Re

1.2K 103 105
                                    


Koşarak okula vardın, bir süre soluklandıktan sonra siyah hırkanın kapşonunu kafana geçirerek gözlerini yerdeki parkeye diktin, Ellerinle çantanın kollarına tutunarak yeni sınıfına doğru yürüdün.

Sınıftan içeri girdiğinde sınıfta birkaç kişiden fazlası yoktu. Pembe saçlı gözlüklü bir çocuk, mavi saçlı güzel bir kız ve yeşil saçlı kıvırcık biri vardı. Erken geldiğin için mutluydun, sınıf gayet sessizdi. Bir saniye..

Yeşil kıvırcık saçlı çocuğun üzerinde biraz göz gezdirin.. 'takashi..' diye geçirdin içinden. Korkmuştun 'hay sikeyim! nasıl olabilir, ondan kaçmak için gelmiştim oysaki buraya'

Miden bulanmaya başladı, gözlerinden yaşlar akıyordu. Nefes almayı denendin olmadı, yere çökerek boğazını tuttun, öksürmeye başlamanla mavi saçlı kız yanına koşarak iyi olup olmadığını sordu. Bu seni daha iyi yapmadı; aksine gözlerin kayarmaya başlamıştı. 

Ellerini yere koydun yerden destek almaya çalıştın. Ancak yine aklına berbat anıların geliyordu, tekrar o ana döndün, bedenindeki yabancı dokunuşları hissettin, her bir darbeyi..

Ve gerisi karanlık..

...

Gözlerini açtığında okulun revirindeydin. Kapıdan çıkmak üzere olan pembe saçlı cocuğu gördün, ama ona teşekkür edebilecek cesaretin var mıydı ?

~~~~

Yare yare, aptal, hayalperest, güzel kız, kabadayı, zengin, enerjik, sapık ve birde başıma depresif bir kız mı geldi ? Neden dışardan gelen herkes buraya düşüyor!

Bu kızı mı ? Daha önce tanıyordum, aynı ortaokuldaydık, Takashi'nin zorbalık yaptığı bir diğer kişi işte. Ama sebebi kısmen benim, ona sarkıntılık yapan heriflere dayanamayıp onlara taş fırlatmıştım, bunu ondan bilip ona cadı demeye başladılar, yani bütün bu olanlar.. kısmen benim hatam! Yare yare, borçlu kalmayı hiç sevmem! Sanırım onu bu durumdan kurtarmalıyım.

~~~~

Y/n reivirden kalkıp sınıfa girdi, sınıf dolup taşmıştı bile, ne kadar korkunç..

Derse girdiklerinde hoca gülümseyerek elini y/n'ye doğrulttu:

-"Evet, bu gün yeni biri bize katıldı. Y/n-san bize kendini tanıtmak ister misin ?"

-"Ha-hayır teşekkürler.." kafanı kollarına gomdün ve neredeyse fısıldayarak söyledin.

-"Efendim ? Seni duyamadım."

Hafifçe kafanı iki yana salladın, çok korkmuştun. Kocaman bir devekuşuna benziyordun sonuçta sen onları göremezsen onlar da seni göremez, değil mi ?

-"Peki teneffüste arkadaşınızla kaynaşın olur mu ? biz derse dönmeliyiz."

Dersin sonunda kimsenin öğretmeni dinlemeye kalkışmadığını görmek güzeldi. Kimse yanına gememişti, sende kulaklıklarını müzik çalarına takarak kendini bu dünyadan soyutlamaya çalıştın. Taaki mavi saçlı kız yanına gelene kadar.

Evet, gerçekten güzel bir kızdı. Ama bunca yıl sadece insanları uzaktan izleyerek eğlenen biri tek bakışta anlayabilir ki, kız gösteriş manyağının teki. Kendini mükemmel sanan kötü bir oyuncu. Fakat, neden sana doğru geliyor ki?

Herkes ona ve dolayısıyla da sana bakıyor, ya kusarsan ? ya kötü bir şey söylersen ? ya senden nefret ederse ? onun nefreti bütün okulun nefreti olur.. Bir daha yaşayamazsın, be aynı şeyler tekrar-

-"Oh! Y/n-chan dı değil mi ? Okula hoş geldin. Nereden gelmiştin."

Titriyordun. Ne yapmalıydın ? Bütün sınıf seni izliyordu, korku vücudunu ele geçirmiş boğazını düğümlemişti. Ne olacaktı ? Cevap vermeliydin yoksa kaba biri olarak anlaşılabilirdin. Sadece gitmesini diledin. Sürekli, sürekli, sürekli. Tanrıya yalvarıyordun.

Nefesin kesilmeye başladığında omzunda bir el hissettin. Pembe saçlı çocuk eliyle kapıyı içaret ederek seni kaldırdı ve kolundan tutarak dışarı çıkardı. Seni yine kurtarmıştı, sanki ne olacağını biliyor gibiydi.

Sınıftan çıktığınızda kolunu bırakarak yanında yürümeye başladı. Tek kelime etmemişti, bu durum seni rahatlatıyordu; senden bir cevap beklemiyordu çünkü. Ama nasıl anlamıştı ki ? Daha önce o da mı bu tür bir kriz yaşamıştı. Sessiz birine benziyordu, yüzündeki düz ifade asla bozulmuyordu, belki de seni kendine yakın görmüştü.

Her ne kadar titremeni durduramasan da sessizliği bozmadan yanında yürüyordun. Erkek giysilerinin içinde, kısa saçlarınla seni bir erkek sanmış bile olabilirdi. Sadece sakinleşmeye çalıştın, insanları analiz etmek senin için çok kolaydı ama bu çocuğu anlayamamıştın bir türlü.

Sen aklına binlerce senaryo getirirken kimya sınıfına gelmiştiniz. Burda biraz sakinleşebilirdin. Yanındaki çocuk duvara yaslandı ve kollarını önünde bağladı. Yüz ifadesi hala değişmemişti.

Duvara yaslanıp yere doğru kaydın. Ellerini yüzüne sipher ederek kızarmış yüzünü gizlemeye çalıştın. Daha sonra sana doğru birkaç adım atmasıyla tekrar anıların canlandı.

Eteğinin ve gömleğinin altından hissettiğin soğuk dokunuşlar, ne kadar istesende sanki felçliymişsin gibi kılını kıpırdatamaman. Bu iğrenç durumun ta kendisi..

Kendini geriye atmaya çalışırken yere düştün ve korku dolu gözlerle pembeliye döndün. Seni buraya bu yüzden mi getirmişti ? Kaçmalı mıydın ?

Anxiety Attacks // Saiki K. x ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin