Kitabın tozunu alırken aklım taşı nasıl alacağımızdaydı. Daha öncekilerde hep bir fırsatımız oluyordu. Nora uyurken alma şansımız vardı. Aphrodite baa bileklik vermişti ve onları değiştirme şansım vardı. Şimdiyse ne elimde tacın aynısı vardı ne de kraliçe uyurken odasına girebiliyorduk. Bir ara aklıma tacı yere düşürüp kırmak geldi. Tamire ben götürecektim ve bu arada taşı değiştirecektim. Bu fikirden hemen vazgeçtim çünkü tacı kırdığım için ceza alabilirdim. Burnuma gelen tozun etkisiyle hapşırdım.
"İyi yaşa abla. Bu gece kraliçeye kitap okumaya gideceğiz değil mi?"
Elimdeki kitabı yerine koyup Carmen'e baktım.
"Taşı değiştirebileceğimizden emin değilim. Baş nedime sürekli yanımıza geliyor. Bir türlü o gereken zamanı yakalayamıyoruz."
Diğer kitabı hızlıca silip rafa koydum ve tam önümdeki küçük sandığı aldım. İçinde ne olduğunu merak etmiştim.
"Bu kez sen kitap okurken ben tacın durduğu dolabın önünde duracağım. Böylece kraliçe gözlerini kapattığında taşı hemen değiştirebilirim."
Carmen'in dediklerini başımla onaylarken sandığı açtım. İçinde mücevherlerin ya da bir el yazmasının olduğunu tahmin ederken bir kurukafayla karşılaştım. Kısa bir çığlık atarak sandığı uzağa ittim. Elimi kalbime götürdüm hızla. Carmen hemen yanıma geldi. Açık sandığa bakan gözleri büyüdü.
"Bu da ne böyle? Gerçek bir kurukafa mı?" Dedi panikle. Başımı hızla aşağı yukarı salladım.
"Kokusundan belli olmuyor mu? Birinin kafasını buraya koymuşlar. Hemen çıkalım buradan."
Sözlerimi bitirir bitirmez dışarı çıktık. Ne diye ölü birinin kafasını kütüphanedeki bir sandıkta tutuyorlardı ki? Bu çok mide bulandırıcıydı. Derin nefesler alarak bahçeye açılan kapıdan çıktım. Carmen de arkamdan geliyordu. Kaktüslerin olduğu yere varınca duvara yaslandım. Temiz hava iyi gelmişti. O kötü his geçince aklıma Hector geldi. Ne yapıyordu acaba? Kraliçe yine onunla konuşmuş muydu? Konuşmamalıydı. Uygun bir zamanda kraliçenin duyabileceği bir şekilde Hector'a sevgilim diyecektim. Böylece Hector ile ilgileniyorsa vazgeçecekti. Aklıma gelen bu fikir gülümsememe sebep oldu.Bir süre daha oralarda oyalandık. Daha sonra bahçede çalışan hizmetkârların eğildiklerini gördüm. Kraliçe gelmiş olmalıydı. Hemen bakışlarımı bahçeye açılan kapıya çevirdim. Kraliçe yere kadar uzanan beyaz bir elbise giyiyordu. Kollarında mavili-morlu boyalar vardı. Biraz daha yaklaştığında bunların Eski Mısır dilinde harfler olduğunu anladım. Kraliçenin sağ tarafında her zamanki gibi baş nedimesi vardı.
"Kraliçe kiminle konuşuyor ki böyle gülümsüyor? Onu böyle mutluyken hiç görmemiştim." Diyen Carmen'in dedikleri bana da tuhaf gelmişti. Bizim açımızdan görünmeyen biriyle samimi bir şekilde konuşuyordu ve sürekli gülümsüyordu. Bir an kraliçe sendeler gibi oldu. Arkasındaki kişi kraliçenin eteğini toplamak için eğildi. Bir erkekti. Kraliçe arkasına döndüğünde etek toplayan kişi ayağa kalktı. O an yumruk yemiş gibi oldum. O kişi Hectordu. Kraliçe, nişanlımla öyle samimi konuşuyordu. Kan beynime sıçrayınca hızla kraliçenin olduğu tarafa yürümeye başladım. Bu iş gereğinden fazla uzamıştı.
"Abla yalvarırım, dur. Kraliçeye karşı gelemezsin. Hector abiye sonra kızarsın."
Carmen kolumdan sertçe tuttu ama onu alt edip koşmaya başladım. Carmen arkamda kalmıştı ve sürekli yalvarıyordu.
"Abla, dur artık! Her şeyi berbat edeceksin."
Durmuyordum ve durmak istemiyordum. Şimdi kraliçenin yanında nişanlı olduğumuzu söyleyecektim. Yanlarına varmama az bir süre kala onları duyma mesafesine geldiğimde duyduklarım olduğum yere çakılmama sebep oldu.
"Yarın gece seni odama bekliyorum, Hector. Özel bir gece geçiririz." Dedi kraliçe arzu dolu bir sesle. Bunu nasıl diyebilirdi? Kulaklarım uğuldamaya başlarken Hector'un ne diyeceğini beklemeye başladım. Hector, kraliçenin vücut açısından beni göremiyordu. Hector ciddi bir ifadeyle kraliçeye bakarken konuşmaya başladı.
"Bu mümkün değil, kraliçem."
Daha sonra bakışları beni bulduğunda çaresizce bana baktı. Biri kollarımdan sıkıca tutunca arkaya doğru sendeledim. Carmen, koluma girip beni kapıya doğru yönlendirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVINIA~Zamanın Külleri
Fiksi IlmiahLavinia, ölüm çiçeği demek. Roma imparatorluğunun baş komutanı olan Titus'un güzeller güzeli kızıdır Lavinia. Ölünce şehrin uzağında bir tepeye gömülür Lavinia. Aylar sonra mezarının üzerinde bir çiçek çıkar. O çiçeğe de bölgede yaşayanlar lavinia i...