LVIII. Düşmanın için yaşamak ve ölmek

16 3 52
                                    

SON 2
LVIII. Düşmanın için yaşamak ve ölmek
Last Goodbye

Dorela, tek başına Duygu'nun sallanan sandalyesinde otururken önündeki pencerenin altında bir seramiği kaldırdı. İçerideki oyuktan siyah kadifeden kutuyu avuçlarının içine aldı. Açtı. Tresa'nın çiplerini uzunca bir süre izledi.

Rubinilo'nun evi, Aurora'nın ve Incendium'un uğruna savaşacakları güç.
Aradığım her cevabı,
her şeyi bilmek.
Tresa'nın zihnini.
Gerçekten  ölmeyi hak edip etmediğini.
Bize savaşı kazandırır mı?
Beni eski tanıdık zamanlara kavuşturur mu?
Sonunda, beni gördükleri kahraman gibi...
Ben de kendimi öyle görebilir miyim?

Bu savaş bittiğinde
Özgür olabilir miyim?

"Dore'm." Dorela, elindeki kutuyu hızla arkasına sakladı. Büyümüş gözlerle kapıda beliren Yaman'ı izlerken, ani hareketi yüzünden Duygu'nun sandalyesi de onu sallamaya başlamıştı.
Yaman onun bu haline güldü. "İyi misin?" diye sorduğunda Dorela yutkundu. Başını yavaşça evet anlamında salladı. "Hadi gel. Victor ve Almila çağırıyor. Sonra bu ufaklığı bahçede yıkayacağız." Yaman kucağındaki Duygu'yu işaret ettiğinde Dorela buna güldü.
"Tamam." dedi neşeli görünmeye çalışarak: "Sen git, ben de üstüme bir hırka alıp geliyorum."
Yaman, Duygu ile odadan ayrıldığında Dorela derin bir nefes aldı. Arkasında sakladığı kutuyu seramiklerin arasına geri sakladı ve dolabından ince, uzun bir hırka alarak; duvar kağıtları bile yeni yeni yapıştırılan bu inşaat halindeki odadan ayrıldı.

Binaların hepsi inşaattaydı. Yaklaşan bahar ve ağaçların üzerinde bitmeye başlayan çiçekler, bahçede yedikleri akşam yemekleri, baştan aşağıya geleceğin "Dore"sini inşaa ettikleri yaz günleri herkesi artık savaşın bittiğine ikna etse de Dorela bunu hep huzursuzlukla karşıladı. Beyaz gotik binanın bembeyaz mermeriyle göz alan merdivenlerinden yukarı tırmandı. Victor ve Almila'nın bir odaya kurduğu küçük laboratuvara girdiğinde Mira, Armand, Adoralin ve Dominik mutlu görünmüyordu. Birkaç dakika önce neşeli olan Yaman'ın bile yüzü düşmüştü.
Victor, "Malüvra hakkında." diye mırıldandı. "Çalışmamız bitti. Endo'dan kalan hologramlardan toplayabildiğimiz kadar bilgi topladık. Armand da yardım etti ama yapabileceğimiz bir şey yok. Yaşayıp görmek zorundayız: Bize ne olacağını."

Dorela, afalladı. "Yani ne?" diye fısıldadı. "Hasta mıyız?"
Almila, "Duygu." dedi aniden.
"Endo'da her ne olduysa bizi nasıl etkiledi bilmiyoruz ama aynı şey Duygu'da da var Dorela, Yaman. Çocuklarımıza geçiyor."

Dorela, arkasındaki kapıya çarpana kadar geri geri gitti. Armand, "Endişelenme." dedi. "Duygu'ya bir şey olmasına izin vermeyeceğiz. Yarın çipleri tekrardan kontrol edeceğim."

Çipleri senden çaldım, Armand.

Dorela, gotik binalarının ilerisindeki çayırda, tek kalmış ağacın altında Duygu için yaptıkları küçük şişme havuzun önünde sessizce Yaman, bahçeden uzattığı hortumla havuzu doldurmasını izledi. Bir ara elini suya sokup "Biraz soğuk." dediğinde Yaman binadan çıkan diğer arkadaşlarını işaret etti. "Sıcak su getiriyorlar." Dorela sinsi bir şekilde gülümsedi. "Suyla çocukları ıslatsana." diye konuştu. Yaman yüzünde oluşan sinsi bir ifade ile ona yaklaşan Armand'a baktı.

Yok etmek üzere olduğun ailem.

Dominik elinde Yaman'ın bahsettiği sıcak su kovası ile Adoralin ile beraber Dorela'ya ilerlediğinde gülüyordu. Dorela Duygu'nun üzerindeki ince bebek badilerini çıkartırken Adoralin de Dominik'ten aldığı kovayı havuza boşalttı ve sıcaklığını kontrol etti. Dominik, havuzun kenarında bağdaş kurup Dorela'nın kucağındaki Duygu'yu havuza bırakmasını izledi. Duygu'nun buruşan surat ifadesine ikisi de kahkaha atarken Dominik, "Tam bir esmer güzeli." dedi.
Dorela, ellerini yanaklarına koyarak Dominik'e şirince gülümsedi ve incelen sesiyle sordu: "Ailecek geçirdiğimiz yazları hatırlıyor musun? Bu an bana onu hatırlatıyor."
Dorela duraksadı. Sanki çekindiği bir şeyi itiraf edecekmiş gibi Dominik'e yaklaşmış ve "Evet." diye fısıldamıştı. "Çok fazla piknik yapardık."
Dominik kaşlarını kaldırdı. "Duygu ile aynı şeyleri yaptığını görüyorum. Bizim de aynı böyle şişme bir havuzumuz vardı." Bu sözler Dorela'yı duraklattı. Havuzdaki Duygu'nun ellerini tutarken sessizleşmişti. "Hayatımız mükemmeldi." diye fısıldadı.
"Duygu'nun da hayatı mükemmel olsun istiyorum ve öyle devam etsin."
Dominik, bu sözler üzerine zorlukla da olsa gülümsemeye çalıştı. Dorela ise başını başka yöne çevirdi. Yaman'ın diğerlerine elindeki su hortumuyla savaş açmasına ve Armand ile Victor'un onları kovalamasına tanık olunca kahkaha attı.

Bitmeyen savaş,
Ellerinden dünyalarını aldığın insanlar,

"Şu salatayı uzatsana Alaz." Dorela, sakince Alaz'ın salatadan birkaç kaşığı Mira'nın tabağına doldurmasını ve diğerlerine belli etmemeye çalışarak gülümsemesini izledi. Renkli ışıklarla süslü, akşam yemeği masalarında son defa daha oturduğunu bilerek gözlerini Akımlılarda gezdirdi. Dominik, hararetle Adoralin'e bir şeyler anlatıyordu. Almila ve Victor Duygu'ya yemek yediriyor ve gülüyorlardı. Armand, düşünceliydi. Kaşığını çorbasında yavaş yavaş gezdiriyordu. Dorela, başını öne eğdi. Hiç dokunmadığı tabağına baktı. Yaman'ın fısıltısını duydu: "Neyin var?"
"Asıl Armand'ın neyi var?"
Bu sert çıkıştan sonra Yaman da Armand'a odaklandı. Dikkatle onu izlemeye başlamıştı. Sonunda Armand ile gözleri kesiştiğinde, Armand boğazını temizledi. "Rubinilo." dedi.
"Az önce hakkında bir haber aldım."
Herkes bir anlığına sessizleşip Armand'a döndüğünde Dorela atıldı: "Nedir?"
"Aurora ile işbirliği yapmış. Böylece onu eve götürecek teknolojiyi ikisi arayacak. Auroralar, Rubinilo'nun evine dönmesine yardım edecek ve karşılığında bu teknoloji sayesinde daha da güçlenecek. Artık kara korsanları diye bir grubu da varmış. Yağmacılardan oluşuyor. Böylece çevrede, küçük soy sistemlerindeki teknolojileri ele geçirecekler. Bu, kara korsanlarını güçlendirecek ve Rubinilo da bir ihtimal evine giden yolu bulabilecek."

Güçlenebilmek için bitmiş bir savaşı uyandıranlar
Evine dönebilmek için bitmiş bir distopyayı canlandıranlar

Dorela, gözlerini düşünceyle Yaman'a çevirdi. Yaman, onun bakışlarındaki, zihnindeki endişeyi tüm varlığıyla hissetse de görmezden geldi.
Bir savaşın Dorela'yı ayakta tutacak şey olduğunu biliyordu.

Hepsini engellemem için Tresa,

Dorela ise bir savaşın diğerlerini öldürecek şey olduğundan emindi.
Böylece tek başına savaşmaya karar verdi: Kızını iyileştirmek için. Abisini kurtarmak için.
Sonunda Mira'nın bir yere bağlanabilmesi için.
Armand'ın sakinleşmesi için.
Victor'un ve Almila'nın hep istedikleri aileyi kurabilmesi için.
Yaman'ın Duyguyla kalabilmesi için.

Yaşıyor olman gerekirdi.

Dorela, yıllar önce yaptığı gibi, elindeki makineyle saçlarının yarısını kazıdığında gözleri lavabonun üzerindeki siyah kutudaydı. Kutuyu açıp içindeki çiplerden birini eline aldığında istemsizce odalarında uyuyan Yaman'a döndü. Bir süre onu ve yanlarındaki beşikteki Duygu'yu uzaktan izledi. Kestiği uzun saçlarını çöpe attı. Çipleri, başına taktı. Hissettiği yanma ve acı hissiyle yüzünü buruştururken gözlerinin önünde de ona ait olmayan anılar beliriyordu.
Yavaşça yatağına geri dönerken saçlarının kesilmeyen kısmı ile çiplerini örttü. Yaman, yanında kıpırtı hissedince gözlerini araladı. Gözlerini kırpıştırırken ne olduğunu sordu. Dorela gülümsedi. Onu ve Duygu'yu ne kadar sevdiği ile ilgili söylediği onca sözü Yaman, uyumak üzere olduğu için hatırlamadı. Sabah uyandığında, Dorela'yı bulamadı.

Dorela, o gece, Endo'dan döndüğünden beri üzerine giymediği askeri üniformasını giydi. Üzerine kalın, siyah bir sweatshirt geçirdi ve saçlarını kapüşonuyla örttü. Ellerinin titremesine aldırmadan dolaplarındaki kıyafetlerinin altına gizlediği silahları beline doldurdu.

Tresa,
Seni öldürmek için yaşadım.

Incendium ve Aurora'yı gecenin bir yarısı, davetsiz bir misafir uyandırdı. Kendisine ait olanları geri almak için.

Artık,
Yaşatmak için ölüyorum.

KARANLIK DİSTOPYALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin