#Sol

752 74 71
                                    

Berbat bir amonyak kokusuyla ayıldın. Açık mavi dağınık saçlı tatlı bir çocuk duruyordu karşında.

-"Ah, şükürler olsun uyandın!" Dedi rahatlamış ve mustlu sesiyle. Tek kelime etleden etrafına bakındın. Henüz kendine gelememiş olmanın verdiği rahatlıkla etrafındakileri inceledin.

Pembe saçlı genç kollarını bağdaştırmış yatağın boylu boyunca uzandırıldığı duvara yaslanmış kollarını bağlamış düz bir ifadeyle seni izliyordu. Saçını garipsediğin çocuk sandalyeye oturmuş, burnunu karıştırıyor, uyanmanı sağlayan mavili ise elindeki amonyak şişesini kapatmaya çalışıyordu. 

Aniden kapı açıldı ve bütün gözler elinde bir poşet atıştırmalıkla dönen mor saçlı gence döndü. Seni görünce yüzünde güller açtı ve poşeti sana uzatarak konuştu.

-"Uyanmışsın demek, okul hemşiresi kendine gelebilmen için tuzlu bir şeylerin iyi gelebileceğini söyledi. Bizde sana atıştırmalık getirelim dedik." Ne olduğunu anlamamıştın ancak panik atağın getirdiği sersemlik ve baş ağrısı sebebiyle sadece kafanı sallayarak poşedi aldın.

Komiktir ki poşetle ne yapacağını bilmediğinden poşedi sallamaya başladın. Daha sonra bu durumdan sıkılarak poşedi yastığının üstüne koydun bir süre bir komut bekledikten sonra poşeti koyduğn yerden tekrar alarak yere attın ve tekrar bir komut bekledin.

Bu hareketinle hepsi gülmeye başladı. Ayılman için bir bardak suyun ardından kendine gelebilmiştin. Ancak önceki sakinliğinden eser yoktu. Gergin bir ses tonuyla konuştun.

-"İlginiz için teşekkürler ama ne olduğunu anlatabilir misiniz ?"

-"Hmm" Diyerek elini çenesine koydu mavili.

-"Aslında ders başlayana kadar kimse bayıldığını fark etmemişti, herkes uyduğunu sanıyordu. Daha sonra öğretmen geldi ancak uyanmadın, öğretmen kızınca seni uyandırmaya çalıştık ama uyanmadın. Herkes çok endişelenmişti ve hemşireyi çağırarak seni revire getirdik, analitik birt şok olabilirmiş. Muayene olman gerekiyomuş."

-"A-anladım.. Endişelenmenize gerek yoktu, gayet iyiyim." Bu sırada mor saçlı çocuk elini mavilinin omzuna koyarak kıkrdadı.

-"Aslına bakarsan çoğu kişi oldukça sakindi, özellikle Teruhashi nin bu konudaki olgunluğuyla ilgileniyorlardı. En çok endişelenen ise Saiki'ydi sanırım.."

-"Ha?"

-"Biliyorum kimse bu kadar endişelenmesini beklemiyordu asldında. Hatta Teruhashi-san seni revire götürmek için izin aldı ancak o bunu yapana kadar Saiki seni getirmişti bile."

~"Bu aptalın ne saçmaladığı hakkında en ufak bir fikrim yok. Sınıfın kalabalığından onun düşüncelerini duyamamıştım, derste hoca ona seslenince hiç bir şey düşünmediğini fark ettim. Telepatiyle ona ulaşmaya çalıştım ancak zihni bomboştu. Ölmüş olabileceğini düşünerek revire götürdüm. Ancak şimdi anlaşılıyor ki Teruhashi-san'ın suçuymuş. Bu dolabımdaki yüzüğü de açıklıyor."

-"Teşekkürler, sa-sanırım biraz dinleneceğim. Derse dönebilirsiniz." Dedin neredeyse fısıldayarak. ~"Sigara içmem lazım.."

-"Peki, dikkat et görüşürüz!"

Çocuklar odadan çıktıktan sonra derin bir nefes verdin. Saiki çıkmıyordu, ama sorun değildi. Son zamanlarda büyük bir sırdaşındı sonuçta. Hırkanın cebinden sigara paketini çıkararak günün ilk sigarasını yaktın.

Paketi ve çakmağı yerine koyarken ağazına dolan bumanı burnudan dışarı bıraktın. Sigarayı iki parmağının arasına alarask aşırı siğara tüketşmşnden sararmış dişlerini saklamaya çalışarak konuştun.

-"N-Nasıl buldun ?"

-"Neyi ?"

-"Yüzüğü. Uhm, Almadın mı yoksa ?"

-"Bundan mı bahsediyorsun ?" Diyerek cebindeki siyah yüzük kutusunu çıkardı.

-"Be-Beğenmediysen sadece at gitsin sorun değil.." Hayal kırıklığı yaşamış ifedeni saklayabilmek için arkanı dönerek cama yaslandın ve sigarandan uzun bir yudum aldın. Pembeli kutuyu açtı ve içindeki yüzüğü eline aldı. Bir anda kafasının içindeki sesler kesiliverdi.

~"Germanyum.." diye geçirdi içinden. Yüzüğü incelerken içine yerleştirilmiş küçük harfleri fark etti. Yüzüğü elinde nazikçe tutuyordu, Gözlerini kısarak harflere göz gezdirdi.

-"Watashi no sai-ai hiro-ni ?" Harfleri zor görebilmesinden olsa gerek, yavaşça ve bastırarak okumuş bu da seni daha kötü hissettirmişti.

Sigarandan bir yudum daha aldın ve kafanı öne eğerek dolu gözlerinle bomboş olan bahçeyi izledin. Berbat hissettirmişti, her zamanki gibi insanlar için senin ve küçük çaplı süprizlerinin hiç bir önemi yoktu.

-"Özür dilerim sadece, te-teşekkür etmek istemiştim. Açıkçası benim için çoğu açıdan çok zordu." Yüzündeki buruk tebessüm ile sigaranın son yudumunu alarak duvada söndürdüğün izmariti sigara kutusuna geri koydun.

~"Hoşuma gitmedi diyemem ama germanyum takmıyorum." Kafanın çinde yankılanan sesle irkildin. Doğru Saiki bunu yapabiliyordu, tamamen unutmuştun. İçinde ona karşı filizlenen bi korku vardı şimdi de.

~"Korkmakta haklısın, ben bir canavarım."

-"Hayır! Değilsin, sen çok iyi birisin. Ne olursa olsun her seferinde beni kurtarıyorsun, beni tanımasan bile. Arkadaşlarına değer veriyorsun ve onları koruyorsun. Sen bir kahramansın!"

Pembeli hızlıca öfkeli gözlerini sana çevirdi. O anda için korkuyla doldu, avına yaklaşan bir yırtıcının gözleriydi bunlar. Onun bir insan olabileceğini reddediyordu zihnin. Kaçman gerekiyor gibi hissediyordun. Ama bir sebepten yapamadın. Sadece kendini olduğun yerde titremeye zorladın.

Dik bir pozüsyonda sana doğru ilk adımını attı. Zıpladın. Daha sonra ikincisi ve üçüncüsü, derken titremeni durduramıyorun. Sana yeterince yaklaştığında tekrar sesi kafanda yankılandı.

~"O zaman neden benden korkuyorsun ?"

Anxiety Attacks // Saiki K. x ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin