BÖLÜM-6

6K 353 83
                                    

♥♦♥♦♥♦♥

"Senin aptallıkların yüzünden uçağı kaçıracağız."Koşarak havaalanına gitme fikri bana aitmiş gibi üstüme geliyordu.

"Benim aptallığım mı?" Birkaç yüz kez Can'ın yerini sormuştu ama duyduklarım sayesinde söylememiştim.Nedenini de benim dışımda kimse bilmiyordu.Beni bu işten sınır dışı etmesine izin veremezdim.Öte yandan duyduklarımı bilmesine de izin veremezdim.

Odadaki ömürlük konuşmaları nihayet bittiğinde sanki hiçbir şey olmamış gibi odaya gelmiş,dahası Doruk tanıştığına memnun olduğuna dair birtakım şeyler söylemişti.Köprüden geçene kadar ayıya dayı deme meselelerini biraz öne alarak Can'ın yerini zilyon kez sormuşlardı fakat ya omuz silkmiştim ya da net bir 'hayır'demiştim.Ama Doruk sayesinde biletleri internet üzerinden müthiş bir titizlikle almıştım.

İki damla kustuğum için değeri azalan arabasını ise İstanbul'da tanıdığı birine emanet olarak vermişti.Bana söylemediği ve benim de üstelemediğim nedenler dolayı dikkat çekmek istemediğini bu yüzden otobüsle havaalanına gideceğimizi söyledi.

Evdeki hesap çarşıya uymayıp otobüs bizi havaalanından çok çok uzakta bırakınca Anıl küplere bindi.En son durumumuz ise son hızla koşmaktı takii Anıl'ın cümlesiyle durana kadar.

"Ne duruyorsun hadi?"Öyle bir gürlemişti ki havayı üstünkörü aydınlatan güneşin bile korkup saklanarak bizi karanlıkta bırakacağından şüphelendim.Beni yarı yolda bırakacağını ona hatırlatmak üzereydim ki çenemi kapattım ve koşmaya devam ettim.

Topuklarımızın ve arabaların motor sesi kulaklara yayılan tek sesti.Hatta bir ara ürkütücü bile olmuştu.Havaalanına geldiğimizde inanılmaz bir kalabalık ve duygu göçü vardı.Kimisi sarıldığı kişiyi göndereceği için kimisi ise nihayet kavuştuğu için ağlıyordu.Göz yaşları kumaş ve zemini ıslatırken geçmişe gittim.

Annemin ameliyat olması için yurt dışına gitmesi gerekiyordu fakat okulum yüzünden ben onunla gidemiyordum.Taş çatlasa sekiz yaşındaydım ama daha önce ondan hiç ayrılmadığımı düşünürsek bu benim için gerçekten zordu.

Babamın işlerinin yoğunluğu yüzünden 4 yıl önce kaybettiğim anneannem bana bakacaktı.Belki şu an yaşasa bana sahip çıkan tek kişi olurdu.Yada o da diğerleri gibi ailemin ölümünden beni suçlar,parmak ucundaki bir tozmuşum gibi silkelerdi.

Annemi göndereceğim sırada üzgündüm ama ağlamıyordum.Fakat anneannem ve babamın göz yaşları boğazımda öyle bir yer kaplıyordu ki sanki filizlenip ağzımdan fışkıracak ardından bütün bedenimi dolayacaktı.Kollarım karıncalanıyor ve neden ağladıklarını anlamaya çalışıyordum.Geri dönecekti.En azından öyle fısıldamıştı iyi şeyler duymak isteyen kulağıma.

Söylediğini yapmış ve annem yaklaşık bir ay sonra dönmüştü.Ama ben bütün o göz yaşlarının sebebini on dört yaşıma geldiğimde anlayabilmiştim.Annemin ilik kanseri olduğunu ve nakil için yurt dışına çıktığını üzeri tozlandıktan sonra öğrenmiştim.

Bana hep iyileştiğini söylüyordu fakat içimde kaybolmuş kırık bir parçam beni yine kandırdıklarından şüpheleniyordu.Bu his deneyim kazanmak istediğim türden bir şey değildi ama onlar için endişelenmeyi bile özlesem de bunu bırakalı iki yıl olmuştu.Dile kolay bu sayı benim kalbimi deliyor ardından delmekte kullandığı hançeri döndürüyordu.Yaram kanamıyordu ama kabuk da bağlamamıştı.

Üstelik hayırsız adı altında kolaylıkla nitelendirebileceğim akrabalarım bu yarayı sürekli ıslatıyordu.Onlar yüzünden hiç kimseye güvenemiyordum.Yağız'a alışmam o kadar uzun sürmüştü ki merhem niyetinde kahkahası yaramdaki kızarıklığın geçmesinin tek sebebiydi.

PARANOYAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin