Bölüm 6

402 5 15
                                    

"Polisi aramalıyız artık."

Samet, yine her zaman ve her yerde olduğu gibi yine güldü.

"Polis gelene kadar biz ölmüş oluruz."

İrem, "peki ne yapacağız ya?" diye yüksek sesle sordu.

Samet, silah seslerinin, kurşun yağmurunun son bulduğunu fark edince dişlerini sıktı. Hırlayarak "çarpışacağız!" diye yanıt verdi ve başını kaldırdı.

"Sen polisi arayacaksan ara! Ben onları oyalamaya çalışacağım."

Samet, adamların kendilerine doğru geldiğini fark etti ve iki el ateş etti. İkisini de bacaklarından vurdu. Kapıyı açtı ve dışarı çıktı. Diz çöküp kapıyı kendisine siper aldı.

Bu sırada İrem de titreyen parmaklarıyla polisin numarasını tuşladı. Korkuyor ama bunu Samet'e belli etmiyordu. Samet'e "İrem korktu." dedirttirmek istemiyordu. Bu yüzden ihbarı sesini titretmeyerek, ellerini titretmemeye çalışarak yaptı ve ardından telefonu torpido gözüne koydu. Torpido gözündeki ikinci tabancayı eline aldı. Daha önce hiç tabanca kullanmamıştı. Yine de Samet'ten gördüğü kadarıyla tuttu tabancayı. Kullanmaya pek niyeti yoktu ama kullanmak zorundaydı da.

Samet, ileriye doğru atılmak istedi ama üzerlerine tekrar kurşun yağmuru başladı. Yağmur dinmeden çıkmak istedi ama İrem onu kolundan çekerek durdurdu.

"Kendini öldürteceksin, buna izin veremem. Polisler gelene kadar bekleyeceğiz!"

Semet, İrem'e baktı ve eliyle takip ettikleri adamları gösterdi.

"Polis gelene kadar kaçarlar be!"

İrem, "bırak kaçsınlar!" dedi ve Samet'in yerinden çıkmasına engel oldu.

"Senin canından önemli mi?"

Samet, İrem'e daha fazla karşı gelemedi ve yerinden çıkmadı. Olduğu yerde nişan aldı ve üst üste tetiğe bastı. Birkaç atış sonrası "hay sikeyim!" diye hırladı.

İrem, "ne oldu?" diye sordu.

Samet, tabancasını yere fırlattı ve "şarjör bitti." diye yanıt verdi. O anda İrem, kullanmak istemediği ama kullanmak zorunda olduğunu düşündüğü tabancayı Samet'e verdi. "Yanına iki tane almışsın anlaşılan." dedi.

Samet, gülümseyerek "iyi ki öyle yapmışım." dedi ve nişan aldı. Tetiğe basmak istedi ama basamadı. Kurşunlardan birisi omuzunu buldu. Yavaşça arkaya doğru yıkıldı.

İrem, Samet'in yere yıkılmasıyla arabadan telaşlı telaşlı dizlerinin üzerinde indi ve Samet'e baktı. İlk yardım bildiği için hemen yarasını sardı ama bu sırada etrafı çevrildi sahte polisler tarafından. Dört kişilerdi. Bir de şüpheli ile beş oluyordu. Onun da ekibin başı olduğu belliydi. Sırıtarak İrem ile Samet'e bakıyordu. Tabancasını onlara doğrultmuştu.

Sahte polisler tarafından şüpheli olarak götürülen adamın ismi Hayrullah'tı. uzun boylu, kel, sakallı, şişman bir adamdı. Ablak yüzü, uzun ve biçimsiz bir burnu vardı. 100 kilo civarındaydı.

"Beni hiçbir polis yakalayamaz! Bunu hâlâ anlayamadınız mı?"

Samet, korkusuzca ve büyük bir öfkeyle karşısına dikilen adama kaşlarını çatarak baktı. Sonra sırttı ve "ama biz polis değiliz." dedi.

Adam, şaşırdı ve kaşlarını çatarak "nesiniz peki o zaman?" diye sordu.

Samet'in korkusuzluğu İrem'e de sirayet etmişti. Kimlik kartını korkusuzca etrafını saranlara gösterdi ve "gazeteciyiz." diyerek Samet'in yerine de cevap verdi.

Bu sırada güneş tepeye çıkmış, bulutlar tamamen dağılmış ve hava az da olsa ısınmaya başlamıştı. Hatta ve hatta güneş kavuracak gibiydi resmen. Bu bir kötü işaret gibi geldi o an Samet'e.

Adam, tek kaşını kaldırdı ve ardından sırıtarak "gazetecilerden hiç hoşlanmam." dedi ve parmağını tetiğe götürdü. Tabancanın gürültülü sesi ortalığı yıkarcasına etrafı kapladı.

Bölüm Sonu

Havadis (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin