Bölüm 7

319 4 10
                                    

Samet, yerdeki tabancasına uzandı ve bacağından vurduğu adamlardan birisi olan sahte polise doğrulttu. Kendisine bakmamasından yararlanarak tetiğe bastı ama onu sadece omuzundan vurabildi.

Hayrullah, etrafının polisler tarafından sarılı olduğunu, kaçacak bir yerin olmadığını idrak etti ve her ne kadar gönülsüz de olsa tabancasını yere bıraktı. Dizlerinin üzerine çöktü ve ellerini yukarı kaldırdı. Biraz sonra ters olarak kelepçelendi.

Samet, tek başına ayağa kalkmak istedi ama yapamadı. Neden sonra İrem'in yardımıyla, güçlükle de olsa ayağa kalktı. Birkaç adım attı. Hayrullah'ın yanında durdu ve ona büyük bir öfkeyle, kinle baktı. Ardından güldü.

"Belki bir polis değiliz ama senin gibileri hapse tıktırmayı çok iyi biliriz."

Hayrullah da güldü ve "iki güne çıkarım." diye yanıt verdi.

"Beni hapishaneye atabilecek adam var mı ülkede?"

Samet, İrem'in video çektiğini görünce gülümsedi ve "var." diye yanıt verdi.

Bunun üzerine Hayrullah da alaylı alaylı "kim?" diye sordu.

Samet, kendinden emin bir şekilde şöyle bir gerindi ve cevabını öyle verdi.

"Şerefli, namuslu, haysiyetli bir Türk hakimi, savcısı bulunur elbette koca devlette."

Hayrullah, sırttı ve "yerinde olsaydım o kadar emin olmazdım." diye yanıt verdi.

İrem de bir süre sonra Samet'in kulağına eğildi ve "o haklı." diye fısıldadı.

"Bu ülkede adalet sisteminin bozuk olduğunu herkes biliyor."

Polis memurları Hayrullah'ı alıp götürürlerken Samet "lanet olsun ki haklısın!" diye hırladı. Bu sırada yanlarına asayiş büro amiri Suphi geldi.

"İkinizin de yazılı ifadesine başvurmamız gerekiyor."

Samet, gülümseyerek "tabi ki." derken yanına bir hemşire geldi. Hemşireye karşı çıkmadı ve yarasına pansuman yapılırken Suphi'ye olan biteni anlattı. İrem, ikisinin fotoğrafını çekti ve daha baka başka fotoğraflar çekti. Bir süre sonra "yeter bu kadar." diye düşünerek fotoğraf çekmeye bir sonra verdi.

Samet ise her şeyi bir bir anlattı. Hemşireye teşekkür ettikten sonra Suphi'nin uzattığı kağıdı imzaladı. Gülümseyerek "artık işimizin başına dönmemiz gerek." dedi. Hem Suphi'nin hem hemşirenin muhalefetiyle karşılaştı. Hemşirenin ismini sormak o zaman aklına geldi.

İsmi Melisa'ydı. 180 cm boyunda, 78 kiloydu ve beyaz tenliydi. Uzun ve düz, kumral saçı vardı. Küçük ve mavi gözleri, uzun ince biçimli bir burnu, uzun kirpikleri, ince ve hafif çatık kaşları vardı.

Samet, İrem'e döndü ve fotoğraf makinesini ona verdi.

"O zaman yazıyı sen tamamlarsın. Patrona da olanları birer birer anlatırsın."

İrem, gülümseyerek "tabiki." dedi ve Samet'e sarıldı, onunla vedalaştı. Neden sonra bir polis arabasına bindi. Bu sefer gerçek bir polis arabası olduğunu bilmek ikisinin de yüreğine su serpiyordu.

Samet ise ambulansa bindi ve Melisa'nın yanına oturup arkasına yaslandı. Gözlerini kapattı ve hem kurşun yarasının etkisi hem de yorgunluğun etkisiyle oturduğu yerde uykuya daldı. 

Bölüm Sonu

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 17, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Havadis (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin