𝚝𝚞𝚕

857 398 182
                                    

[𝙼𝚊𝚛𝚝 𝟸𝟶𝟷𝟻]

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[𝙼𝚊𝚛𝚝 𝟸𝟶𝟷𝟻]

Gözlerimi yavaşça açtığımda güneşin sıcak bir şekilde beni karşılamasını bekledim fakat beni karşılayan tek şey beton zeminin soğukluğuydu.

Dün gece büyük bir aile kavgası yaşanmıştı. Daha doğrusu annem ve abilerim bu kavgayı bana karşı başlatmıştı. Sonucu ise iyice dövülüp odaya kilitlenmek olmuştu.

Küçüklüğümden bu yana annem asla beni sevmemişti. Hatta her zaman doğurduğuna pişman olduğunu da dile getirirdi. Bunun nedenini hep merak etmiştim fakat sormama rağmen düzgün bir cevap alamamıştım. Aldığım tek şey kalbimin kırık parçalarıydı.

Babam ben altı yaşındayken hayatına veda etmişti. Onun ölümü beni yıkmıştı. Çünkü bu ailede bana güzel ve bir o kadar da iyi davranan tek kişi oydu. Ve o gidince hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı. Annemin bana olan kötü bakışlarına daha da maruz kaldım. Üstelik buna abilerim de dahildi.

Üç tane abim vardı. Ve sadece bir tanesi beni seviyordu. Ama sevgisi annemin dediklerine karşı koruma kalkanı oluşturmuyordu. Aksine annem ne derse onu yapıyordu. Ve bunu her gördüğümde, kardeşlerimin bile beni sevmediğine her şahit olduğumda çok üzülüyordum. Bu koca dünyada yapayalnız olduğumu yüzüme her seferinde bir tokat misali çarpıyorlardı.

Dün gece de aynı şeyi gene yapmışlardı.

Bunun öncesinde bana cehennem gibi gelen bu iki katlı evden kaçmayı denemiştim. Iki kez. Fakat ikisinde de yakalanmış ve ağır bir cezayla karşılaşmıştım.

Bedenimi yavaşça kaldırmaya çalıştım. Bunu yavaş yapıyordum çünkü her yerim ağrıyordu. Özellikle de sırtım.

Uzun saçlarımı geriye doğru attım ve ayağa kalkmaya çalıştım. Bazen keşke diğer insanların uyandığı gibi uyansam diyordum. Çünkü uzun bir süredir sıcak ve bir o kadar da konfirlu olmayan bir yerde uyanıyordum. Bu iki katlı ev bir harabeydi zaten.

"Siz aklınızı mı kaçırdınız?"

Beni seven tek abimin sesini böyle bir şekilde duyunca merak ederek kapının yanına geldim.

"Yeterince onu bu evde tuttuk Sung Min. Artık yeter."

Konuşan annemdi. Nasıl bu kadar vicdansız ve zalim olabiliyordu? Oysa ona hiçbir kötülüğüm bile dokunmamıştı.

Bu tür sözlerle her zaman kalbimi kırmıştı. Fakat az önceki söylediğiyle kalbim sadece kırılmakla kalmamış, paramparça olmuştu.

"Varlığına son vermemiz gerek."

Söylediği bu dört kelime, kalp atışlarımın durmasına sebep olmuştu. Duyduklarıma inanamıyordum. Nasıl olur da benden ölesiye nefret ediyordu? Nasıl bir anne çocuğunun ölmesini ister?

𝐄𝐮𝐩𝐡𝐨𝐫𝐢𝐚 | 𝐉𝐉𝐊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin