BÖLÜM-39

2.1K 135 56
                                    

♥♦♥♦♥♦♥♦♥

Bölüm Şarkısı: Kuytu -> Ada

♥♦♥♦♥♦♥♦♥

Yorgun gözlerimi yönü tavana doğru araladım. Uyku için yalvarıyor, açık kalmakta zorlanıyorlardı. Bilincimin yerine gelmesi birkaç dakikamı aldığı sırada doğrulmaya çalıştım ama belim tutulmuş, hareketlerim kısıtlanmıştı.

Koltukta uyuyakaldığımdan her yerim kaskatı kesilmişti. Dün gece, çöpü atmaya gitmeden önce Anıl bir işinin olduğunu ama muhakkak beni gelip alacağını söylemişti. Bunun üzerine tüm gece onun gelmesini beklemiş ve en sonunda fark etmeden uyumuştum.

Duvardaki saat 07:30'u gösteriyor ve ev hâlâ uyuyordu. Parmak uçlarımda evin içinde dolaşıp ayık bir nefes belirtisi bulmaya çalıştım. Birkaç odanın kapısı açık ve mutfaktan da belli belirsiz tıkırtı sesi geliyordu.

Yabancılaşmış bir ürkeklikle başımı pervazdan uzattım ve sofrayı kurmakla meşgul olan Nermin teyzeye dalıp gittim. Bir süre sonra uykuyla şişmiş bakışlarımı üzerinde hissetmiş olacak ki güler yüzü bana doğru döndü ve "Günaydın kızım." dedi.

Boyun ağrımı es geçerek en sevimli karşılığımı vermeye çabaladım fakat elimin boynumda olduğunu fark edip, "Aslında seni uyandıracaktım ama sen Anıl'ın geleceğini söyleyince ve Orkun da bunu destekleyince uyandırmaya kıyamadım." dedi. Yine de üzerime örtülmüş battaniyeyi hatırlamaktan geri çekmedim kendimi.

"Sorun değil ama Anıl neden gelmedi?" Alt dudağı büküldü ve hemen beraberinde elini mutfak önlüğünün cebine atıp bir telefon uzattı. "Bunu ona kendin sorabilirsin. Belki de bir işi çıkmıştır."

Tereddütlü parmaklarım telefona ürkekçe gittiğinde Yağız'la yaşadığım en son telefon konuşmasını hatırlayarak irkildim. O gün sırtımda beliren terler tekrar belirirken ve Anıl'ın canımı yaktığı her noktanın hatırası bu defa ruhumda özet bulurken aramakta tereddüt ettim.

Nermin teyzenin sabırlı bakışlarını daha fazla bekletmemek için nihayet aradım ve hemen ardından Anıl'ın yorgun sesi hatla buluştu. "Anıl, benim Ada sad-" Cümlemi bitirmeme fırsat kalmadan telefonu yüzüme kapattı. Bir yanlışlık olduğunu düşünüp tekrar aramaya yeltendim ama bu sefer cevap bulmadan kapatıldı.

Tersliğin sesi tahminlerimdeki yerini almış fakat netleşememişti. Yine de üstelemeyip Nermin teyzeye telefonu uzattım ancak o, bir şeylerin yanlış gittiğini çoktan anlamıştı.

"Anıl tam olarak neyin oluyor?" Çatallar masadaki yerini alırken yöneltilen ani soruyla afalladım.

Anıl'ın dünyasında bir yere sahip miyim? Orada bir yerlerde varlığımı ona hatırlatan hisler ya da anılar var mı?

Alt dudağım bükülmüş ve arasından "Kısa zaman önce tanıdığım bir arkadaşım." cümlesi çıkmıştı. "Ben kız arkadaşı olduğunu düşünmüştüm." Dediğinde hızla başımı iki yana sallayarak reddettim. Oturmam için henüz kendisinin oturduğu karşı sandalyeyi işaret edince dediğini yaptım.

"Bilmiyorum söyledi mi ama benim için Doruk ya da Anıl arasında hiçbir fark yok. İkisi de benim için çok değerli ve kayıplarını göze alamayacak kadar çok seviyorum onları. Anıl serttir ve çoğu zaman ağzından çıkan kelimelerin karşı tarafı kırıp kırmayacağını düşünmez. Ama onun kalbine inebildiğinde, oraya ulaşabildiğinde tanık olduğun kötü figanlar cennetten yağmur olarak düşüyor omuzuna. Anıl kim olduğunu bulamadı, Ada. Hâlâ canı yanıyor ve en kötüsü de esiri olduğu o cehennemden gelme duyguların kelepçelerinden kurtulamadığından korkuyor. Anıl, bu alevler içinde üşüyor, kızım."

PARANOYAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin