Liderin çadırında sürünün ileri gelen kurtları toplanmış, kış için yapabileceklerini konuşuyorlardı. Kışın sert geçmesi her sürü gibi Jeon sürüsünü de etkilemişti. En az hasar ile bu felaketi atlatmak için çadırda toplanmış yapabileceklerini hararetli bir şekilde tartışıyorlardı.
Çadıra giren nefes nefese kalmış betayla konuşmalara son verilmiş, tüm çadır gözlerini içeriye aniden dalan beta kurta dikmişlerdi. " Efendim Jung sürüsü... Bir tilki sürüsüne saldırmaya hazırlandıkları hakkında duyumlar aldık." Nefes nefese kalan betanın dudakları arasaından dökülen sözler çardırdaki bireylerin canlarını tekrar sıkmaya yetmişti. Lider sakince elini kaldırıp betanın soluklanması için gereken süreyi ona tanıdı. "Emin misin beta? Sana güvenebilirim değil mi?" Beta başını kaldırıp sadece gözleriyle lideri onaylamıştı. Ağır baş selamıyla yorulmuş yüzünü asarak, betaya çıkması için izin verdi.
Suskun kalan çadırdaki insanlar sadece bakışlarıyla anlaşıyorlardı. Endişe her yerdeydi. Jung sürüsü iyice çığrından çıkmıştı. Birinin onlara dur demesi gerekiyordu. "Ne yapmayı düşünüyorsunuz efendim?" Gözler merakla tekrar lideri buldu. "Size yardım ettik Namjoon. Sence onlara yardım etmesek bu biraz haksızlık olmaz mı?" Tok sesiyle konuşan liderin sözleriyle başını sallamakla yetindi Namjoon.
İlk kar yağdığında hazırlıksız yakalanan Kim sürüsünün güçsüz kalmasıyla Jung sürüsü yıllar boyu düşman gördükleri Kim sürüsüne saldırıp, güçsüz kalan sürüyü yok etmeye yeminli gibi her yeri yıkmışlardı. Jeon sürüsü kendilerinden yardım isteyen ittifaklarına koşulsuz yardıma koşmuşlardı. Uzak olan mesafa dez avantaj olmuş Kim sürüsü harabeye dönmüştü. Jeon sürüsü gördükleri harabeyele köyde gezerken şans eseri hayatta kalmayı başran sürü üyelerini koruma altına alıp, kalmak isteyenleri himayesi altına almıştı. Bu şekilde iki aydır Namjon Kimleri temsilen çadırda bulunuyordu.
"Jung sürüsü, kudurmuş gibi etrafa saldırıyor onlara dur demeliyiz. Yılanın başını küçükken ezmeliyiz Namjoon. Sözlerime alınma, onlar sana değil size ne yaptıklarını en iyi sen biliyorsun evlat." Diyerek hâlâ sargıda olan eline gözlerini dikmişti. Namjoon sağlam olan elini sargılı eline sarıp, oturdukları masanın altına çekti. "Haklısınız efendim." Mırıltıdan farksız çıkmıştı Namjoon'un sesi. Mahçup hissediyordu. "Kaldır başını Namjoon. Seni aşşağılamıyorum aksine seninle gurur duyuyorum evlat. Sonuna kadar savaştın, sürün uğruna canından bile oluyordun. Sana güvenim tam bunu bil ve kafanı bir daha benim önümde eğme." Başını kaldıran Namjoon, otoritesine rağmen gözlerindeki şevkati gösteren lideri gülümsemesiyle onalayladı.
"Saldırıya uğrayacak sürü. Onları uyarmalı gerekirse yardım etmeliyiz. Hangi sürü olduğunu bulma görevini alfa Namjoon ve oğlum Jungkook'a bırakıyorum." Gözlerini tek tek masadaki kurtların yüzlerinde gezdirip oğlunun yüzünü görünce ona hitaben" En güvendiğin adamlarını al ve yola çık oğlum." Jungkook duruşunu dikleştirerek babasının gözlerini içine saf cesaterle baktı. Junglardan nefret ediyordu. Bir avuç aptal kurttan başka bir sürü değillerdi. Barbar ve kendine çok güvenen sürü ondan en sevdiği şeyi, annesini, almıştı bu da nefretini körüklemekte yeterli bir nedendi.
"Yarın sabah erkenden bir kaç betayı gizlice Jung sürüsüne sokup bilgi sızdırmak için uğraşacağım baba. Emin ol yarın bu iş bitmiş olacak." Özgüveninden ödün vermeyerek konuşmasını sürdürdü Junkook. "Sana olan güvenim tam oğlum. Bu işi en iyi şekilde bitireceğine inanıyorum." Gurula parlayan gözleriyle oğluna duyduğu güveni tüm masaya göstermekten çekinmedi lider Jeon. "Namjoon'la çıkıp ne gerekiyorsa vakit kaynetmeden başlayın" liderin sözleriyle ayaklanan ikili çadırı terk edip genç alfaların çalıştığı arenaya doğru ilerlediler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Ay Dönençesi~
FantasyMinik kar tanesi tenine temas ettiğinde, kaderindeki aşkın heyecanı kalbini hiç atmadığı kadar attırmak için Kambarin'in melez tilkisini arıyordu oraman ruhları.... (Jikook)