Ambulansla getirilen Serim' e kalp masajı yapılıyor ve acile alınıyordu. Sona
ve Binnie çoktan hastaneye gelmişlerdi. Jun ise kendine gelmiş ambulansta
müdahale etmeye çalışıyordu, göz yaşları içinde. Aklı almıyordu bunu.
İçeriye Jun'u almamışlardı , acilin önünde çökmüş sessizce ağlıyordu. Krem
rengi kazağının üstü kandı. Etrafta polislerde vardı fakat şimdilik yanına
ilişmiyor uzaktan kontrolü sağlıyorlardı. Eun'un ıslak cansız bedeni acile
girerken Jun ayağa kalkmış 'BUNU NEDEN YAPTIN?!' diye bağırmıştı. Aradan
10-15 dakika geçmişti. Acilin kapısı açıldı ve sedyenin etrafında polislerle
beraber ameliyathaneye doğru gittiler. Kimse birşey demiyordu, en sonunda
Sona Jun'u sakinleştirmek için 'Ameliyathaneye götürüyorlar bak demekki
ameliyat edecekler.' diye kendince teselli ediyordu.
Aradan ne kadar geçtiğini inanın kimse bilmiyordu.. Sadece ona yaklaşan
doktorlar vardı, 'Park Serim'in yakınları?' Jun cevap vermedi. Binnie doktora
yaklaşırken, Sona Jun'u tutup doktorun yanına doğru yanaştılar. 'Park
Serim'in 15.23 ölüm saati.' Bir anda bir ses yükseldi. Jun'un acı bir çığlığı..
Sona'da ağlıyordu Jun'a sarılmıştı. Binnie ise şoku atlatamamış sadece
bakıyordu. Doktor cümlesine devam etti 'Bebek doğdu fakat hayati riski
devam ediyor. Cenazenizi hastane morgundan polis izniyle alabilirsiniz. Başınız
sağolsun.'
Bitmişti, tüm hayatı bitmişti. Nefesi kesilmişti artık o yoktu ve olmayacaktı.
Serim bunu haketmemişti, kesinlikle haketmemişti. Bu nasıl olabilirdi?
Saatler önce gözüne sevgiyle bakıp gülümsediği kadının ölüm haberini
almıştı. Kızını böyle karşılamayacaklardı çok mutlu olacaklardı hani? Hayatı
kararmıştı be şimdi en başa dönüyordu. Bu onun yüzünden olmuştu, Eun
onun yüzünden onu vurmuştu. Serim, Jun yüzünden ölmüştü. Serim ona hep
kızgın olacağını düşünüyordu çünkü o bebeğini göremeden ölmüştü. Kızının
bile yaşayıp yaşamayacağı kesin değildi. Neden be neden?
***
Aradan birkaç saat geçmişti hâlâ hastanedelerdi, Jun'un ifadesi alınmıştıvesaire diğer şeyler yapılmıştı. Bebek hâlâ yaşıyordu, hayata tutunmaya
çalışıyordu. Babası ise hâlâ ağlıyordu, durmaksızın. Eun'un ailesi arkadaşları
felanda doluşmuştu. Hiçbiri tınlamamışlardı, tınlayacak durumda da
değillerdi. Jun zorda olsa konuşarak bebeğin yanına gitmek istediğini söyledi.
___________
Bebeğin yanına geldiklerinde camın arkasından bakıyorlardı. Küvezin
içindeki küçük bedene bakarlarken hiç kimse bir bebeğe bakıyormuş gibi
bakmıyordu. Jun bebeğe bakarken içindeki acıyı çok derinden ve net bir
şekilde hissediyordu... Hemşireler bebeğin babasını çağırdılar, Jun zor adım
atsa da gelmişti. Bir sandalyeye oturtmuşlardı, hemşireler kan içerisinde ki
adama değişik baksada seslerini çıkarmadılar durumu biliyorlardı. Jun'un
kucağına beyaz bir bebek örtüsü ile sarılmış, cihazlara bağlı minicik bir
beden verdiler. Çok güzel kokuyordu, çok mimik ve narindi. Annesine
benziyordu. Jun gözlerinden akan yaşlara daha fazla engel olamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Life Letters [Yeonjun+Onda]
Fanfiction(TAMAMLANDI) -iki gencin birbiriyle yaşadıkları ve yaşayacakları, birbirlerine verdikleri umut damarlarınza enjekte edilecek.- dipnot: psikolojiniz güçlüyse okuyun sorumluluk kabul etmiyorum 🤠🤙🏻 Yeonjun+Onda yazılmış ilk fictir. [2.0 texting] Bu...