👨👩👧👦İYİ OKUMALAR👨👩👧👦
3.BÖLÜM
Ne işleri vardı, Nasıl bulmuşlardı burayı "Kızım biraz konuşalım mı?" Cevap veremiyordum. Donmuş bir şekilde onlara bakıyordum. Yağız'ın adım seslerini duymuştum"Kim gelmiş bir tanem"
Yanıma geldiğinde ellerini belime sarıp beni kendine çekti ve kapıya baktı. Şaşırmamıştı, biliyor muydu? Onların geleceğini biliyordu ve bana söylememişti
"Hoş geldiniz geçin " Donmuş bir şekilde onlara bakan beni belimden tutarak kenara çektiğinde içeri girdiler. Onların arkasından öylece bakarken yağız önümde durup onlara bakmamı engelledi
"Bir tanem" ses tonu vereceğim tepkiden korktuğunu çok belli ediyordu. Neden bana söylememişti onları neden buraya çağırmıştı
"Yazgı konuşmalıyız "
İçimde oluşan sinirle dudaklarımı araladım. "Bana niye söylemedin onları nasıl buraya çağırırsın"
"Onlarla konuşmamız lazım"
"Ama ben konuşmak istemiyorum, kendime bir aile istemiyorum" Sinir yavaş, yavaş tüm bedenimi ele geçiriyordu. Kendimi durduramıyordum. Kalbimin içinde bir his içimi yakıyordu
Bir yanım Onu kırmak parçalamak istiyordum diğer yanım ise sakinleşmemi söylüyordu
Öfke nöbeti geçiriyordum ya da geçirmeme çok az kalmıştı. Yağız bakışlarımdan ne olduğunu anlamış olacak ki konuşmaya başladı
"Git biraz hava al, sakın kendinde zarar verme telefonu al ne zaman arasam açacaksın"
Onu başımla onayladıktan sonra hızla ayakkabılarımı giyip telefonu alıp evden çıktım. Uzaklaşmak istiyordum. Sinirim geçmesi için hızlı, hızlı yürümeye başladım.
Yağız'ın Anlatımıyla;
Yazgı evden çıktığında derin bir nefes aldım. Çoğu öfke nöbeti başlangıcında onu ortamdan uzaklaştırırdım. Kendini dinlemeli ve sinirini yatıştırmalıydı. İnsanların yanında kaldıkça sinirinin arttığını biliyorum
Bir süre kapının önünde bekledim sonra yavaş adımlarla salona geçtim. Biyolojik ailem salonda ki koltuklarda oturmuş ışıldayan gözler ile bana bakıyorlardı
Yanlarına gidip kenarda ki armut koltuğa oturdum. İkisinin de yüzüne bakıyordum
İkisi de bir şeyler söylemek istiyordu ama nereden başlayacaklarını bilmiyorlardı. Hoş bende bilmiyordum
"Eviniz çok güzelmiş ama neden ailenizden ayrı yaşıyorsunuz"
Kadını sorusu ile mavi gözlerimi onun yeşil-mavi gözlerine çevirdim
Gözleri yazgı'nın gözleriyle aynı renkti
"Aslında ailemizle yaşıyoruz buraya bu olayları hazmetmek için geldik"
Biyolojik babam sanki bu anı bekliyormuş gibi konuşmaya başladı
"İki taraf içinde zor bir durum, o gün siz gittikten sonra net bir karara vardık herkes öz ailesi ile yaşayacak üvey kızımız bunu kabul etti, peki siz bizimle yaşamak ister misiniz?"
Bu soruyu soracağını biliyordum. Dun kafede bizi ne kadar çok istediğini kendi gözlerimle görmüştüm.
Ama korkularım vardı. Kendim için değil bana ne olduğu umurumda değildi. Tek düşündüğüm yazgıydı
Birçok psikolojik sorunu vardı çoğu üvey ailenizden kalmaydı. Sınavlar dersler dış görünüşü tavırları derken onu çok sıkmışlardı
Boğazımı temizleyip konuşmaya başladım
"Buna tek başıma karar veremem"
Aslında isteseler bizi yanlarına alırlardı daha reşit değildik ve ailemizle kalmalıydık.
