"Hey ne oluyor? Bırakın onu?" Seokjin'in yaka paça yerinden kaldırılan Jimin için yapabildiği ilk şey bu olmuştu. Korkarak alfa askerlerin kaba hareketlerine karşı koymaya çalışırken gözleri korkuyla hemen dolmuştu Jimin'in.
Ne yapmıştı? Kötü bir şey yaptığını zannetmiyordu. Dolu gözleriyle direnmeye çalışırken Taehyung da Seokjin'e yardıma koşmuş el birliğiyle Jimin'i çekip almaya çalışıyorlardı. Hoseok ise korkarak etrafa bakmaktan başka bir şey yapamıyordu. Bir eli hafif belli olan karnını sıkı sıkıya saraken diğer eli ise Jimin'e ulaşmak istermiş gibi havada asılı kalmıştı.
Seokjin öfkeyle afla askeri iterken, başaramayacağını fark edip geriye çekilmiş ve ellerini saçlarının arasına geçirip; kapıya kadar sürüklenen Jimin'i görmesiyle telaşa kapılmıştı iyice. Aklına gelen ilk hamleyi yapıp seslice bağırdı. "Size durun dedim! Kim oluyorsunuz da liderin oğlunun omegasına dokunuyorsunuz?" Öfkeyle çıkan yükesek sesine karşılık iki alfa asker ateşe dokunmuş gibi ilk kez gördükleri omeganın üzerinden ellerini çekmişlerdi. Doğru olup olmadığını kontrol etmek için Seokjin ve kendi gözleri arasında mekik dokuyan bakışları, kararlılıkla bakan Seokjin'in altında ezilmiş başlarını eğerek Jimin'den özür dilemeye koyulmuşlardı.
"Üzgünüm efendim. Sizin önemli biri olduğunuzu bilmiyorduk. Lider Jeon sizi acilen ve öfekeyle çağırdığı için yaka paça götürmeye kalkıştık. Affedin bizi." Jimin şaşkınca alfalara bakarken ağlamayı bile unutmuş, gözünü bile kırpmadan telaşla Seokjin'e bakıyordu. Jungkook'un omegası mı? Tanrım o ne diyordu öyle.
Seokjin ise uyarıcı bir iç çekmeyle Taehyung'a destek için bir çağrıda bulunmuştu. Jimin yutkunarak alfalara karşı başını sallayabildi sadece. Onun en ufak bir hareketine dahi dikkat kesilen alfalar başlarını son kez eğip tekarar özür dilediler.
"Efendim bizi mazur görün ama sizi çadıra götürmemiz gerek." Jimin ise olacaklardan korkarak Taehyung'a bakmış onun hâlâ şokta olan haliyla karasızca alfaları onaylamıştı. Üç beden çadırdan çıkarken telaşlı Seokjin arkalarından ilerlemek istemiş fakat dışarıda bekleyen diğer askerler geçmesine izin vermişti. Oflayarak Jimin'e bakmış, olacaklardan korkarak atan kalbini tutarken geri çadıra girmek ve içerideki iki hassas kalbi sakinleştirmek zorunda kalmıştı.
***
Liderin çadırında ise Jungkook çadırı arşınlamak ile meşguldu. Olabilir miydi? Jimin bir alfayı etkileyip sürünün düzenini bozmaya çalışmış olabilir miydi? Düşünceleri çelişirken en ufak bir hareketlilikte bile çadırın girişine kayıyordu gözleri. Lider Jeon ve güvendiği bir kaç komisyon üyesi kendi aralarında tartışma içerisindeydi ve gözleri arada telaşlı Jungkook üzerinde geziniyordu.
"Jungkook... Bence biraz sakin olup oturmalısın oğlum." Lider Jeon'un sözleriyle hızlı hareket edip boş masadaki yerini aldı. Ama içi hâlâ kıpır kıpırdı. Sürekli ayağını sallamadan ve derin derin solumadan kendine hakim olamıyordu. Aklındaki saçma düsşünceleri kovmak için oturuşunu düzeltip omuzlarını dikleştirdi.
Ya Jimin başından beri feromanlarını kullanarak onu etkisi altına aldıysa. Farkında olmadan Jimin'e sürekli çekilip durması aklında şüphe uyandırmaya yetip artıyordu. Boğuluyormuş gibi hissetmekten çadırın içine Jimin ve alfaların girmesiyle sıyrıldı. Bakışları ağlamaktan şişmiş ve kızarmış Jimin'i görmesiyle yumuşar gibi oldu fakat olanlar yüzünden gardını indirmek istemiyordu. Jimin'e koşulsuz güvenebilir miydi ki?
Bakışları sertleşirken otoriter tavrından taviz vermemeyi seçti. En iyi seçenek buydu şimdilik. Eğer kaldırılıyorsa canı çok yanmazdı belki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Ay Dönençesi~
FantasíaMinik kar tanesi tenine temas ettiğinde, kaderindeki aşkın heyecanı kalbini hiç atmadığı kadar attırmak için Kambarin'in melez tilkisini arıyordu oraman ruhları.... (Jikook)