SON 4
LVI. Cesur yeni karanlık distopyaBir savaşın ardında, bir savaşçının hayatına miras olarak ne kalır?
Yeni bir savaş başlayacağına dair korku.
Sevdiklerini korumak için tetikte olmak.
Atlatılan felaketlerden sonra,
Ölümsüz olduğuna inanmak.Yaman, Duygu'nun yeni doğduğu zamanlarda pembe tüllerle süsledikleri bir kapıyı açtı. Başını uzatarak içeri baktığında Dorela'nın yansımasını camda gördü. Camın tam önünde, büyük bir sallanan sandalyede, kucağında Duygu ile beraber düşünceyle oturuyordu. Gözleri, hemen aşağıdaki renkli ampüllerle çevrili yemek masasında tek başına kalan Dominik'teydi. Ona o kadar odaklanmıştı ki Yaman'ın gelişini ve kapıyı kapatışını duymadı.
Yaman, "Duygu'yu Adoralin uyutacak sandım." dediğinde ancak fark edebildi. Omzunun üstünden Yaman'a baktı ve gülümsedi. Yaman bu gülümsemenin ardındaki şüpheyi gördüğünde duraksadı. Dorela, "Duygu huysuzlandı." diye açıkladı. "Huzursuz." "Buraya geldim. Yemek masasında sizi gördüm. İkinizi. Dominik'e sinirliydin."
Yaman sessizliğini koruduğunda ve Dorela'nın karşısında çaresizce dikilmeye devam ettiğinde Dorela sandalyeyi Yaman'a doğru döndürdü. "Bak." dedi fısıltılı bir sesle."Bana daha önce de çok yalan söylendi ve daha önce de benden çok şey saklandı Yaman. Sen ise her zaman dürüsttün ve benim düşüncelerimi önemsedin. Eğer bu sefer benden saklamakta kararlıysan buna saygı duyacağım çünkü... her şeyi benim için ve Duygu için yaptığını biliyorum."
Dorela, Yaman'ın yanlarına gelip yere diz çöküşünü ve ellerini tutuşunu şaşkınlıkla izledi. Yaman, gülümsemeye çalışarak fısıldadı: "Teşekkür ederim."Dorela, uyuyakalan Duygu'yu Yaman'a verirken gülümsemeye çalıştı. "Uyuyalım mı artık?" derken sandalyeden kalkmış ve duvar kenarına yaslı yataklarına doğru ilerlemişti. Yaman, Duygu'yu yataklarının yanında yapışık duran beşiğe bıraktı ve yorgana sarılmış Dorela'ya bakışlarını çevirdi. Yatağın kenarına oturmuş, Duygu'nun beşiğindeki süslerle oynarken düşünceliydi. Dorela, önünü kapatan ve boş, beyaz bir tuval gibi görünen yataklarını altın rengine boyayan uzun saçlarını kulağının arkasına attı. "Gözlerindeki endişeyi tanıyorum." diye fısıldadı. "Sende, abimde, aynada daha önce gördüm. Geliyor değil mi?"
Yaman yutkundu. Saçlarını gerginlikle karıştırırken dayanamadı ve başını yavaşça aşağı yukarı salladı. "Endişelerimizde haklıyız Dore. Bir savaş kapıda ve bunu senden saklıyorlar."
"Kimler peşimizde?"
"Masadakiler, Aurora ve biri daha. Onu tanımıyorsun."Dorela, nedenini bilmiyordu. O an bunu sorgulayamayacak kadar yorgun düşmüştü. Başını Yaman'ın göğsüne bırakıp sırtını da duvara yaslarken Duygu'ya baktı. "Bizi bulacaklar mı?"
"Buna izin vermeyeceğim."Dorela inançla başını evet anlamında sallarken Yaman'ın bir eli onun saçlarında dolaşıyordu. "Elimizde, Endo'dan ele geçirdiğimiz önemli teknolojiler var." diye açıkladığında Dorela, Yaman'ın bunu ona güven versin diye söylediğini sandı. Parlak bir sesle "Güzel... Bir savaş olmasın diye onları kullanabiliriz." diye atıldı. Yaman'ın eli, saçlarından aşağı kaydı ve çenesinde durdu. Dorela'nın çenesini kendisine doğru kaldırdı ve göz göze gelmelerini sağladı. "Zaten elimizde olduğunu biliyorlar. Dore, elimizde olduğu için geliyorlar."
"Elimizde uğruna savaşılacak kadar değerli ne olabilir?"
"Tresa'nın çipleri."***
"İlk konseyimize hoş geldiniz!" Dorela heyecanla bu sözleri söylerken ne yaptığını bilemeden elindeki dolma kalemi masaya saplarcasına vurduğunda şaşkınlıkla kendine baktı. "Yuh az kalsın masaya saplanacaktı."
Yıllar sonra Mira, Dominik ile konseyde olan bir kavgalarında konu yine Dorela'ya ve terk edilmiş olan Yaman ile Duygu'ya geldiğinde Dorela'nın saplayamadığı o kalemi saplayacaktı. Sonrasında bu gelenek konseyde devam ettiği sürece, kalem neden saplanırsa saplansın hep Dorela'nın yaşadıklarına bir tepki olarak anlam bulacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK DİSTOPYALAR
Science Fiction"Burası korkunç insanlarla dolu korkunç bir yer ve ben korkunç bir zamanda doğdum, büyüdüm. En karanlık distopyalar karanlıktan korkanlarındır. Çünkü her karanlık distopya ancak daha karanlık bir yolun sonunda aydınlanabilir." Dorela, ellerini yüzün...