Genelde büyük olan malikanede Aden ve Pamir yalnız kalıyordu veya en az iki günde bir Demir uğruyordu. Diğerleri uzun süredir nadir gelmeye başladıkları için Aden kendini fazlasıyla yalnız hisseder olmuştu, bu yüzden dün yaşananlara rağmen bu ufak normal tatil oyunun iyi geleceğini düşünüyordu. Çantasına son olarak beyaz baskılı Sweatini de koyduğunda zar zor çantanın fermuarını kapattı. Bu evde sadece çok nadir temizlik için gelen insanlar dışında sabah gelip tüm yemekleri hazırlayan bir aşçı çalışıyordu bu yüzden herkes kendi işini kendisi hallediyordu. Sabahtan Demir'in geldiğini duyduğu için çantasını Pamir'in indireceğinin bilincinde onların yanına gitmek için Pamir'le kaldığı odadan ayrıldı.
Evde hiç ses yoktu bu biraz tuhaf geldiği için istemsizce gerilmişti. Öylesine koridorda dolaşıp odalara bakınırken sonunda aralık olan kapının önünde durmuştu. Pamir'in çalışma odası. Bir veya iki kez Pamir içerideyken bu odaya girebilmişti normalde yasak olduğunu biliyordu ve Pamir'i kızdırmak pek akıl karı değildi. Aralık kapıdan içeri kafasını uzattığında öylece koltuğunda oturmuş karşıya bakan Pamir'i görebilmişti. Nereye böyle dalgınca baktığını anlamadığı için bir iki adımla içeri girdi. Karşı koltukta oturmuş aynı onun gibi geniş televizyon ekranına bakan Demir dışında odada başka kimse yoktu. İkisi de öyle dalgındı ki Aden'i fark etmemişlerdi.
Aden başını çevirip ekranda oynayan videoya baktı, kendisine benzeyen ufak tefek bedeni gördüğünde nefes almak zor bir hal almıştı. Video kimin tarafından çekiliyor bilmese de burası çiçeklerle dolu bir bahçeydi ve ekrandaki çocuk sırasıyla çiçekleri, anlamlarını anlatıyor, bolca gülümsüyordu. Gülümsemesi öyle ışıltılı ve hayat doluydu ki insan elinde bile olmadan kıskanırdı. Video bittiğinde durmadan başka bir video oynamaya başladı. Bu sefer Rüzgar mutfaktaydı. Yine videoyu kimin çektiğini bilmiyordu çünkü çeken kişi konuşmuyordu ama tahmin etmek zor değildi. Rüzgar özenle önümdeki çikolatalı sosu karıştırırken bu pastanın Demir için olduğunu söylüyordu. Aden daha fazla orada duramayacağını fark ettiğinde boğulurcasına odadan çıktı.
Zar zor odasına dönüp banyoya girebilmişti, kapıyı kitledikten sonra bacakları bedenini daha fazla taşıyamadığı için olduğu yere çöktü. Rüzgarı ilk kez konuşurken, neşeyle yaşam dolu bir şekilde yaşarken izlemişti. Bu onun gerçeklerle yüzleşmesini sağlamıştı. Bir başkasının yerine konulmuş öylesine bir kukladan ötesi değildi. Kimse onu sevmiyordu, değer vermiyordu o sadece rüzgarın yerine konulmuş bir illüzyondu. Pamir Rüzgar'ın eski bir videosuna baktığı gibi bile bakmayacaktı ona. Farkındalıkla akan gözyaşlarını sildi. Kendisine kızmadan edemiyordu, çoktan ölmüş birinin yerine geçmek acınasıydı. Onu sevmeyen, öldürmeyi kolayca göze alabilen birine durduk yere böyle hisler beslemeye başlaması da acınasıydı.
Kim isterdi ki böyle bir sevgiyi, kendisine bir köpek muamelesi gösteren birine kim nasıl aşık olurdu? Aden travmalarını dahi bilemeyecek kadar saftı bu yüzden kendisine bu şekilde yüklense de görmediği baba sevgisi, açlığını çektiği arkadaşlık, değer ve sevgi görme isteği işte bu kadar tehlikeliydi. Tüm bunlar yüzünden kaçmayı bile denemeden birilerinin onu başkasının yerine koyarak dahi olsa sevip kollayacağını sanmıştı. Sonunda ona değer vereceklerine inanmış ve sadece buna tutunmuştu. Dizlerini iyice kendine çekip başını kapıya yasladı, nefes alamıyormuş gibi hissediyordu. Kalbinde ince bir sızı vardı ve günden güne sanki bütün kalbini sarıyordu.