"Yazgı bir iki saate gelir isterseniz burada bekleyebilirsiniz ya da ben size sonra haber verebilirim"
Çok gerilmiştim. Terleyen elimi eşofmanıma sildim
"Bekleriz vaktimiz var"
Biyolojik annemin gözleri dolu doluydu. Dokunsam ağlayacaktı. Yerimden kalktım
"Kahve içer misiniz ya da başka bir şey"
"Yok, oğlum sağ ol"
Oğlum demişti, ilk defa bu kadar sevgi dolu ve samimi bir şekilde bu kelimeyi duyuyordum.
Yazgı kriz geçirdiğimde beni sakinleştirmek için söylerdi ama onun dışında hiç duymamıştım
Hızla mutfağa girip ellerimi tezgâha dayadım. Derin bir nefes aldım.
Tek bir kelime ile tüm bünyem sarsılmış yum dengem bozulmuştu
YAZGI ARSLAN
Ne kadar süredir yürüdüğümü bilmiyorum ama öfkem dinmişti. Sakinleşmiştim şimdi eve dönüyordum.
Yağız'ı orada tanımadığım kişiler ile bıraktığım için kendime en yaratıcı küfürlerim sunuyordum
Nasıl böyle bir aptallık yapmıştım. Ya ona bir şey yaparlarsa, ona zarar gelme olasılığı bile içimi yakıyordu
Koşarak eve gidiyordum bir yandan düşüncelerinden kaçıyor bir yandan da onları daha fazla yalnız bırakmak istemiyordum
Eve geldiğimde apartmana gireceğim sırada telefonumun zil sesini duydum. Cebimden telefonu çıkardığında arayanın 'ev' yani yağız olduğunu gördüm
İkimiz ortak telefon kullanıyorduk. İki tane almak gereksiz geliyordu sürekli yan yanaydık. Aramasını cevaplamadan yukarı çıktım ve kapıyı çaldım.
Kapı saniyeler içinde açıldığında kendimi sıcak eve attım
Mal gibi montumu almamıştım. Bu da yol boyu üşümeme neden olmuştu.
Aslında ilkbahar ayındaydık ama bugün hava fırtınalıydı. Tıpkı benim gibi
"Sen montunu almadan mı çıktın"
Onunda kafası dalgın olduğu için yeni fark etmişti
"Unutmuşum, onlar hala burada mı"?
Başını evet anlamında salladığında yanaklarımı şişirip ofladım
İnsanları sevmiyordum, onlardan korkuyordum. Bu konu da Sosyal anksiyeteminde rolü büyüktü
İçeri girdiğimizde onları gördüm. Koltukta oturuyorlardı. Beni görünce kadın gülümsedi adamın ise sert bakışları bir nebze yumuşadı ama hala beni korkutmaya yetecek derecede bakıyordu
Kendimi direk yere attım. Genellikle yerde yatar ve yuvarlanırdım. Yağız yatak odasından kendine ait bir sweatshirt getirip kollarımdan geçirdiğinde biyolojikler gidince yanağından kocaman ve sulu bir şekilde öpmeyi aklımın bir köşesine yazdım
Sweatten yayılan güzel erkek parfümü kokusunu ciğerlerime çektim. Yağız'ın kıyafetlerini bu yüzden seviyordum.
Yağız yanıma oturup bana döndü
" Bir tanem konuşmamız lazım"
Konuyu aşağı yukarı tahmin ediyordum
🧬SON🧬
NASILDI?
SİZCE İKİZLER BİYOLOJİK AİLELERİ İLE YAŞAMAYI KABUL EDECEK Mİ?
EN SEVDİĞİNİZ SAHNE?
BUNDAN SONRA NE OLSUN?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ailem(iz)
ChickLitbu hikaye yıllar önce hastanede çıkan bir karışıklık sonucu karışan ikiz bebekler 16 yıl sonra ailelerine kavuşan. geçmişte yaşadıkları olaylardan dolayı utangaç çekingen ve sinir hastası yazgı, söz konusu kardeşi olduğunda gözü kimseyi görmeyen yağ...