Firüze Anneyle oturuyorduk. Dün akşam beni aramıştı. Bana önemli birşey söyleyeceğini söylemişti. iki saaten beri geveliyordu. Neydi bu kadar önemli olan şey?
"Firüze anne bana önemli birşey söyleyeceğinizi söylemiştiniz. Nedir o önemli olan şey?
Firüze annenin gerildiğini hissetmiştim.
"Kızım ben artık diyorum ki. Sedatla nişanlananız iki yıl oldu. Sence de fazla değil mi? Kızım biz artık yuva kurun isiyoruz. Aynı yastığa baş koyun istiyoruz. Bak dün Gökhan babanla da konuştuk. Torun istiyoruz kızım biz.
O an boğazıma kahve kaçtı. Aniden öksürmeye başladım. Bir dakika bir dakika. Firüze anne ne demişti az önce? Evlenmek? Torun? Daha hazır değildim ki ben.
"Ay kızım helal. İyi misin yavrum. Hacer su getir!
"İ-iyiyim.
Hacer teyzenin getirdiği suyu kafama dikmiştim hemen. Soğuk su iyi gelmişti.
"İyi misin selin kızım?
"İyiyim hacer teyze.
"Ay çok mu ani oldu yavrum.
Evet. Sanki biraz ani olmuştu.
"Hayır yok Firüze anneciğim. Ani falan olmadı. Tamamen benim dikkatsizliğim.
"Ee ne diyorsun yavrum?
Ne diyebilirdim? Aklıma gelen ilk şeyle konuyu kapatmaya çalıştım.
"Firüze anne yani sizin dediğiniz şey kolay birşey değil. Ben kendimi hazır hissetmiyorum. Hem bunu Sedatla da konuşmam lazım değil mi?
"Ah tabi yavrum tabi konuş. Ama beklemeyin artık sizde. Bekle bekle nereye kadar.
Sanırım sedatla hemen bu konuyu konuşmam gerekti. Yoksa işler sarma sarabilirdi.
"Sedatla konuşucağım anne.
Nihayet çıkmıştım Firüze annenin yanından. Şimdi de kafayı buna takmıştı. Evlilik. Torun. Nasıl vazgeçirecektik bilmiyordum.
Sedatın şirketine doğru yola koyulmuştum. Sedatı arayıp bu konu hakkında konuşmam gerektiğini hatırladım.
"Alo sedat musaitsin değil mi?
"Şu an toplantıdayım. Aricağim seni sevgilim.
Dün eve gelmemişti. Mesaj attığımda kendi evinde olduğunu söylemişti. Ne kadar bozulsam da tepki vermemiştim.
Sabah uyandığımda aramıştı. Ve gayet iyi konuşuyordu. Eski sedat gelmişti nihayet."Şirkete az bir yolum kaldı. Geldim sayılır. Yanına gelirim.
"Tamamdır. Görüşürüz.
"Görüşürüz.
Acıktığımı hissetmiştim. Bir kahve alsam iyi olacaktı sanırım. En azından bastırırdı midemi.
Kafenin içine girdikten sonra hemen kasanın yanına gittim. Arabada içecektim. pek zamanım yoktu.
"Ben bir sütlü latte alabilir miyim.
Kahvemi alıp çıkacakken onu gördüm. Emir. Tam karşımda ela gözleriyle bana bakıyordu. Elimdeki kahvemin düşmemesi için sıkıca tuttum. Ona bakınca başım dönüyordu çünkü.
Hiç bozuntuya vermeden başımı öne eğerek arabama doğru yol aldım. Onu her gördüğümde günahın koynuna sarılıyordum sanki. Kader bizi bir araya mı getirmeye çalışıyordu? Kaderde biliyordu halbuki. Bizim iki ayrı yolcu olduğumuzu.Sonundan şirkete gelmiştim. Kendimi işlerime verip kafa dağıtmak istiyordum.
Yoksa deliricektim yakında. Odama girip kapımı kapattım tam oturacakken kapı açıldı. Sedattı.