Pamir bazen ona dokunuyordu, öpüyordu, uyurken mesela sıkıca sarılıyordu bu zamanlar Aden korkuyu derinden hissetse de içten içe rahatlıyordu ve bu aklını kaçırdığını düşünmeye başlamasına sebep olmuştu şimdiyse bulunduğu duruma bakıp bu düşüncesini doğruluyordu. Daha fazla burada ağlarsa yakalanmaktan korkup zor da olsa ayağa kalktı. Aynaya bakmaya utandığından yüzünü aceleyle yıkayıp kağıt havluyla temizlemişti. Derin bir nefes alıp bir şey yokmuş gibi odadan çıktı, çanta bıraktığı yerde olduğuna göre kimse yokluğunu fark etmemişti. Gülümseyip heyecanlı olmaya çalışarak tekrar odadan çıktı, bu sırada koridorda gördüğü bedenle duraksamıştı. Demir onu fark ettiğinde tıpkı Aden gibi yalandan gülümsedi "sonunda hazırlanmışsın prenses." Aden onun prenses diyerek takılmasını önemsemeden hızla yanına gidip uzanarak boynuna sıkıca sarıldı. Demir duraksasa bile belli etmeden kollarını çocuğun beline doladı. Bu aralar ekstra hassas olduğunun farkındaydı.
Ayrıldıklarında aşağı inmeleri gerektiğini Pamir'in peşinlerinden geleceğini söyleyip çocuğu evden çıkarmıştı. Bahçe kapısının çıkışında oldukça uzakta bekleyen adamlar ve köpekler Aden'in gözüne çarpmıştı. Oldukça uzakta dursalar da evi izlediklerini biliyordu, dikkat çekmemek için oraya bakmayı bırakıp Demir'e döndü hiçbir zaman hepsi aynı arabaya binmezdi bu yüzden aklına gelen şeyle çekinerek konuşmuştu. "Senin arabanla gelsem olur mu?" Pamir pek sık Adenle konuşmadığı için yolda gergin hissediyordu. Demir bir süre karşısındaki çocuğa baktı "gelebilirsin de bir sorun mu var?" Aden hızla başını olumsuz anlamda sallamıştı "hayır sadece seninle sohbet özledim" ne kadar soru sorarsa sorsun Demir pek sinirlenmiyordu.
Aden gözlemlediği kadarıyla en az Pamir kadar tehlikeli olan Demir'in diğerlerinin aksine daha sakin olduğunu fark etmişti. Bazen Tunç ve Bulut hariç hepsinin birbirine benzediğini hatta robot gibi olduklarını düşünse de farklı oldukları konular da vardı. Pamir pek sinirlerini kontrol etme gereği duyuyor gibi durmuyordu, daha umursamazdı bu yüzden Demir ona daha güvende hissettiriyordu. Demir gülümseyip arabaya binmesini işaret ettiğinde büyük evin kapısında elindeki çantayla Pamir belirmişti. Aden ona daha fazla bakmadan arabaya bindi. İkisi bir şeyler konuşmuş sonrasında Demir de Pamir de kendi arabalarının sürücü koltuğuna yerleşmişti. Aden rahatsızca yerinde kıpırdandı, umuyordu ki Pamir sinirlenmemişti.
"Konuşmak istediğini söyledin ama susuyorsun" açılan büyük büyük bahçe kapıdan geçip yola koyulduklarında Demir alayla konuşmuştu. "Sen de benimle konuşmayı özlemiş gibisin" Aden sevimlice mırıldanıp dikkatlice arabayı kullanan bedene doğru döndü, yeşil saçları ve yeşil gözleri gerçekten beyaz teniyle çok uyumlu duruyordu. Aslında düşündüğünde arkadaş gruplarında çirkin sayılabilecek tek kişi kendisi gibiydi. Kısa bir boyu, çilleri ve normal sıradan kahverengi saçları vardı. Klasik dümdüz hatta çelimsiz olarak görüyordu kendini. Demir Aden'in söylediklerine sadece gülüp başıyla onayladı.
"Neden ağladığını sordu" Pamir'den bahsettiğini biliyordu, o kadar uzaklıktan nasıl fark etmişti ki? "Sadece annemi özledim." Demir belki de yalan söylediğini anlamıştı fakat inanmış gibi davranarak başını olumlu anlamda sallaması yeterliydi. Hem tam anlamıyla yalan sayılmazdı, annesini gerçekten çok özlemişti. Mezarını dahi ziyaret edemediği için belki Aden'e küsmüştü ama o evden tek başına çıkamayacağını bildiği için annesinin yanına gidemiyordu. "Hiç normal olmak istedin mi?" Aden'in sorusu ortama bomba gibi düşerken Demir ne demek istediğini anlasa dahi tepki vermemişti. "Benim normalim bu Aden, ben böyle yaratıldım ve inan bundan hiç rahatsızlık duymuyorum." Bir süre duraksadı "bir kez tadını aldığında ne demek istediğimi sen de anlayacaksın." Aden o an Demir'in ne demek istediğini anlamamıştı fakat ne yazık ki anlaması o kadar da uzun sürmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aden |Gay|
Teen FictionAden annesinin örmüş olduğu mavi renkteki atkıyı iyice boynuna dolayıp küçük burnunu ısıtmaya çalışırken diğer yandan da karanlık sokakta her gün beslediği yavru kediyi arıyordu. Tüm gün hiçbir yerde bulamadığı için oldukça endişeliydi "tekir, nerde...