SECTİON XI

10 6 0
                                    

Nil uyuyordu , bende uyumamak için zor ayakta duruyordum. Yol karanlık ve boştu. Etraf havadaki dolunayın ışığı ile hafif aydınlanıyordu.Kenara çekip biraz uyusam fena olmazdı. Ama yol çok karanlıktı ve biraz da ürkütücüydü. Hiç ev yoktu. Sadece ağaç vardı. Fazla fazla ağaç vardı. Yol bozuktu. Sürekli engebelere takılıp duruyordum...Sonunda bir benzinliğe varmıştım.Araca biraz benzin doldurup fişi aldım ve içeri girdim. Kapıyı açtığım zaman sessizlikte bir ses yankılandı.Kapıda süs takılıydı ve bende kapıyı sert açmıştım. Çalışan adam korkmuştu. Benden uzaklaşıp gözlerime odaklandı.

(M)- İyi misiniz? Kusura bakmayın korkuttum galiba.

Adam biraz rahatlamış görünüyordu.

(A)- Evet korkuttunuz. Buraya pek gelen olmaz. Bende sıkıntıdan eşyaları düzeltiyordum.

Adama fişi uzattım.

(M)- Kahveniz var mı ? Yolum biraz uzunda.

Bir yandan arabaya bakıyordum. 

(A)- Kahvem var ama acı olabilir.

(M)- Olsun ben alayım bir tane.

(A)- Yanlış anlamazsanız yolculuğunuz nereye ?

(M)- Sulular Köyü

Adam doldurduğu kahveyi masanın üzerine bırakıp. Gözlerimin içine bakarak ; 

(A)- Neden?

Devam etti...

(A)- Hanım efendi sizi bu konuda uyarmam gerek. Bir çok insan gitti. Ama geri döneni hiç görmedim. En son sizin gibi genç bir bayan gitmişti. Geri döndüğünü hatırlamıyorum. Ayrıca buraya uğramadan gitmeleri imkansız.İlerde benzin biter yolda kalırlar. Sizin anlayacağınız o köye giren bir daha çıkamıyor.

(M)- Söyledikleriniz beni korkutmuyor değil açıkçası ama ben yıllardır bu konular üzerinde çalışıyorum. Bir olay olmuş onu araştırmam gerekiyor. Sonrasında POLO ailesi ile çalışabileceğim.

Adam bana hayretle bakarak ;

(A)- Sizin kararınız ama bana sorarsanız hiç gitmeyin.

(M)- Söyledikleriniz ve önerileriniz için teşekkürler. Ama size söz işimi bitirdikten sonra dönerken ilk sizin yanınıza uğrayacağım. Ve bir bardak çayınızı içeceğim. 

(A)- Sizi bekliyor olacağım.Ha birde buralarda vahşi hayvan çoktur arabayı dikkatli kullanın.

Para üstünü aldım çıkıyordum;

(M)- Kolay gelsin.

(A)- Dikkat edin.

İşte o an gerçekten korkmuştum. Çünkü adamın gözünün içindeki korkuyu görmüş ve hissetmiştim. Korkuyla tebessüm edip

(M)- Sizde 

dedim.. Nil hala uyuyordu kahveyi dökmeden koydum sıcaktı. Hava da tam tersine burada soğuktu. Nil'in üstünü kontrol etmek için arkamı döndüm. Sıkıca örttüğümden emin olmam lazımdı. Hasta olursa daha çok zorlanırdım. Baş ucundaki bebeği gözüme takılmıştı. Bebeğin gözleri parlıyordu. Biraz  zorlasam da bebeği  elime almayı başarmıştım. Işığa gelince aynı boş gözlerle bakıyordu. Karanlığa geldiği zamanda o boş gözleri kırmızıya dönüşüyordu. Ve o kırmızı insanı içine çekiyordu. Tam daldığım sırada cam tıklama sesi ile irkildim. Adamdı camı açtım. 

(A)- İyi misiniz ? Bu sefer de ben sizi korkuttum galiba. Kaç dakika dır bekliyorsunuz yardıma ihtiyacınız var mı diye sormaya geldim.

(M)- (Gülümseyerek) Evet biraz korktum. Dinleniyordum şimdi yola çıkacağım.

(A)- (Bebeği işaret ederek) o nedir? Biraz ürkütücü görünüyor.

Ne diyeceğimi bilemedim.Nil'i işaret ederek 

(M)- Onun oyuncağı seviyor böyle şeyleri dedim. 

Yalan değildi. Onun oyuncağıydı zaten. Adam şaşırmıştı.

(A)- İyi yolculuklar küçük hanım

Camı kapattım ve arabayı sürmeye başladım...


ORDAMISIN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin