11-Aksayan Ayak, Yumuşak Kürk

568 66 27
                                    

    Jimin'in yarası kötüye gitmişti. Seokjin hayıflanarak başını yaradan çektti." Burada yapabilecek pek bir şeyim yok Jimin. Sadece yaranı biraz temizleyip, sargılarını değiştirmeliyim." Durumu açıklayıp, gözleri dolu dolu olan Taehyung'a döndü. " Sende zırlamayı kes Taehyung. Onu korkutuyorsun. Bana biraz su ve temiz bir bez bulabilir misin? Hımm." Sona doğru yumuşayan sesi Taehyung'un burnunu çekip akmak üzere olan göz yaşlarını geri göndermesini sağlamıştı. "Tamam hyung. Hemen getireceğim." Ayaklanan Teahyung su almak için mağaranın yakınlarında olan şelaleye doğru yol aldı.

  Seokjin yalnız kaldığı omegayla bakışlarını bir kaç kez etrafta gezdirdi ve söze nasıl gireceğinden emin olmayarak etrafta gezdirmişti. Jimin odağı hâlâ Jungkook'un gittiği yol olurken, boğaz temizleme sesiyle Seokjin'e dönmüştü. "Yaran canını çok yakmış olmalı Jimin. Bunu neden bize söylemedin?" Jimin büyüttüğü gözlerle Seokjin'in merak ile parlayan gözlerine baktı. Bir kaç kez yutkundu. Yalan mı söylemeliydi? Seokjin'in yalan söylediğini anlaması kısa sürerdi ve bunu kesinlikle istemiyordu. Pes ederek teslim oldu ve omuzlarını düşürdü. " Ben... Ben sadece. Daha fazla size yük olmak istemedim hyung. Benim yüzümden bir hafta geç çıkmak zorunda kaldınız yola. Evinizi özlediğinizi biliyorum. Buna daha fazla engel olmak istemedim." Dürüstçe itiraf etti Jimin. Gözleri Seokjin'in tepkisini ölçmek için her hareketini tarıyordu. Seokjin duyduğu sözlerle bakışlarını yumuşattı.

"Ah Jimin. Biraz bencil olamaz mısın? Bunu yapmana gerek yoktu." Şefkatle Jimin'in saçlarını okşayıp, güzel bir gülümseme sundu. Jimin kalbinin hafifleyip sevgiyle dolduğunu hissetti. Kader, her ne ise ona bu sefer altın tepside hediyler sunmaya karar vermiş görünüyordu. Mutlulukla kasları gevşedi, çıkan sargıyla rahatlayan baldırının acısı biraz azalmış artık rahatsız hissetmiyordu. Uykusuz kalan vücudu sonunda gelen rahatlamayla esnemişti. Seokjin esneyen omegaya bakıp kıkırdadı. "Şimdi uyuyamazsın Jimin. Yaranı temizleyene kadar sabret." Başını sallayarak ve esneyerek onayladı Jimin.

   Jungkook hışımla girdiği mağarada biraz oyalandı. Hoşlanmak... Kesinlikle hoşlanmıyordu. Tamam belki kurdu Jimin'i ilk gördüğü andan beri içli içli uluyor ve kalbi depara kalkıyordu ama kesinlikle hoşlantı değildi. Belki biraz etkilenmişti o kadar. Hadi ama kim dünyada eşi benzeri bulunmayan bir ırktan etkilenmezdi ki? Düşüncelerini susturup, hoşlanmadığına kendini ikna etti bir süre. Adımlarını terar hızlandırıp ateşin yanına Jimin'e en uzak noktaya uzanıp arkasını döndü.  Ona kesinlikle sinirlenmişti. Kendine zarar verme hakkını kimden almıştı ki? Derin bir nefes verip düşünmemeye çalıştı. Gözlerini kapatıp sesiz mağaranın sesini - daha doğrusu Jimin ve Seokjin'in ne konuştuklarına kulak kabartıyordu- dinledi.

  Taehyung koşarak mağaraya girip elindeki su matarasını Seokjin'e uzatarak " Hyung... bez... bezi bulamadım." Soluklarının arasında aklınadakini söylemeyi başarabilmişti. Seokjin'in gözleri etrafı taramaya başladı. Etrafı tararken gördüğü Jungkook'un beyaz gömleğine dikkat kesildi. " Jeon, gömleğini çıkart." Jungkook başta ne dediğini anlamasada, anladığı anda kapalı gözlerini açıp " Ne?!" Diye yüksek desibelde ve şaşkın bir tepki vermişti. Yerinden doğrulup " Neden gömleğimi çıkartayım?" Seokjin göz devirip " Sadece dediğimi yap Jeon. O gömlek bana lazım." Jungkook pes edip, giydiği kazağın altındaki gömleği kontrol etti. Kahretsin! En sevdiği gömleğini giymişti ve kesinlikle onu Seokjin'e vermek istemiyordu. Bakışları tekrar Seokjin'e çevrildiğinde onun kararlı bakışlarına daha fazla direnemeden, kazağın eteklerini tutup onu üzerinden çıkarttı. Gömeleğin birkaç düğmesini açıp onu da başından çekip çıkarttı.

  Jimin gördüğü pürüzsüz göğüs ve bolca kasla yutkuntu. Göz bebekleri etkilenmeyle büyümüş, yanakları kızarmış, kabinin sesini kulaklarında duymaya başlamıştı. Ne tepki vermesi gerektiğini kavrayamayan vücudu put kesilmişti adeta. Mağarada duyduğu sesle kendine geldi. " Jeon neden çıplak?" Namjoon'un sesine Taehyung kıkırdayıp"Gömleğiyle Jimin'in yarasını saracağız hyung." Sonunda gömleğine ne olacağını anlayan Jungkook, üzgün bakışlarla gömleğini bir kaç saniye süzüp özürlerini iletti. Yakalaması için Seokjin'e fırlatıp kazağını üzerine geçirmişti. Jimin kendine gelip, alev alan yanaklarının kızarıklığını gizlemek için başını hızlıca eğip yarasını izlemeye başladı. Seokjin gömleği birkaç uzun şerite bölüp, kalan kısmını ıslatıp kurumuş kan lekelerini temizlemeye başladı. Ardından hızlı hareketlerle yarayı sarıp, bol paçayı aşşağıya doğru çekiştirdi. İşi bitince hiç sesi çıkmayan Jimin'e takıldı gözleri. Jimin elinin birini yumruk yapmış diğer eliyle baldırını sıkı sıkıya tutuyor, acı çektiği  her halinde belli olan mimikleriyle inlememek için kendini sıkıyordu. Taehyung arkadaşının daha fazla acı çekmesine  dayanamayıp ağlamak üzere olan Jimin'e sarıldı. Başını göğsüne yaslayıp geçtiğine dair birkaç mırıltı ekledi kulaklarına. Sakince saçlarını okşamaya devam etti.

~Ay Dönençesi~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin