Nasıl gidiyor bakalım?
Okunmalar neredeyse hiç yok ama ben şizofren bir insan gibi bölüm yüklemeye devam ediyorum.
Aslında bakarsanız tamamen bir şizofren diyemeyiz. Düzenli olarak bölümleri takip eden iki üç okuyucum var.
HERNEYSE 3.BÖLÜMÜ SALDIM GİTTİ.İYİ OKUMALAR.
🤸♀️Şaşkın bakışları yüzümü ele geçirdi. Birden benimde bunları anlatmamı beklemiyordu.
"Ben bilmiyordum."
Gülümseyip "Aslında bir şey itiraf edicem, başka kişilerin aksine seninle konuşurken gayet rahattım. Hazal diye bir arkadaşım var. Kardeşim gibidir. Onunla ilk tanıştığımda da sende olduğu gibiydi ve şimdi onu kendi canımdan çok seviyorum."
O da gülümsedi, cümlelerim hoşuna gitmişti."Peki o zaman arkadaş olabiliriz yani."
Kafamı salladım.
Baran da gülümseyerek başını salladı "İyi o zaman birazdan zil çalıcak içeri girelim."Okul binasına doğru yürümeye başladık Baran ikinci katta durdu, sınıfı buradaydı galiba.
Bana bakarak "Hangi sınıftasın?" diye sordu.
"12/D" diye mırıldandım.
Yüzünde heyecanlı bir gülümseme oluştu. Baran dışarıdan korkunç ve soğuk biri gibi görünüyor ama onunla konuşurken sanki küçük bir çocukla konuşuyor gibiyim. Çok tez canlıydı. Korkutucu görünüşünün ardında aslında sevimli bir çocuk vardı.
"Harika, sana dün dediğim şeyi hatırlıyor musun daha doğrusu yazdığım?"
Anlamaz gözlerle bakıp "Neyden bahsediyorsun?" diye sordum.
"Kampa belki aynı servisle gideriz demiştim."
Ahh yine şu saçma servis konusu. Kafamı sallayıp "Evet" dedim.
"Aynı servisle gidiyoruz, E sınıfındayım bende."
Gülerek kafamı iki yana salladım. Cidden buna niye bu kadar takmıştı. Tam vedalaşıp sınıfıma çıkıcaktım ki Hazal beni ve Baran'ı görüp yanımıza yaklaşmaya başladı.
Merakla "Asel kim bu?" diye sordu. Şaşırmıştı.
Elimi Baran'a çevirip "Baran" dedim. Daha sonra elimi Hazal'a çevirip "Baran bu da sana bahsettiğim Hazal."
Baran tanıştığımız da olduğu gibi buz
gibi bir sesle "Merhaba" dedi ama Hazal şaşkınlığından tek kelime edemiyordu.Baran'a el salladıktan
sonra Hazal'ın kolundan çekiştirip merdivenleri çıkmaya başladık. Hazal sonunda "Kızım kim bu ceset?" diye sordu.Yüzüne kullandığı kelimeden dolayı ayıplar bakışımı attıktan sonra kısaca tanıştığımızı ve iyi biri olduğunu anlattım. Tabi ki de şaşırmıştı. Doğrusu bende şaşkındım, sanırım bende cidden gelişme vardı.
Son dersimiz de bittikten sonra Hazal ile evin yolunu tuttuk. Benim evim çok da uzak olmadığı için ben yürüyordum fakat Hazal servis ile gidiyordu. Bana dönüp "Kızım biz kamp için hiçbirşey almadık. Cumartesi - Pazar YKS var zaten ne zaman gideceğiz?" dedi.
Bende ona bakıp "Haklısın yarın okul çıkışı gideriz." dedim. Başını salladı. Servise binmeden önce "Haberleşiriz" diyip el salladı. Bende ona el salladıktan sonra yürümeye devam ettim.
Telefonumun çalmasıyla cebimden telefonu çıkarıp kimin aradığına baktım. Annem arıyordu. Tam açıcaktım ki omzuma sertçe birisi çarptı ve telefonum yere düştü. Eğilip alıcaktım ki çarpan çocuk "Önüne baksana be" diye söylendi.
Düşen telefonumu alıp "Özür dilerim" dedim. Kafamı kaldırıp kim olduğuna baktım. Boyu çok da uzun olmayan sarı saçlı, benim gözlerime benzer ela gözlü biri olduğunu gördüm. Yüzünde ki ifade ne kadar da ukalaydı böyle. Aslında haksız ben değildim. Sadece 1 saniyeliğine yola bakmamıştım üzerime hızla gelip bana çarpan o'ydu.
"Aman özür mözür dileme bir daha yolda yürüken telefonla oynama."
Nefesimi verip "Çattık ya" diye mırıldandım.
