23.BÖLÜM

481 59 70
                                    

Okulun yolunu son kez tuttum. Birilerine son bir lafım vardı sonra eşyalarımıda alıp sessizce gidecektim.Önce odama girdim sadece kıyafetlerimi değiştirdim. Akmış makyajım umrumda değildi. Bavulumu çıkardım, en lazım olucak eşyalarımı aldım. Elim boynumdaki kolyeye gitti... Çekip koparmak istedi parmaklarım. Ama onuda yanımda götürmek istedim, bugünü unutmamak için. Hızlıca hazırlandım. Odamdan çıktım, gitmem gereken bir yer vardı. Hermione'nin odasına girdim ama oda boştu. Bende hava aydınlandığından dolayı hepsinin ortak salonda olduğunu düşünmüştüm. Gelirken hızlıca geldiğim için kimseyi farketmemiştim. Direkt ortak salona indim. Ordalardı, ateşin başında. Ron bir şeyler anlatıyordu. Hermione güldü ve elindeki gazeteyle kafasına vurdu. Harry ise elindeki kitabı kurcalıyordu. Farketmiştimde benim yokluğum kimsenin hayatında boşluk olmuyordu. Yanlarına yaklaştım, konuşana kadar farketmemişlerdi bile.

"Mutlu musun şimdi?"

Hermione beni görünce durdu, yüzümü inceleyince yüzündeki gülümseme silindi.

"Li-"

"Kes!"
"Amacın neydi?! Gerçekten ne istedin, sana kardeşim dedim!"

Ayağa kalktı ve kolumu tutmaya çalıştı, geri çektim.

"Lilith ben senin için yaptım. Ona aşık olmuştun, o iyi biri değil."

"Siz de biliyordunuz değil mi, izin verdiniz!"

Harry ve Ron yüzüme bakamıyorlardı bile. Kelimeler boğazımda kalmıştı.

"İyi, şimdi ne bok yiyorsanız yiyin çünkü artık ben yokum."

"Ne? Nereye gidiyorsun?"

Rona döndüm.

"Cehennemin dibine ama siz çok iyi kalpli insanlar olduğunuz için ordada görüşemeyeceğiz."

"Sırf bunun için gidemezsin Lilith, kafayı mı yedin?!"

"Ben birkaç saat önce ne yaşadım biliyor musun? Sizin önemsiz gördüğünüz şey yüzünden bir grup insanın önünde rezil oldum. Katilin kızı dediler bana. Siz yoktunuz, kimsem yoktu. Şimdi kapayın çenenizi."

Başka bir şey demeden odama çıktım. Bavulumu aldım, okuldan koşar adımlarla çıktım. Yaptığım yasaktı ama umrumda değildi. Zaten buradan ayrılmamıza çok az bir süre kalmıştı.
Nereye gidebilirim diye düşündüm, bir muggle kasabasına gitmeyi bile düşünmüştüm.
Tren istasyonunda hangi treni bekleyeceğini bilmeden beklemekte garipti. Nereye gideceğim bile belli değil komik.

"Naber?"

Ses beni irkmişti. Sese döndüğümde onun Mattheo'ya ait olduğunu gördüm.

"Mattheo?"

"Lilith?

"Ne işin var senin burda?"

"Seninle geliyorum."
Ne saçmalıyordu?!

"Ne?!"

Elindeki bitmiş sigarayı attı.

"Benimde burda kalmam için bir neden kalmadı. Az önce gördüğüm manzara beni tatmin etti."

"Manzara mı? Ne manzarası?"

"Malfoy'un bomboş gözlerle yeri izlemesi gibi. Bu arada benide şaşırttın,gerçekten seviyorsun sanmıştım."

"Seviyordum, yalan değildi. Birkaç saat öncesine kadar."
"Üstelik benimle gelemezsin, çünkü nereye gidiceğimi bile bilmiyorum."

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin