pagsamo jungkook içi mbti testi çözdüm esfp çıktı katılıyo musunuz ben anlamam
-
taehyung onu dövdüğümü iddia ettiği için benimle yirmi sekiz dakika boyunca konuşmadı fakat yirmi sekizinci dakikanın sonunda ona beni garajdan kasabanın başına kadar kovaladığı, ensemden tutup aşağı çekiştirdiği ve ağabeylik tasladığı eski küslük zamanlarımızı hatırlattığımda beni hemen susturdu. yürü git duş al kafanı kırmayayım şimdi senin burada, dedim ona, sarhoşluğunu belli eden anlamaz ve şaşkın bakışlarıyla yüzüme baktı, kalktı sonra da. duşa girdi, üç dakika sonra su sesi kesildi, jungkook pijama verir misin diye seslendi bana, üstünde 'yaklasma' yazan pembe baksırımı ve gri eşofmanımı verdim, duştan çıktı, yatağıma girdi, uyudu.
neden bilmiyorum ama ben de yanına uzandım. öyle uyuduk.
kesinlikle rahatsız olduğundan değildi ama gece boyunca arada bir uyandım, bir defasında taehyung da uyandı. ''jeongguk,'' dedi uykulu sesiyle. ''sence paralel dünyalarda başka hayatlar yaşıyor muyuzdur?''
''tabii ki taehyung,'' dedim ben de. bir bacağı iki bacağımın arasındaydı, birbirimize doğru dönmüştük, bir kolunu başımın altından geçirmişti, diğeri aramızda duruyordu. ikimiz de uyku sersemiydik, ne konuştuğumuzu bilmiyorduk ama nedense o an bazı şeyler hayatım boyunca olduğundan daha gerçekti. ''son zamanlarda bir tanesini düşünüyorum ben, bisiklet sürmeyi bilmediğim bir paralel evren, çok komik değil mi? yine bir kasabada yaşıyoruz ama orası burası gibi değil, çok güzel, mutlu insanlar var. sen şairsin.'' güldü. ''orada daha mutluyum, çok şaka yapıyorum ama travmatik değiller, vücudum dövme kaplı. buradaki gibi babama mecbur bırakılmamışım, babam beni orada terk etmiş.'' alaycıl bir ses çıkardım. ''yoongi de ağabeyim değil, baya iyi anlaşıyoruz. ben yine sana aşkımı itiraf ediyorum ama orası mutlu bir evren olduğu için hiç kötü şeyler olmuyor.'' bana biraz daha yaklaştı. ''her şey tamamen farklı değil ama bilirsin, benzerlikler içinde zıtlıklar, bayan kim hala en çok beni seviyor mesela ama bu sefer meyveli olduğumu biliyor olsun, mutlu bir evren sonuçta.''
uykuya dalıyor gibi oldu, ben de mayıştım, biraz daha yaklaştık, yanağını yastığa sürttü. ''jeongguk, mutlu ol.'' dedi gözleri kapalı, tam uyuyorken. o gün bilmiyordum ama o geceden sonra, seneler boyunca, her dibe battığımda taehyung'un bu cümlesini ve söylerken ki ses tonunu hatırladım. jeongguk, mutlu ol.
-
taehyung ile birlikte üç haftamızı garajı düzenlemeye çalışmakla geçirdik. garaj önceki aylara kıyasla iyiydi ama ortada gözle görülür bir düzelme yoktu, bu yüzden taehyung bu işin sorununu yeni eşyalar sipariş etmekte buldu. gerçekten kökten bir değişime gittik, puflarımız dışında neredeyse her şeyi yenisiyle değiştirdik, yerleriyle oynadık, daha estetik bir hale getirdik ve bunun çoğu da taehyung sayesinde oldu.
garajda vakit geçirmeye alıştıkları için üç hafta boyunca hyunglardan azar işittik, sırf oturabilmek için garaj henüz bitmemişken çok güzel gözüktüğü ve bir sorunu olmadığı konusunda palavralar atıp içeri girmeye çalıştılar ama çabaları sonuç vermedi, bitene kadar ayak basmalarına izin vermedik. bittiğinde de fark o kadar net gözüküyordu ki, bize hak verdiler ve günlerce ne kadar güzel olduğu hakkında konuştular.
yorucu bir işti, tek başıma asla yapamayacağımı biliyordum ve bu zamana kadar estetiği dert eden kişi hep sadece ben olmuştum, bu yüzden taehyung'un bununla üç hafta boyunca durmadan uğraşması, dersleriyle aynı anda yürütmesi ve hiç şikayet etmemesi, yetmezmiş gibi işleri benim için daha da kolaylaştırması bana fena hissettirdi, bazen ne yapacağımı bilemedim ve taehyung bana öylesine gülümsediğinde bile dön önüne kıracağım kafanı şimdi gibi şeyler söyleyerek onu acaba bir hata mı işledim düşüncelerine ittim. dışarıdan komik gözüktüğümüze neredeyse eminim.