tam olarak dört gün sonra, beşinci günün başlangıcında genç ressam yataktan kalktı.
kokonoi hajime'nin arkadaşı mitsuya, zor da olsa buna izin vermişti. açık olmak gerekirse, inupi bu karardan son derece memnundu. nasıl olsa günlerdir bir odada kalmak boğucuydu.
annesi ile kız kardeşi büyük malikânenin içindelerdi. hoş, bu soylu toplumundan cimrilik beklenirdi ama ev halkı oldukça sıcaktı.
"inupi! kapıyı açıyorum." uyarı yapıp birkaç saniye sonra içeriye giren kişi altın sarısı saçlara, kehribar rengi gözlere sahip olan emma'ydı. evdeki telaşın başını kesinlikle o çekiyordu. evlenmesine sadece iki gün kalmıştı ve buna rağmen hasta inupi ile ilgilenenlerdendi.
çocuk, minnettarlığını nasıl göstermesi gerektiğini bilmiyordu.
"oh, sonunda kalkmışsın!" genç kızın yüzünde büyüleyici bir gülümseme vardı. "geçmiş olsun! dikkat et de yaraların ağrı yapmasın." kafasını kitabından kaldırma zahmetinde bulunan inupi, ne yapsa bilemedi. ablası akane dışında, dükkana gelen orta yaşlı kadınları saymazsak, neredeyse hiçbir kızla konuşmamıştı.
yine de, gülümsemeyi ve kafasını sallamayı başardı.
"hadi, koko dışarıda bizi bekliyor."
koko. kokonoi hajime.
her sabah aynı saatte kahvaltısını getiren, yaralarına merhem süren ve sırtı ağrıdığı vakit çorbasını içermeye hazır olan kişi. bir soylu.
nedendir bilinmez, genç ressam kulaklarının yandığını hissetti. hatta ağzı bile kurudu ama bu merakla öne atılmasına bir engel değildi. "koko mu bekliyor?"
son günlerde bütün herkesin, özellikle mitsuya ile mikey'in, yüzünde gördüğü o kurnaz sırıtış emma'nın neşeli yüzünü perdeledi.
"evet, evin arkasındaki ormanda küçük bir şelale var. çok uzak değil, düğünden önce kendi aramızda eğlenmeyi planlıyorduk ve orası bunun için uygun." kız heyecanla zıpladı. "senin de katılabilmen için birkaç gün ertelememiz gerekti."
inupi, oturduğu yerde adeta dondu. hayır, bu öyle rahatsız edici, tehditkâr bir soğukluk değildi. genç ressamın ilk defa bu kadar önemsenmesindendi. emma'yı, hatta koko'yu bile daha yeni tanıyordu. buna rağmen evlilik eğlencesi gibi unutulmaz bir günü kendisi için erteleyebiliyorlardı.
kafasını öne eğdi ki, uzun saçları yüzünü kapatabilsin. gözyaşları ile parıldayan gözleri karşısındaki arkadaşı tarafından görülmesin.
fakat, garip bir şey oldu. çok iyi saklandığını sanmasına rağmen kız onu fark etti.
"hayır," dedi, koltukta oturan inupi'ye yaklaşırken. "bunu hak ediyorsun. biraz gülmeyi, en azından değerli hissetmeyi." omzunda bir el hissetti. "bunu inkar edersen seni şelalede boğarım!"
inupi, gözlerini kırpıştırıp minik bir kahkaha attı. "ona ne şüphe, eminim ki yaparsın." aslında bu konuda ciddiydi. genç kızın sinirli halini bir kere görmüştü. kokonoi, iki gece boyunca inupi'nin yanındaki koltukta uyumuştu. ressam, ne kadar konuşursa konuşsun onu yatağına gönderememişti. fakat, sonra emma gelmiş, onu inupi'nin odasına almamakla tehdit etmişti. kokonoi, bu olaydan sonra koşa koşa kendi odasına dönmüştü.
"emma, hazır mısınız?" odaya her zamanki sakin ses tonu ile giren kişi mitsuya'ydı. üzerinde ince bir gömlek, altında dizlerine bile gelmeyen yaz şortu vardı. gezi için hazırlandığı belli oluyordu.
"mitsuya! ben de tam genç sanatçımıza mental destekte bulunuyordum." kız, inupi'nin omzunu son bir defa destek amaçlı sıktı. "acılı çorbam onu duygusal birine dönüştürmüş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘁𝗵𝗲 𝗿𝘂𝗹𝗶𝗻𝗴 𝗮𝗿𝘁𝗶𝘀𝘁 | 𝗸𝗼𝗸𝗼𝗻𝘂𝗶
Fanfictionsanatım, ruhunun sesidir. ama sen sağır ve kör olmayı seçen bir günahkârsın hajime kokonoi. bu yüzden kalbe saplanan her bir ok ile lanetlendin. tw// şiddet