O günü çok iyi hatırlıyorum...
Bir dövmecide oturmuş onu seyrediyordum. Uzun siyah saçları kadife gibiydi. Kusursuz...
Gözleri büyüktü ve benimkilerle buluşunca gardımın düştüğünü ve korktuğumu hissediyordum. Fakat bu korkum hayatımda hissettiğim...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
[𝙽𝚒𝚜𝚊𝚗 𝟸𝟶𝟷𝟻]
| 𝚂𝚊𝚛𝚊𝚗𝚐 |
"Bana krep yapmayı öğretir misin, Sarang?"
Jungkook gözlerini ovuşturarak yanıma geldi. Uykulu hali oldukça tatlıydı.
"Gözlerini açmayı başarabilirsen, evet."
Dedim yüzüne birkaç damla su fışkırtarak. Elleriyle yüzünü siper ettiğinde hala gözlerinin yarı açık olduğunu fark ettim.
"O zaman vazgeçtim." Diyerek masaya oturduğunda kıkırdadım.
Kaçmaya karar verdiğim günden bir ay geçmişti. Ve bu bir ay boyunca Jungkook elinden geldiğince yanımda olmuş, benimle sürekli vakit geçirmeye çalışmıştı.
Yarın klip çekimlerine gidecekti ve bu yüzden oldukça yoğundu.
Bu süre zarfında Bangtan ile olan ilişkimi güçlendirmiştim. Hoseok'tan azıcık da olsa dans tüyoları almıştım, Namjoon'un sakarlıklarına defalarca kez şahit olmuştum, Jin'in yemeklerini tatmıştım - ki oldukça mükemmeldi -
Jungkook ile bir sürü film izlemiş, bir sürü dizi bitirmiştik. Itiraf etmeliyim ki bana her şeyi unutturmuştu bu bir ayda. Hiç olmadığı kadar güzel hissediyordum. Mutluydum. Ve bunu da Jungkook'a borçluydum.
Ancak hala ailemin neden benim peşimde olduğunu öğrenememiştik. Tek bildiğimiz şey bir süredir beni aramamalarıydı.
Kreplerle dolu tabağı masaya bıraktım. Gözleri doğru düzgün açık olmamasına rağmen hemen yemeye başladı. Hızlı ve iştahlı yemesi çok komikti. Onu izlerken kendimi gülmekten alıkoyamıyordum.
"Beni her izlediğinde gülecek misin?"
Ağzında yiyecek varken bunu sorduğunda başımla onayladım. Güldü ve çatalı yerine bırakarak bana yaklaştı. Böyle yapınca ellerimin giderek titrediğini hissettim. Heyacanlandığımda hep böyle olurdu.
"Bunu hep yapabilirim. Gülümsemeni görmek için."
Bu geçen bir ay içinde de bana güzel sözler söylemeyi ihmal etmemişti. Neden böyle şeyler söylediğini bilmiyordum ama beni iyi hissettiriyordu.
Gülümseyerek karşılık verdim. Yumuşacık bir kalbi vardı.
Tatlı sohbetlerle geçen kahvaltı sonrasında dans salonuna geçmişti. Ben de salona geçerek kitap okumaya başladım.
Alt kattan son zamanlarda sürekli duyduğum şarkının sesi geliyordu. İsmi "I Need U" olan bu şarkıyı her ün geçtikçe daha da seviyordum.
Dayanamayıp aşağıya indim. Siyah kısa kollusuyla şarkıyla uyumlu hareketler sergiliyordu. Kapıyı sonuna kadar açarak içeri girdim.