Çocuk "Anlama-" derken yanımda birden Baran belirdi.
Önce bana ardından sarışın çocuğa bakarak "Asel bir sorun mu var?" diye sordu.
Kafamı olumsuz anlamda sallayıp Baran'ın kolundan çekiştirdim fakat çocuk susmadı. Ne kadar büyütmüştü.
"Var, aptal sevgiline söyle yolda yürürken telefonuna değil de yola baksın. Küçük çocuk değil ya yaptığı çok yanlış."Ne diyordu bu böyle.
Kendi kendime "sevgiline mi?" diye mırıldandım.
Baran şaşırarak önce bana daha sonra sarışın çocuğa dönüp elini omzuna attı. "Sen önce bir laflarına dikkat et. Yoksa ben harika bir şekilde dikkatini çekerim. Ama bu senin aksine kelimelerimle olmaz" dedi. Çocuk cevap vericeği sırada bir hışımla kolumu tuttu ve nolduğunu anlamadan beni yürütmeye başladı. Kolumu elinden kurtardım ve durup yüzüne baktım.
"Neden öylece uzaklaşıyorsun. Haksız olan o. Ama sen ben suçluymuş gibi kolumdan çekiştirip uzaklaştırdın."
Sinirli şekilde bana dönüp "Böyle manyak, zeka yaşı eksilerde olan biriyle kavgaya mı tutuşsaydım Asel?" dedi.
"Pardonda küçük bir çocukmuşum gibi kolumu tutup gitmeden önce söylediklerin gayet kavgaya meyilli sözlerdi."
Sakince nefesini verip. "Uzatmasan mı?" dedi.
Dediğini yapıp sustum ve birlikte yürümeye devam ettik.
Eve vardığım da Baran'a dönüp "Niye benimle eve kadar geldin?" diye sordum.
O da bana döndü ve "Bilmem, biraz yürümeye ve kafam da ki bazı şeyleri oturturmaya ihtiyacım vardı."
Kafamı salladım daha sonra ise "Baran konuşmaya ihtiyacın varsa biraz ilerde bir park var oraya gidip sohbet edebiliriz. Ben çok anlatamam ama iyi bir dinleyiciyim." dedim.
Bunu sormamı bekliyormuş gibi hılzıca kafasını sallayıp "Çok iyi olur" dedi. Gülümsedim.
"Ben hızlıca üstümü değiştirip geleceğim, burda mı beklemek yoksa benimle gelmek mi istersin?" diye sordum.
"Olur, geliyim bende."
Kafamı salladım ve birlikte eve girdik. Odama çıkıp hızlıca üzerimi değiştirdim. Bugün nedense özenli görünmek istiyordum. Havalar yavaş yavaş ısındığı için üzerime lila tonlarında yazlık bir elbise geçirdim ve saçlarımı iki yandan ördüm. Aldığım ama çok az kullandığım allıktan biraz yanaklarıma sürdüm. Dudağıma da hafif renklendiren parlatıcı sürdükten sonra aynanın karşısına geçip kendime baktım. Gerçekten güzel olmuştum. Annemler evde olmadığı için ev sessizdi. Odamdan salona indim.
Baran kafasını kaldırıp önce elbiseme daha sonrada yüzüme baktı. Şaşırmıştı. Bakışları gereğinden fazla yüzümü incelediği için "Bir sorun mu var? " diye sordum.
Gözlerimin içine bakıp "E kızım sen güzelmişsin ya" dedi.
O an allığı sürdüğüme pişman oldum çünkü beyaz tenli olduğum için domates gibi kızardığıma emindim. Üstelik allık da vardı...
Gülümseyerek "Senin sorunlar çözüldü galiba keyfin gelmiş yerine."dedim.
Yüzü tekrardan düştü. Baran'ın daha önce hiç karşılaşmadığım bir kişiliği vardı. Yeni tanışmama rağmen bu çok rahat fark edilebilir bir şeydi. Göründüğünden daha derindi ve ben, o istemeden onun derinliklerini keşfetmeye çalışmayacaktım.
"Çıkalım mı?" diye sordum. Başını salladı ve evden çıkıp parka doğru yürümeye başladık.
VEE 3.BÖLÜM SONU.
Baran'ın ne gibi sorunları olduğuna dair bir fikriniz var mı?
Tahminlerinizin doğru mu olduğunu öğrenmek için diğer bölüme geçebilirsinizz.
ÖPÜLDÜNÜZ.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR
Teen FictionHiç bir sosyal hayatı olmayan birinin tek ve en yakın arkadaşı zoruyla düzenlenen bir okul gezisine gitmesi sonucu en fazla ne yaşanabilir.... "Nereye gittiğini sanıyorsun?" diye sordu. Korkudan titrek nefesler alarak "Kayboldum." dedim. Adam onun...