04/Kar

705 75 31
                                    

18 yıl sonra...

    Sabahın erken saatleri olmasına rağmen gözlerini hiç tereddüt etmeden açmıştı jimin. Bu gün onun doğum günüydü. Cinsiyet kimliğini aldığı gün kadar heyecanlı hissediyordu. Minik kalbi göğüs kafesini delicesine dövüyordu. Bu yüzden mi bilinmez Kambarin'in üzerine yağan karın farkına varamamıştı.

   Hızlıca yataktan kalkmış, herzamanki yaptığı gibi Min sung'a çaktırmadan haylaz adımlarla yaramazlık peşindeydi. Amacı evden çıkıp her ne kadar kurtlar tarafından tehtid edilen bir sürü olsalarda ormanda omegasıyla beraber koşmak için avuclarının içinin kaşıntısına karşı koyulamaz bir istekle kavruluyordu. Temkinli adımlarla ulaştığı çadırın girişini açarken bir yandan Min sung'un uyuduğuna emin olmak için yatağını kolaçan ediyordu. Belki de ateşle oynamaktan çocukça zevk alıyordu ya da bencildi başka sebep bulamıyordu bu duruma.

   Çadırın girişini kapayan kumaş parçarı ortadan kaldırdıktan sonra çıplak ayaklarıyla kendini dışarıya atmıştı. Tuhaf ayağının altında ezilen karlar onu dumura uğratmıştı. Gördüklerine emin olmak için bir kaç kez gözlerini kırpıp aralanmış ağızıyla yerdeki beyaz pamuksu bir o kadar da soğuk örtüyü inceliyordu.

"Kar..." dedi hafifçe bu kar olmalıydı değil mi? Min sung ona böyle anlatmıştı. Pamuk gibi yumuşak ve soğuk. Olayın şokunu üzerinden atmasıyla küçük bir çığlık koptu aralık dudaklarının arasından. Hızlıca çadıra tekrar girmiş ve girişte hiçte hafif olmayacak şekilde Min sung ile çarpışmıştı. Bunu aldırış etmedi. Acıyan alnını hissedemeyecek kadar saf heyecan doluydu. Min sung'un söylemlerini dinlememesinin sebebi de bu olabilirdi.

   Daha ne olduğunu kavrayamayan Min sung'un elini tuttuğu gibi çadırın dışına olağan dışı bir hızla sürüklemişti. Min sung söylenerek gözlerini ovarken hissettiği soğuk ve ıslak dokuyla durdu. Hızla elini gözlerinden çekti ve etrafı inecelemeye koyuldu. Kambarin'in üzerine 18 yıl aradan sonra ilk kez kar yağıyordu.

  "Kar Jimin. Kar yağıyor." Şokla Jimin'e dönüp büyüttüğü gözlerle ona bakmıştı. Jimin kıkırdayıp ona ve kendisine kocaman bir sarılma sunarak sevincini dile getirmek yerine göstermeyi tercih etmişti. İçinde haylazlanan melez kurdu- ya da tilkisi- herneyse bundan emin olamıyordu. Aklına yaramaz bir düşünce sokmuştu.

  Ellerini belinden tuttuğu omeganın gözlerinin içine bakıp haylaz gülümsemesini sundu." Seni ve beni şuan karların üzerine atsam ne yapabilirsin Min sung?" Gözleri haylaz parıltılarla parlıyor, dudağının kenarı biraz yaramazlıkla biraz da birazdan yapacağı şeyin heycanıyla yana doğru gerilmişti. "Sakın Jimin. Aklından bile geçirme. Yaşlı bir omegayım ben. Ya hasta olursam?" Jimin daha da gülümseyip "O zaman kraliçem özür dilerim. Ama akılmdan geçti bile." Der demez kendini beyaz örtünün üzerine atmış Min sung'u da düşerken yanına çekmişti.

    Başta nazlanmış fakat karın güzelliğiyle susumustu Min sung. Az önce kendine yaşlı demişti değil mi? Bunun aksini söyler nitelikte hızlıca doğrulmuş eline aldığı karı yuvarlayıp onun ne yaptığını anlamaya çalışan Jimin'in yerde yatan bedenine atmıştı.

   İlk şoku atlatan Jimin hızlıca doğrulmuş. "Demek savaş istiyorsun ha yaşlı(!) Omega? Görürsün sen şimdi savaşı." Diyerek yaşlı kısmına alaycı ve meydan okur şekilde baskı yapmıştı.  Min sung " Bunu sen istedin Jimin." Diyerek adeta savaşa davetiye çıkarmıştı. Kaç saat çıplak ayaklarla kar topu oynadılar bilinmez. Önce yaşlı(!) Omega kendine yere atmış soğuktan kızarmış parmaklarını ısıtmak için nefesini  onlara üfelemeye başlamıştı. Derin soluklar arasında Jimin de kendini yere atmış kızarık yanaklarıyla aynı işlemi kendi parmaklarına uyguluyordu. Biraz daha vakit geçirdikten sonra kıkırdayıp yerden kalkmışlar, soğuk havaya daha fazla maruz kalmamak için çadıra doğru koşarcasına girmişlerdi.

~Ay Dönençesi~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin