8. Kaderin kırmızı mührü

327 103 575
                                    

Sınır:40 oy 250 yorum

İyi okumalar~

"Ruhunun haritasını bul!"

Tek bir yıldız'ın dahi parlamadığı gökyüzüne bakarak içime derin bir nefes çektim. Her şey değişmeye başlamıştı. Yıllardır tek başımaydım ölmek istiyordum, kendime her türlü şekilde zarar vererek ruhuma açılan yaraları kapatmak istiyordum. Ama o hayatıma girdiğinde bazı şeyler değişmeye başladı. Artık tek başıma değildim, bunun farkındaydım. bana zarar verecek birileri hâlâ vardı ama beni koruyacak birileri de vardı. Değişik hissediyordum ve bu duygular beni korkutuyordu.

Beni ne için çağırdığını hâlâ bilmiyordum ona geçmişini nasıl hatırlatabilirdim ki? Geçmişinde ben yoktum başkalarını sevmişti, başkaları ile dost olmuştu şimdi neden onlar değilde benden yardım istediğini anlamıyordum belki de onları da hatırlamıyordur ama hatırlamıyor olsa bile evinde fotoğrafları vardı tahmin edebilirdi.

Simsiyah olan gökyüzünden bakışlarımı çekerek bank'ın köşesinde oturan Mavi'ye baktım. Siyah bir t-shirt ve siyah bir kot pantolon giymişti. İnce t-shirt geniş omuzlarına birazcık dar gelmiş yakası da gereğinden fazla açık durduğu için köprücük kemikleri dikkat çekiyordu. Bakışlarımı bedeninden çekerek mutsuz gözüken yüzüne odaklandım. Beni görmeden önce de ağlamış gibi duruyordu hafif şişmiş gözlerini zar zor açık tutuyor dolgun kırmızı dudakları ağladı için öne doğru büzüşmüş daha dolgun gözüküyordu.

Ruhlar bizden farklıydı bizim gibi ağlamıyorlardı dokununca farklı hissediyordum bir insana dokunuyormuş gibi değildi.
Gözlerinden akan yaşlar beyaz inci tanelerine dönüşerek yere düşüyor kayboluyordu. Dolmuş gözleri ile gözlerimin içine baktığı zaman kalbim acımıştı sadece kendi acılarımı koza içine alan kalbim onun acılarını da yavaşça kendi acısı gibi benimsemeye başlıyordu. Adını bile bilmediğim birine yardım edeceğimi söylemiştim! o an bana öyle bakması canımı yakmıştı o bana yardım ettiği gibi ben de ona yardım etmek istemiştim. Ne gibi sorunlarla karşılaşacağımı bilmiyordum üstesinden gelebileceğimide hissetmiyordum tek istediğim onun üzülmemesiydi.

O üzülmesin diye yardım edeceğimi söylemiştim...

"Daha iyi misin?"

Okulun yanındaki kimsesiz büyük parka gelerek söğüt ağaçlarından birinin altındaki banka oturmuştuk. Konuşmak için sakinleşmesini beklemiştim şimdi iyi duruyordu. Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde kimsenin olmaması garip gelmişti evet bu bölgede pek insan oturmazdı ama Kore akşam olunca uyuyan bir ülke değildi korelilere göre asıl hayat geceleri başlardı şu an olmamaları garipti.

"İyiyim."

Onunla olduğumuz bu durum bile garipdi. Beni iyileştirmeye çalışan oydu. Elimden tutacağını söyleyende oydu, yaralarımı saracak olan da oydu ama şu an bunları hiçe saymıştık. Aramızdaki görünmez anlaşma bozulmuş ve yeniden yazılmış artık bu işte beraber olduğumuzu bütün Sorumluluğu onun üstüne yıkmamam gerektiğini haykırıyordu.

"Seninle tanıştığımdan beri garip şeyler oluyor."

Sanırım aramızdaki garipliği sadece ben fark etmemiştim o da bunun farkındaydı. Kaşlarımı ilgi ile havaya kaldırdığımda birkaç saniye bana bakıp daha sonra bakışlarını kaçırmıştı bir şey söylemek istiyordu ama emin de değildi.

"Daha doğrusu her şey seni mühürledikten sonra başladı."

Mühürlemek mi? Beni mühürlemiş miydi? İyi de bu nasıl olmuştu? Ben hiçbir şeyin farkında değildim mühür derken neyi kastettiğini bile bilmiyordum! Anlamadığımı anlamıştı içine derin bir nefes çekerek düşündü. Ben de sesimi çıkarmadan bekledim anlatacaktı biliyordum sadece zaman verdim kendisinin sindirmesi için, biraz zaman verdim.

𝗕𝗹𝘂𝗲 𝗦𝗶𝗱𝗲                        𝙆𝙞𝙢 𝙎𝙚𝙤𝙠𝙟𝙞𝙣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin