5. Bölüm: Mahkûmdum Yine...

21 3 35
                                    

Bu bölüm hem gizem, hem güzel sahneler, hem de dram içerir :) Arkanıza yaslanın ve kemerleri bağlayın, yolumuz bu sefer uzun. İyi okumalar !


Arya Mina Dikbaş~

     Sabah güzel bir kahvaltının ardından Bora'nın beni takip ederken kullandığı arabanın içindeydik. Biryere gidiyorduk ama bu bilmediğimiz bir yoldu. Bora belki de yine profesyonelce rol yapıyor ve bizi bir tuzağın içine sürüklüyordu. Ama ben onun yalan söylemediğine emindim. Eğer söylüyorsa... Bu onun çok iyi rol yapabildiğini ve çok tehlikeli bir insan olduğunu bize göstermiş olurdu...

     Kimse konuşmadı, ortama bir sessizlik hakimdi. Mutlu sıkılmış ve sürekli ofluyor, "Çok sıkıcısınız, benim gibi birinin kıymetini bilmemek nankörlüktür ! Aç şuradan bi müzik !" gibi şeyler söylüyordu. İstediği gibide bir şarkı çalıyordu ama çalan şarkı hepimizin Mutlu'ya dönüp sorgulayan ifadelerle onu izlememizi sağlamıştı. Çünkü telefonundan bağlamıştı ve çalan şarkının sözleri hiçte iç açıcı değildi."Sugar Daddy"... Ben ve ablam hala ona bakmaya devam ederken "Aman tamam be !" dedi ve bana dönüp konuştu dudaklarını büzdü,  "Ah benim sevgili prensesim, beni birtek sen seviyorsun."   Parmağını uzatıp diğerlerini gösterdi.  "Bunlar ruhları ölmüş, içi çürümüş zombiler, beyin yerine benim hayat enerjimi sömürüyorlar !" kıkırdadım...

    Eonni ona boş bir ifade ile baktı, sonra önüne dönüp göz devirdi. "Mutlu çok boş konuşuyosun..."  Sırıttı ve devam etti,  "Buda zaten zombilerin çoktan senin beynini yediğinin kanıtı-" Mutlu'nun gözleri büyüdü burnundan soludu ve ablama öfke içinde bakmaya başladı. "Seni hain ! Sana güvenmiştim, bunu bana nasıl yaparsın ?!"  birkaç saniye durup düşündü sonra da aklına gelen şey hoşuna gitmiş gibi sırıttı.  "Şimdi bana bir öpücük ver yoksa seni affetmem."  Cümleyi o kadar hızlı söylemişti ki anlamak için birkaç saniye düşündüm.

(Oturma Düzeni; Sürücü koltuğunda Bora, yanında Aksel. Arka tarafta soldan sağa Evvie, Evelyn, Mutlu.)

     Mutlu dudaklarını büzmüş ablama yaklaşırken ablam elini Mutlu'nun dudaklarına koymuş ittiriyor ve gülüyordu. Ben ise arabaya sığışamamış gibi onları ayırmaya çalışıyor, Mutlu'ya kızıyor ve aralarına girmeye çalışıyordum. Aksel sinirli sinirli Mutlu'ya bakıp ciddiyetle "Yerinizde durun." diyor, Bora ise halimize dikiz aynasından tatlı bir şekilde gülümseyerek bakıyordu.

     Bize bakışlarını gördüğümde gülümsemem yüzümde donuk bir şekilde sabitlendi ve afalladım. Ama o gamzeleriyle tatlı tatlı bakmaya devam ediyor ve gözlerini kaçırmıyordu. Aslında bu birkaç saniyelik bir andı. Ama bize saatler gibi geldiğini ve zamanın akışının en azından benim için bir süreliğine durduğunu söyleyebilirim...

      Gözleri tekrar yolla buluştuğunda topraktan ama yol olduğu belli olan sağ tarafa sapmıştı. Aksel sanki daha önce burdan geçmiş gibi hafifçe kaşlarını çatmış ve Bora'ya bakmadan "Bu yol eski fabrikaya çıkmıyormu ?" diye bir soru yönelttiğinde, Bora sanki cevabı biliyor ama açıklaması uzun süreceğinden sessiz kalmak istiyormuş gibi "Sayılır..." demiş ve hızını biraz daha arttırmıştı.

      Debelenme sırasında ortaya benim geçmem ve ablamın cam tarafına geçmesi ile ortama yine sessizlik çökmüştü. Bir an için Eonni camı sonuna kadar açtı ve elini camdan biraz çıkartıp sanki rüzgarla oynuyormuş gibi nazik hareketler yaparak hafifçe gülümsemeye başladı. Aksel ise bu yaptığıyla ablama bakmış ve onu ilk defa böyle küçücük birşeyle sevinirken görmüş gibi gülümseyerek izliyordu.

     Mutlu Aksel'in baktığını görse yine ortamı bozardı, bu yüzden ses etmemiş ve omzumda oflamaya devam etmesine izin vermiştim. Belki sizin içinde küçük ve hoş bir hareket gibi gözüküyordur... Ama açıklaması pekte öyle değildi. Ablam rüzgarı, kışı, soğuğu severdi evet... Ama bu yaptığını genelde yanlız hissettiğinde yada çok düşünceli olduğunda yapardı.
Şuan yaz olduğu için çokta onun istediği gibi bir serinlik yoktu zaten ama yine de yapıyordu.

Kovalamaca (Başlangıç&Bitiş) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin