KARANLIK DİSTOPYALAR 1. Kısım
Hitreads
Tanıtım için yayında olan üç bölümün sonuncusuDorela ne zaman Akım ile ilgili görevleri için buraya gelse sarılaşan toprak, fabrikaların arttığı alanlar yüzünden koyulaşan hava onda farklı bir dünyaya gelmiş gibi bir his yaratırdı.
Arabadan indiğinde de aldığı tuhaf kül ve çamur kokusu onda benzer hisleri pekiştirdi. Valizini sürükleyerek sessizce içeri girmiş ve diğerlerini arkada bıraktığını umursamadan ona merakla bakan genç bir kıza dönmüş "Ben oda istiyorum." demişti. Sesi canlı ve neşeliydi, kız da bununla beraber neşelendi. Bilgisayarın önüne geçerken Dorela onun elinin üzerindeki siyah kelebek dövmesini gördü. Yüzündeki tebessüm gerginleşerek absürt bir hal alırken kız, bunu fark etmemiş neşeyle bir oda numarası söylemişti. Ardından kapıdan yeni içeri giren Victor, Gurur ve Mira'yı selamlamıştı.Odalarına yerleşmeleri çok uzun sürmedi. Otel ise bekledikleri kadar kalabalık değildi ve kimin Akım'dan olup olmadığını anlamak onlara zor geliyordu. Dördünün de resepsiyonun yakınlarında hiçbir şey yapmadan öylece dikilmeleri dikkat çekmeye başladığında ve Dorela resepsiyondaki, dövmesinden dolayı Akım'dan olduğuna emin olduğu kızla belki de üçüncü defa göz göze geldiğinde bir şeyler yapması gerektiğinden emin oldu. Victor'un kulağına eğilerek "Benimle gel." dedi.
Victor, onun amacını anlamadan onu takip ettiğinde Dorela kıza dönerek "Şey..." diyerek çekinceyle söze başladı. "Şu an çok tuhaf durduğumuza eminim ve bundan dolayı üzgünüm." dedi gülerek. Kız, kaşlarını şüpheyle çatmış Victor ve Dorela'yı dinlerken bu tip gizli görevlere alışkın olmayan Dorela endişeyle kıvranıyordu. Kızın yanına, onunla aynı dövmeyi taşıyan iri bir çocuk geldiğinde Victor söze karıştı. "Uzaktan geliyoruz, sizin de anlayacağınız üzere. Bir süredir Akım'danız. Bizim yaşadığımız yer oldukça kırsal bir alan olduğu için Akım'dan dördümüz dışında..." Victor biraz arkalarında merdivenlere oturmuş Mira ve Gurur'u işaret etti. "...kimseyi de tanımıyoruz."
Dorela kaşlarını kaldırarak gülümsedi. Onun sözlerini tamamlayacaktı: "İşsiziz. Ailemiz de Akım'a katılmamızı hoş karşılamadı. Biz de buraya gelmek zorunda kaldık." Kızın ve yanındaki çocuğun yüzünde samimi bir ifade belirdi. "Buranın yabancı olduğunuzu söylemeniz yeterli." dedi kız ince bir sesle.
"İyi bir günde geldiniz. Size bir restoranı tarif edeceğim. Akım'ın restoranı. Genelde burası gibi tenha olsa da belirli zamanlarda buraya birçok Akımlı gelir. Onlarla görüşürseniz size yardım edecekler."
Dorela sevinçle başını salladı. Kızın söylediği yeri aklına not edip Gururların yanına döndüğünde Gurur bu durumdan rahatsız görünüyordu.
"Seni tanıdılar mı?" diye sordu birdenbire.
Dorela gözlerini devirirken dudaklarını ıslattı. "Neden tanısınlar?"
Victor sessiz olmalarını işaret etti. "Dorela ile Akımlıları görebileceğimiz bir restoran bulduk. Gidelim hem yemek yemiş oluruz." dedi.Dorela, Gurur ile Mira'nın başıyla onaylaması üzerine hışımla kolunda tuttuğu deri ceketini omzuna attı. Siyah pantolonun cebinden çıkardığı siyah renkli bir bereyi başına geçirirken arabaya doğru ilerledi.
Birkaç dakika sonra, yan yana dizilmiş dört kişi karşılarındaki tek katlı, yer yer duvarları sökülmüş restorana bakıyordu. Dorela, restaurantın kapısını gıcırtıyla açarak içeri girdiğinde birkaç yüz ona doğru çevrildi. Elinde beyaz bir havluyla birkaç bardak kurulayan kumral bir garson Dorela'yı uzunca süzdü. Tedirgin olmuş gibiydi. Yanındaki kıza arkasında, bodruma uzanan merdiveni göstererek bir şeyler fısıldadığında da afallamış görünüyordu. Onun bu bakışlarını yakalayan Dorela kendini güvende hissetmemiş, arkasında duran Viktor, Gurur ve Mira'ya bakmıştı.Bu kumral çocuğun kendilerine yaklaştığını anlayınca gözlerini kaçırdı. Onun sesini duyana dek bakışlarını duvarlardaki siyah kelebek sembollerinde gezdirdi. "Hoş geldiniz. Ben Ali." dedi sakin bir sesle. Yüzünde ise kimsenin anlam veremediği tuhaf bir tebessüm vardı. Victor, arkalarında fısır fısır konuşan Mira'ya ve Gurur'a dönerek "Yemek yemeye geldik. Kavga etmeye değil." diye mırıldandı.
