparken ne söylemesi gerektiğini bilemiyordu.

Uzun boylu kız zar zor penceresinden çalışma masasına çıktı. En sonunda masaya oturup etrafına baktı.

"Vay canına zengin falan mısınız ? Ama size tavsiye, daha fazla güvenlik önlemi almalısınız. Yandaki ağaçtan buraya tırmanmak çok kolaydı."

"Ne. İşin. Var. Burada" dedi Marea tek tek. Sonra aklına gelen düşünce ile yumruklarını sıktı. "Dur tahmin edeyim. Dalga geçmeye geldin değil mi ? Ah belkide zaferini kutlamak istiyorsundur. Tebrikler Tiffany Andrew senindir ! Şimdi beni yanlız bırak."

Arkasını dönerken Tiffany kolunu tutup onu kendine çevirdi. "Hayır bunun için gelmedim ben..." kelimeleri toparlıyamıyormuş gibi bir kaç kez ağzını açıp kapadı. Sonrasında ise Marea beyninde seslerin yankılandığını duydu.

Ah konuşmakta neden bu kadar berbatım ki. Buraya onu tesseli için geldiğimi nasıl söyleyebilirim ?

Marea bunu duyunca çatık kaşları yumuşadı. Tiffanynin mavi gözlerine baktı. Gözlerinde ego ve ya zevk yoktu. Sanki ona empati ile bakıyor gibiydi.

"Bak konuşmakta ve ya tesselide iyi değilim. Duygularımı yansıtmakta da. Bu yüzden genelikle yanlış anlaşılıyorum. Yaşadığın şeyi bende yaşadım ve o gün tek başıma kalmak istememiştim. İlk kalp kırıklığımda yanımda birilerinin olmasını çok isterdim"

Ölümcül ÇocuklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin