1/8

4 1 19
                                    

Bir polis memuru yaklaşıp ne olduğunu sorar:

Talha:"Açıklayabiliriz..."

Polisler eve girerler...

Polislerden biri, yüzük kutusunu görür ve açar:

Polis memuru:"Değerli bir şeye benziyor,kesin bunu almaya geldiler*dedikten sonra yüzüğü cebine koyar.

Ecem:"Ne yapacağız ! Ne yapacağız ! Kaçşak mı ?"

Ayberk:"Ne kaçması ? Aptal misin ? Suçumuz yokken suçlu duruma düşeceğiz."

Talha:" mısın"ı at oradan."

Ecem arkasını döner:

"Kesin çenenizi ben gidiyorum."

O sırada evden patlama sesi duyarlar ve ev yanmaya başlar. Pencerelerden ve balkondan ateş sıçrar.

Ecem:"Ben demiştim işte!!"

Yaşlı adam yanlarına yaklaşıp:

"Burada bekleyin yardım çağıracağım."

Evden uzaklaşırlar ve köylülerin kovayla su götürdüklerini görürler.

Görkem bir anda bağırır:

"Durun durun ! Yüzüğümü içeride unuttum !"

Kollarını ve paçalarını sıvayıp kova götüren orta yaşlı adam  sinirlenir:

"Köy yaniyur, bu uşak hâlâ yüzük derdindedur !"

...

Bir süre sonra son kova da boşaltılır ve yangının söndürülmesinin coşkusuyla köylüler sevinçle bağırır.

Ardından eve koşarak renkli gözlü, dalgalı saçlı ,orta boylu bir çocuk girer.

Görkem:"O yüzüğü almaya gidiyorum. Sonra hemen gidelim."

Talha:"Tamam acele et. Burada bekliyoruz."

Ayberk:"Sizce yüzüğe bir şey olmuş mudur ?"

Ecem:"Neden olmasın ki ?"

Yabancı çocuk parlak yüzüğü görür ve alır. Görkem yüzüğü bulamayıp panikle geri döner.

Çocuk, yanlarına gidip:

"Eğer yüzüğü arıyorsanız yüzük orada yok, kutusu boştu"

Talha:"Sana sormadık."

Görkem:"Abi dur, çocuk yardım ediyor en azından."

Çocuk:"Bu arada benim adım Kerim"

Ayberk:"Hepinizi s..."

Ecem:"Terbiyesiz"

Ayberk:"Sen Ahmet ile işi pişir , biz terbiyesiz olalım."

Görkem:"Ne ?!!"

Talha:"Kankam doğru söylüyor valla "

Ecem:"Orada düşmüştüm"

Görkem:"Yani oldu öyle bir şey?"

Ecem:"Sen neden bu kadar üstüme geldin Görkem ? Seni ilgilendirmiyor."

Kerim:"Bölmek istemem ama yüzüğü hâlâ bulamadınız"

Yaşlı adam yaklaşıp bağırır:

"Hepsi bunların suçu. Bu yangın, bu olaylar ! Hepsinin altında bunlar var !"

Köylülerin hepsi gitmeleri için bağırmaya başlar.

Talha öne atılıp:

"Hey hey bir dakika. Biz hiçbir şey yapmadık !"

Ecem:"Belkide size o notu gönderen adam bu olabilir. Bir şeyler çeviriyor kesin."

Bağırarak:

"Bu adam köyü tehlikeye atıyor. Bizi tehdit edip duruyor çünkü. Asıl bir şeyler karıştıran kişi bu. Aklınızı çelmesine izin vermeyin !"

Yaşlı adam dengesini sağlamaya çalışır:

"Ahh kalbim... Bu acıya dayanamıyor... Tek varlığımın bu kustahlar yüzünden yanması..."*dedikten sonra daha fazla dayanamaz ve bayılır. Ardından köylüler etrafında toplanır.

Bunu fırsat bilip olay yerinden kaçarlar.

Arabanın olduğu patikaya gelirler.

Görkem:"Yüzüğü almadan gidemeyiz."

Talha:"Şu lanet yüzük yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı. Almadan gidelim işte. Bize bir şey olmaz zaten."

Görkem:"Madem öyle yol önünüzde, gidin o zaman. Çünkü ben kalıyorum."

Ayberk:"Zaten gidemeyecegiz gibi duruyor."*der ve arabanın üstünde duran taşı işaret eder.

Ecem:"Bu nasıl düşmüş ?!"

Talha:"Ya da birisi attı..."

Görkem:"O kadar güçlü birisi... Tanımıyorum."

Talha:"Olağandışı olaylara inanır mısınız ?"

Ayberk:"Neden ?"

Talha:"Bu olanların hepsi yüzük sayesinde diyorum. Yüzük Görkem'in parmağındayken olağandışı, kötü olaylar, meydana gelmiyor. Ama başkasındayken... Olanları biliyorsunuz. Maalesef, hiç söylemek istemezdim ama... O yüzüğü almadan buradan gidemeyiz."

Ayberk:"Ayrıca bu olayı kimsenin bilmemesi gerekiyor. Yoksa başımız yanar."

Ecem:"Oraya geri mi döneceğiz ?"

Talha:"Mecburuz. Böyle bir tuhaflikta olan yüzüğe, yangında bir şey olmamıştır diye düşünüyorum."

Görkem:"Bence Kerim ile konuşmalıyız."

Ecem:"Tanımadığımız birisi bize ne kadar yardım edebilir ki ?"

O sırada Kerim'in sesi duyulur:

"Kesin bir şey söyleyemem ama tahmin ettiğinizden daha fazla. Yüzüğün nerede olduğunu bilemem ama, sizi bilebilecek birisinin yanına götürebilirim."

...

Kerim:"Burası köyün 2 gümüşçüsünden birisi. Buranın sahibi genelde takılar,demirden, metalden, altından, gümüşten oluşan neredeyse her şey hakkında oldukça bilgili. Size de yardımcı olabileceğini düşünüyorum"

Görkem:"Çok teşekkür ederiz, bize çok yardımcı oldun."

Kerim:"Rica ederim. Köyümüze misafir olan kişileri hoş karşılamak ve güzel ağırlamak bize yakışır."

Ecem: fısıldar"Bu çocuk yaşına göre olgun davranıyor"

Ayberk gülerek:"Köylü, köylünün halinden anlar işte "

Herkes Ayberk'e döner.

Ayberk:"Yani, Kerim'in Ecem'i yargılamadan, bize yardım etmesinden bahsediyorum işte."

Kerim:"Geldik. Burası."

...

~Bölüm sonu~





MİSTİK ŞEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin