inupi, malikânenin geniş merdivenlerinden inerken çok heyecanlı hissediyordu.
bugün emma ile draken evleniyordu.
genç ressam, onlarla bu kadar uzun süre kalmayı planlamamıştı elbette. fakat koko'nun istekleri sonucu bir hafta daha kalmayı kabul etmişti. sonuçta annesi ve kız kardeşi de söz konusuydu.
üzerinde bordo renk, ipek bir gömlek vardı. belindeki siyah korse, şüphesiz en dikkat çeken parçasıydı. kumaş pantolonu ince bacaklarını sarıyordu ve giydiği hafif topuklu ayakkabılar boyunu yükseltmişti.
altın sarısı saçları bu sefer alttan toplanmamıştı. en üstten atkuyruğu yapılmışlardı. bu, genç ressama o kadar çok yakışmıştı ki herkes dönüp tekrar tekrar bakıyordu.
merdivenleri inmeyi bitirdiği vakit ablası akane'nin sesini duydu. ön bahçeden geliyordu. onun sesini duymak huzur vericiydi, gülümsemesini bastıramadı.
kardeşi cidden güzel bir genç kadındı. giydiği açık tonlu elbiseler onu adeta bir peri gibi gösteriyordu. eh tabii, bu denli ilahi bir görünüşle dikkatleri üzerine çekmek zor olmamalıydı.
akane'nin etrafından üç tane adam vardı. ikisi pek de genç değildi. en çok da bu sinirlendirmişti inupi'yi. ablasına sırf görünüşü yüzünden yaklaşan yaşlılar, onu fazlasıyla delirtiyordu.
adımlarını hızlandırarak akane'ye doğru ilerledi.
"bu teklif ile ilgilenmediğimi size söyledim, bayım." diyordu, genç kızın sitemli çıkan sesi. "lütfen arka bahçeye geçip düğüne katılın. yoksa şikayetçi olmak durumunda kalacağım."
iki adamdan daha genç olanı kaşlarını kaldırarak konuşmaya hazırlandı. fakat daha o başlayamadan genç ressam kardeşinin yanına ulaşmış, elini sakince beline koymuştu. "akane!" dedi, kafasını eğip ablasına bakarken. "büyüleyici görünüyorsun!"
en sonunda rahat bir nefes veren kız, kardeşine büyük bir gülümseme bahşetti. "seishu, bunu cidden sen mi söylüyorsun-"
"ne kadar da saygısızca!" dedi, en yaşlı duran adam. yüzündeki çizgiler onun en az elli yaşında olduğunu kanıtlıyordu. "onunla bir sohbet içerisindeydik. ne hakla bizim aramıza girersiniz?"
kafası hâlâ akane'ye eğik olan inupi, sinirden içinde bir yerlerin yandığını hissetti. yüz ifadesi nasıldı bilmiyordu ama ona endişeyle bakan kardeşinden yola çıkarak pek de hayırlı olmadığı sonucuna vardı.
sakince kafasını kaldırdı. üç adam da onun yüzünü görünce nefeslerini tuttular. inupi, elbette ortalamanın üstünde bir görünüşe sahipti.
"peki ya siz," dedi, genç ressam. "kızınız yaşındaki birine ne hakla asılabilirsiniz? üstelik kendisi kaç kere istemediğini söyledi. kulaklarınız artık duymuyor sanırım?"
sessizlik, kesinlikle tüyler ürperticiydi. inupi, kullandığı ses tonu yüzünden mi yoksa soyluları aratmayan görünüşü yüzünden mi sustuklarını bilmiyordu. gerçi bu olayı uzatmaya gerek olduğunu sanmıyordu. ancak bir kere daha onları kardeşinin yanında görürse, kim olduklarını umursamadan gözlerini kargalara yedirecekti.
"ben de öyle düşünmüştüm." bunu dediği gibi akane'nin belini tutarak onu arka bahçeye yönlendirdi. yaşlı adamın ona doğru atıldığını hissetmişti elbette. fakat daha genç olan onu durdurmuş olmalıydı.
on adım sonra ablasına doğru eğildi. "sana dokundular mı?"
akane, sanki oluşabilecek bir kavgayı engellemek istiyormuş gibi kafasını hızla iki yana salladı. "hayır hayır! zaten bana isteseler bile dokunamazlar." iki elini de yumruk yapıp havaya kaldırdı. "buruşuk yüzlerini morartırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘁𝗵𝗲 𝗿𝘂𝗹𝗶𝗻𝗴 𝗮𝗿𝘁𝗶𝘀𝘁 | 𝗸𝗼𝗸𝗼𝗻𝘂𝗶
Fanfictionsanatım, ruhunun sesidir. ama sen sağır ve kör olmayı seçen bir günahkârsın hajime kokonoi. bu yüzden kalbe saplanan her bir ok ile lanetlendin. tw// şiddet