Selamunaleyküm canlarım🖤
Bölüm günü cumartesi oldu desem🤭
Nasılsınız? Okul/ İş/ Ev hayatınız nasıl geçiyor?
Kitap hakkındaki düşüncelerinizi de şu alttaki satırcıklara bırakabilirsiniz❤
Bir de bu bölüm Elfesya ailesi olarak şöyle bir anket yapalım
Elfesya haklı diyenler Elfesya yazsın❤🖤
Ama Renas'ın da hikâyesini merak ediyorum diyenler oy atsın🖤❤
Sizleri çok seviyorum RABBİM'E EMANET İNŞAALLAH RABBİM RAZI OLSUN💙💜
Tavsiye: Kaldık Böyle'den İşgal...
İyi okumalar💚
Hayatta bazen önünüze bazı fırsatlar gelirdi. Ve bu fırsatları kullananlar akıllı,kullanamayanlar saf olarak tanımlanırdı. Çoğu kişinin gözünde bende ikinci şık, yani saf konumundaydım. Oysa bana diretilen hayata elimden geldiği kadar karşı çıktığım için bence yeterince akıllıydım. İşin ironik yanı ise birinin hayatına hükmetmeye çalışarak akabinde ona güçsüz diyemezdiniz. Çünkü o hayatıyla değil sizinle uğraşmak zorunda kalırdı.Şimdide benim durumum farksız değildi. Çakıroğlu ailesi ile uğraşmaktan kendi hayatımı düşünemez olmuştum. İçimde büyüyen öfke ve nefret tohumlarının ise büyüyüp koca çınarlara dönüşmesi an meselesiydi. Ve o çınarların altında gölgelenenin sevgim olmayacağı kesindi.
Gözlerimi her an daha da uzaklaştığım adamdan çekerek arkamı döndüm. Valiz kalabilirdi. Hatta kalsındı. Daha iyi olurdu. Çakıroğlu ailesine dair bir şey kalmazdı. Yürümeye başladığım sırada başımın dönmesi ile hayır diye fısıldadım bedenime. Şimdi olmazdı. Aynı anda mideme sert bir darbe yemişcesine kasıldım. Bir elimle sertçe sıksam da başarılı olamadım, acı geçmedi ve daha da arttı. Gözümün önü karartılarla dolarken kulaklarım da uğuldamaya başladı.
Biliyordum birazdan bilincim de beni terk edecekti. Ama bari otobüse binseydim. Arkamda geçmişim deyip rahatça üstünü kapatacağım biri olmasını istediğim adam vardı. Renas Çakıroğlu...
Öyle ki başka bir Renas duyduğumda bile aklıma gelmeyecek kadar geride kalan. Ama şu an ki halim buna engel olacak gibiydi. Kendime kızarken vücudumu tutamadığımı fark ettim. Yer ayağımın altında bir beşik gibi sallanırken sertçe yere düştüm, düşer düşmez kalbim sert bir acıyla boğazıma vururken aklım da bir daha asla bu kadar yaklaşamayacağım fırsatı kaybettiğimi avaz avaz bağırıyordu zihnimin bir köşesinden diğerine koşarken...
***
Sesler vardı kulağımın işittiği. Ama görüntüler yoktu. Çünkü gözlerimi açmak şu an için dünyanın en büyük eziyetini,işkencesini kendime zevkle yapmam demekti sanki. Yine de bu eziyeti yapmaya beni aklım zorladı. Yavaşça açarak etrafa bakmaya çalışsam da görebildiğim şey bulanık karartılardan ibaretti. Bir kez daha denedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELFESYA
RomanceAcıları olan bir kızdı Elfesya, Her ne kadar adının anlamı Masal Prensesi olsa da Hayatındaki, onun değimiyle " Acımasız ve Zalim" adamın sayesinde kendisini külkedisi gibi hissediyordu. On sekizinde evlendirilip yirmi ikisinde üzerine kuma geldi...