Yaklaşık yarım saattir boş bir şekilde dışarıdaki kasvetli havayı izliyordum. Aklımda dönen tonlarca sorun ve bulunamayan çözümler vardı. Kütüphanede kimse kalmamıştı, saat geç olmuştu. Yavaşça ilerleyen adım seslerini duydum ve bakışımı o tarafa yönelttim.Gelen Draco'ydu. Yanımdaki boş sandalye'ye oturdu ve hiç konuşmadan sandalyemi kenarlarından tutup kendine doğru hızlıca çekti.Bu loş ve sessiz ortamda sadece biz ve kitaplar vardı.
"Neredeydin tüm gün?"
Draco'ya olan hislerim arttıkça ondan daha çok kaçmaya çalışıyordum ve bu hem beni mahvediyordu hemde aylarca düşündüğüm planımı.
"Hiç,buralardaydım."
"Sana bir şey soracağım ama bana karşı dürüst olacaksın tamam mı?"
"Tamam... da bir şey mi oldu?"
"Hayır, hayır..."
Kucağımda olan ellerimi avuçlarının içine aldı.
"Eğer bir gün çok kötü bir şey yaptığımı öğrensen beni affeder misin?"
Aklıma Mattheo'nun dedikleri geldi.
"Ne kadar kötü?"
"Çok."
"Draco eğer öyle bir şey yaptıysan ve bunu bir başkasının ağzından duyarsam affedemeyebilirim o yüzden her şeyi anlat."
"Anlatıcak bir şey yok sadece sordum."
Birden kolları beni sarmıştı.Çenesini kafamın üstüne koydu.
"Niye sevdin ki beni?"
"Memnun değilsen hemen başkasına olabilirim."
Geri çekildi ve bana baktı.
"Komik değildi."
Neden bilmiyordum ama onda bir tuhaflık vardı. Böyle sorular sorması... tıpki benim ona sormak istediklerim gibiydi. O an her ne kadar kafam bulanık olsada Draco'nun keyfini düzeltmeye çalıştım.
"Senin canın mı sıkıldı yoksa saçını karıştırıp bozmamı mı istiyorsun?"
Hemen yumuşak parlak saçlarına uzandım. Elimi tutmaya çalıştı.
"Lütfen kes şunu. Hey!"
"Yoo."
Daha fazla uzandım ve dengemi kaybedip Draco'nun üstüne düştüm. Draco hemen belimden tuttu, ellerim saçlarından boynuna indi. Kısa bir süre yaptığım hareket sonucu boş ve utanmış gözlerle ona baktım. Dudaklarıma bakmaya başladıkça yandığımı hissettim.
"Çok yaramaz bir kızsın Black, "
"Keşke yerin dibi olsa ve girsem."
"ve benide yaramaz olmak zorunda bırakıyorsun."
O an beklediğim bir kelime dudaklarımın arasından çıkmıştı.
"Olabilirsin."
Hızlıca beni altına ve dudaklarımı öpmeye başladı. Ona karşı gelmek şu an düşüneceğim son şeydi ta ki hızlıca açılan kapı sesine kadar.
"Hay sikiyim zamanlamanı."
Draco üzerimden kalktı ve elini uzattı, tutup kalktım. Elimden tuttu ve peşinden çekti. Yakalanmamaya çalışırken yanlışlıkla rafların birine sertçe çarptık ve raftaki birkaç kitap yere düştü. Ellerimi refleks olarak teslim oluyormuş gibi kaldırdım ve yavaşça arkama döndüm. Filch öfkeli gözlerle bakıyordu.
"Siz ikiniz, ne işiniz var burada bu saatte?!"
Draco'ya baktım bir şeyler düşünüyordu ama ben erken davrandım. Ben ve üstüm yalan becerilerim.
"Yarına kadar bitirmemiz gereken bir ödev vardı onunla uğraşıyorduk. Çıkarken siz geldiniz, saatinde kaç olduğunu farketmemişiz özür dileriz."
Draco biraz şaşırmış gözlerle bana baktı ve kafasıyla dediklerimi doğruladı.
"O zaman bunu Profesör Snape'e anlatırsınız küçük hanım."
Bizi bıraktı ve karanlık rafların arasınfa kayboldu. Derin bir nefes verdim.
"Çok güzel birde o ukala adamla uğraşacağız."
"O iş bende."
"Çıkalım."
"İkinci kez mi, bana uyar Black."
Dediği şey beni güldürmüştü.
"Of Malfoy.Yürü hadi."
Kolunu omzuma attı ve kütüphaneden çıktık. Gryffindor ortak salonuna yaklaşmıştık.
"Aslında yarım kalan işimizi tamamlasak fena olmazdı."
Yavaşça kolunu tutup ondan kurtuldum ve gülümsedim.
"İyi geceler sevgilim, iyi geceler."
Ve salonun girişine doğru yürüdüm.
**********
Sabah gözlerimi zorla açmaya çalıştım çünkü derse geç kalıyordum ve ders Snape'leydi. Hemen hazırlanıp sınıfa koştum. Sınıfa girdiğimde geç kalmadığımı anladım ama içimde kötü bir his vardı. Pansy'nin yanına oturdum.
Draco'ya baktım ama kafasını sıraya gömmüştü, sanırım o da uykusuzdu."Günaydın."
"Günaydın güzel insan."
Birkaç dakika sonra ders başladı ve bittiğinde ortalıkta çok görünmemem gerektiğini düşünerek hızlıca sınıftan çıkmaya çalışırken...
"Draco Malfoy ve Lilith Black odama."
"Off."
Elimdeki kitaplarla hafifçe kafama vurdum. Draco beni beklemeden Snape'i takip etti. Hiç konuşmamıştık beni görmezden geliyor gibiydi. Bende onların peşine koştum.
Karanlık, tozlu kitaplarla dolu olan bir oda.
"Açıklamanızı yapar mısınız yoksa direkt binanızdan puan mı kırayım?"
"Ödevimiz vardı ve bitirmemiz gerekiyordu altında başka hiçbir neden yok Profesör Snape."
"Evet yok."
Snape garip bir şekilde şüpheli gözlerle bakıyordu, ayağa kalktı ve tam önümüzde durdu.
"İkiniz arasında başka hiç bir şey öylemi?"
Draco beklemediğim bir şekilde hemen cevap verdi.
"Evet öyle, olamazda. Benim Black'le hiç bir işim olamaz."
Neden bu kadar ciddi söylemişti anlamamıştım ve bu beni gerçekten kırmıştı.
"Bittiyse çıkabilir miyim?"
Gözlerimin dolmasından çok korkuyordum.
"Sen çık."
Hızlıca odadan çıktım. Neden bilmiyordum ama içimi sinir kaplamıştı.
VE AYLAR SONRA BULUŞTUUK. ÖZÜR DİLERİM BURAYI ÇOK BOŞLADIM. içimden hiç bir şey yapmak gelmiyordu hala gelmiyor ama suçlusu siz değilsiniz sonuçta o yüzden yeniden yazmaya çalıştım🖤😽
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
Teen Fiction"Her yalanın gün yüzüne çıkmak gibi kötü bir huyu vardır." Kalbim ile aklım arasında arafta kaldım, kalbimi seçtim.Yanan o oldu ama aklımıda kaybettim. Ben Lilith, Lilith Black. Ve buda benim intikamımın ihanete dönüşünün hikayesi... TAMAMLANDI.