13. Bölüm: Stres...

16 2 3
                                    

Şuan okuldayım, hatta dersteyim şu saniye... Bölüm yazıyorum ya...-  İki kişinin kavgası ile yakınımda olanı uyaran bir durum içindeyim, agresif bir bölüm olabilir  TwT   Neyse... İyi Okumalar !!!





Arya Mina Dikbaş~

    Evi taşıma konusu üzerine konuşmamızdan sonra şu anda yoldaydık. Valizlerimiz ve yanımıza almamız gerekenler için birileri görevlendirilmişti. 2 gün geçmişti sonuçta ev temizlenmişti... Bora'yı daha önce hiç bu kadar ciddi görmemiştim, onun gizli hayatını öğrenmemizden endişe duyuyor gibiydi. Ayrıca Can ve Orhan'la küçüklük arkadaşı olma ihtimalleri neydi ?


   Hem gergin ortamı düzeltmek hem de merakımı gidermek için sorma kararı aldım. "Hey.. Siz çocukluk arkadaşı mısınız ?"  Herkes bana döndüğünde Bora bir iç çekti ve diğer ikisi gülümsedi. Ablam müzik dinliyor, Mutlu uyuyordu.


   Konuşmaya Orhan başladı, gülümsüyordu. Eskileri hatırlamış olmalıydı çünkü gülümsemesi cevabı vermişti zaten.  "Evet, uzun zamandır tanışıyoruz. Belki ilk tanıştığımızda siz fark etmemişsinizdir ama uzun bir geçmişimiz var hepimizin."  Dediğinde arkadaşlıkları için sevindim ve  "Mutlu bu söylediğini duymasın, çok yanlış yerlere bağlar," diye cevap verdim. Sessizce gülüştüğümüzde Bora'nın bana baktığını gördüm, pek morali düzelmiş gibi değildi...


   Ona bakıp  "Ne-  Yoksa gerçekten öyle bir geçmişiniz mi var ?" dediğimde dayanamayarak güldü ve   "Sana kızlarla ilgilendiğimi söylemiştim. Özellikle de saçlarında kızıllık olanlar diye de belirtmiştim." diye anlayamadığım bir bakışla konuştuğunda gözlerimi devirdim.  "Kızları sipariş edemezsin, sorry not sorry."


   Araba durduğunda hepimiz arabadan indik ve bekledik, Bora arabayı kullanan adama birşeyler söylüyordu. Cidden dediğini yapmış ve birsürü adam tutmuştu. Bizi önemsiyordu evet ama istemediği bu hayatı çocuklar için tercih etmişti, bu düşünce gülümsememe sebep oldu. O en önde yürüyüp bize yol gösterirken bizde arkasında yürüyorduk, Marcus'un ellerinden tutuyordum. Abbie ise bir süredir ablamın yanından ayrılmıyordu, tuvalete giderken bile yanlız kalmak istemiyordu.


   Bir bahçe kapısının önünde durduğumuzda kapının önündeki bir adam elindeki düğmeye bastı ve kapı otomatik olarak açıldı. Arabaların girebileceği kadar büyük açılmıştı, neden diğer normal kapı değildi ?



   Arkamda duyduğum araba sesi ile arkama döndüm, eşyalarımızı bagajlayan adamlardı bunlar. Biz içeri girdikten sonra arabada arkamızdan girdi ve adamlar inip eşyaları içeri taşımaya başladılar. Bahçesi güzeldi ve evin yan tarafında arka tarafa doğru giden bir yol vardı, eminim ki havuz vardır...


   Bu düşünce ile gözlerimi devirdim ve önümde duran iki katlı beyaz detaylı siyah eve baktım. Büyük görünüyordu doğal olarak... Hatta bahçenin ön tarafında dekor olarak kullanılan 1,5 metrelik küçük bir göl ve etrafında bir bahçe cini ile bir kuğu heykeli vardı. Hoş görünüyordu ama cidden dediği gibi fazla büyük biryerdi.


   Bora ne yapacağını bilemez şekilde eve bakarken yanına gittim ve elimi omzuna attım, gülümsedikten sonra evi işaret ettim. Rahatlamıştı sanırım, anahtarı çıkardı ve eve yöneldi. O kadar çok adam vardı ki hepsi eğiliyordu ve emir bekliyordu. İçeri girdiğimizde bizi hizmetli iki kadın karşıladı, gülümseyerek içeri aldılar ve arkamızdan kapıyı kapatıp geldiler.



   Mutlu büyük gözlerle etrafa bakarken sürekli oha  diyor ve garip sesler çıkarıyordu. Sessizliği bozan Bora oldu ve  "Ne desem ne yapsam bilmiyorum, isterseniz önce odaları seçin sonra eşyalarınızı yerleştirir rahat edersiniz. Hep beraber kafa salladığımızda uzun geniş koridordaki odalarla karşı karşıya geldik.

Kovalamaca (Başlangıç&Bitiş) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin