Hayatının en güzel dönemlerinde geçmişinin onu bırakmadığını zamanla fark edip hisseden Melisa. Hayatı hakkında bir çok yeni ve garip şeyler öğrenir. 10 yaşından beri yetimhanede büyüdüğü için geçmişi hakkında bir çok şeyi bilmeyen Melisa'nın korku...
Kahvaltıdan sonra koltuğa oturup Nil'i izliyordum. Hala o bebekle oynuyordu.Televizyondan gelen ses dikkatimi çekmişti.Kadın sinirle bir olay anlatıyordu. Böyle sabah programları hep saçma gelmişti. Ama bu sefer ilgimi çekmişti.Kumandayı alıp sesi biraz açtım. Bir olaydan bahsediyordu. SULULAR KÖYÜ burası benim köyümdü. Şaşırarak izlemeye devam ettim bir kadından bahsediyordu. İşkence edilerek öldürülmüştü. Tüm olayı dinledim önemli kısımlarını telefonuma not aldım. Olay garip ve korkutucuydu.Kadının bir olay için kurban edildiği ve üç dört gün boyunca cesedin o evde kaldığını söyleniyordu. Tabii bunların hepsi bir teoriydi. Beni en çok etkileyen şey kadının kanı ile garip semboller kullanılarak duvara yazılan cümleydi. Temize çekilmiş halinin fotoğrafını çektim. Bana gelen mektuplardaki sembolere benziyordu hatta aynı olanlar vardı. Program bitmişti. Saat neredeyse 15.30 olmuştu.
(Duvara yazılan sembolle: )
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
O eve gitmek istiyordum. Belki bu mektupların kaynağını bulabilirdim. Aynı zamanda bu konu proje ödevim olabilirdi.Ama bir engelim vardı Nil ? onu nereye bırakacaktım. Can bana emanet etmişti. Yanımda götürmem de sakıncalıydı. Ama başka bir yolu yoktu. Can'ı arayamazdım ona uzun bir mesaj atıp eşyaları hazırlamaya başladım.
_ Can, biz Nil ile beraber yakınlarda bir yerlerdeki küçük bir köye gideceğiz.En fazla bir haftaya döneriz. Haberin olsun Nil bana emanet... Seni seviyorum...
Hemen ardından seyahat çantamı aldım.İçerisine bir kaç parça kıyafet koydum. Şarj aletleri, bilgisayarımı ve bir kaç eşya daha aldım. Nil'in eşyaları hazırdı zaten sadece topladım. Yol uzundu yiyecek bir şeyler aldım. İki tane ince battaniye ve bir tane yastık aldım.Çalışma dosyamı diğer belgelerle çantaya koydum.Son olarak kameramı aldım ve Eşyaları arabaya taşıdım. Çok bir şey yoktu zaten bir valiz birde sırt çantası her şeyi toplamıştı.Arka koltuğa Nil için yatak hazırladım. Baş ucuna su şişesini de koydum. Ve geri apartmana çıktım...Nil hala o bebekle oynuyordu. Tekrar yatak odasına girdim. Kapıyı sıkıştırıp. Bazamı kaldırdım. Rahmetli büyük annem beni severdi. Bana evin bir anahtarını vermişti. Neredeyse beş altı yıldır eve giren çıkan yoktu.Ama zorunda kalırsak girebileceğimiz bir evdi. Anahtarı aramaya başladım. Anahtarı değilde başka bir şey bulmuştum. Çift kişilik bazanın genellikle sağ tarafında yatardım. Ve yatağın altında muska vardı. Ama ben buraya böyle bir şey koyduğumu hatırlamıyordum. Ki neden yatağın altına muska koyayım. İşim vardı anahtarı aramaya başladım. Kutuyu bulmuştum elime aldım. Açtığım zaman anılarım gözümün önünden geçmeye başlamıştı. Sanki Azrail canımı alacaktı da son kez anılarımı gösteriyordu. Gözlerim dolmuştu. Fotoğraflar, bilekliğim ve anahtar.Anahtarı hemen aldım ve kutuyu kapattım. Akan göz yaşımı silip kutuyu geri yerine koydum odadan çıktım. Anahtarı ceketimin cebine koydum.Akşam yemeği yedikten sonra yola çıkmamız gerekiyordu.
1 saat sonra
Nil kapıda beni bekliyordu. Ben de son bir kez evi kontrol ediyordum.Kapıyı kitledim. Nil'in elinden tuttum. Apartmandan çıkınca duraksadım. Acaba geri mi dönmeliydim. Sorumluluk ağır geliyordu.10 yaşında bir çocuk. Bana emanetti. Nil bana ümitli gözlerle bakıyordu. O mavi gözleri gözlerimle her buluştuğunda kendime olan güvenim artıyordu. Zor bir yol olacaktı iliklerime kadar hissediyordum. Ciğerlerimi temiz hava ile doldurduktan sonra arabaya doğru ilerledim.