Bu sırada Ali'yi duymuş ve nasıl bir restaurantta garsonunun ilk işinin kendini tanıtmak olduğunu sorgulamaya başlamıştı. Ali onlara oturabilecekleri bir masa gösterirken arkasından koşarak, sarışın bir çocuk gelmişti. Ali, Dorela'yı işaret etti. Bu sarışın çocuk, gözleirni büyüterek olduğu yerde çivilenirken Dorela ile birlikte üç arkadaşı masaya oturmakla meşguldü. Dorela bir an başını kaldırıp Ali'ye baktı. Onun, biraz uzağında sağında kalan bir adama merakla baktığını gördü. Başını çevirdiği için açığa çıkan boynunda aynı Akım dövmesinden vardı.
Dorela belindeki silaha elini koydu. Sarışın çocuk yanlarına gelerek Ali'yi götürdü. Bu sırada cebinden de telefonunu çıkarmıştı. Gurur, bu tuhaf davranışlardan hoşlanmamıştı. Dorela'ya döndü. "Seni tanıdılar." dedi.
Dorela "Hayır tanımadılar." diye itiraz etti. "Eğer tanısalardı şu anda Akımlılarla dolu bir çemberin içinde sorguya çekiliyorduk."
Gurur, sözünde diretti. Dorela ise Victor'un sessiz kalmasından hoşlanmıyordu. "Bak." diye savundu kendini. "Düzen'e gelmeyi ben istemedim. Beni Tresa seçti. Eğer açığa çıkmamız gibi bir risk olsaydı beni buraya getirmezdi."Gurur bu cümle üzerine biraz daha sakinlemiş göründü. "Öyleyse yemek yiyelim." dedi. Ellerini sabırsızlıkla masaya vururken Dorela Gurur'un bu tavırlarından midesinin bulandığını hissetti. Ayağa kalktı. O bara ilerlerken Gurur da arkasından aynı şüphelerini dile getirmeye devam ediyordu.
Dorela, Ali ve diğer sarışın çocuğun fısıltıyla konuştuğunu gördü. Birkaç saniye fark edilmeyi bekledi. Bundan ümidi kesince "Bakar mısınız?" diye sordu ince sesiyle. Armand merakla ona döndüğünde Dorela sıkıntıyla konuştu: "Sadece bir su alabilir miyim? Bir de masadaki arkadaşlarım sipariş vermek istiyor."Armand bir bardağa su doldurarak ona uzattı. Dorela, bardağını alıp masasına geri dönecekken "Bekle." diye seslendi. Bir yandan da gözleri masadaki arkadaşlarının üzerindeydi. İkisinin konuştuğu bilinmesin istiyordu "Ben Armand." diye kendini tanıttı. Dorela yutkundu. "Peki, Armand." diye mırıldandığında ürkmüştü.
"Bu isim... sana bir şey ifade ediyor mu?" Dorela başını hayır anlamında salladı. Ne olduğunu soracaktı ki restoranın kapısı büyük bir gürültü ile kapandı. Victor, arkasını dönüp bu gelene bakacaktı ki Gurur onu dürterek dikkatini çekti ve hararetle konuşmaya devam etti.Dorela ise Armand'dan bakışlarını tamamen çekmiş kapıdaki bu gence dönmüştü. Kendinden biraz büyük duran, esmer, bir yerden kaçıyormuş gibi nefes nefese restorana girmiş bu çocuğun gözleri hızla restoranda gezinirken Dorela'yı buldu. Hızla ona doğru ilerlerken Dorela dehşete düşmüştü. Birkaç adım geriledi. Armand, dudaklarını tedirginlikle dişledi. "Yaman." diyerek uyardı onu.
İsmi Yaman olan çocuk Dorela'nın tam karşısında durdu. Kesik kesik aldığı nefeslerini düzene sokmak için yutkunduğunda oraya koşarak geldiği belliydi. "Dorela." dedi.
Dorela'nın gözleri yavaşça arkadaşlarına kaydı. Hepsinin onları izlediğini fark etti. Elindeki su bardağını Yaman'ın eline tutuştururken "İç." dedi ve yanından kaçarcasına uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK DİSTOPYALAR
Ciencia Ficción"Burası korkunç insanlarla dolu korkunç bir yer ve ben korkunç bir zamanda doğdum, büyüdüm. En karanlık distopyalar karanlıktan korkanlarındır. Çünkü her karanlık distopya ancak daha karanlık bir yolun sonunda aydınlanabilir." Dorela, ellerini yüzün...