1

1.2K 45 42
                                    

Orman yeşili gözlü çocuk sabah babası tarafından kaldırıldı. "Hıçkıdık! Uyan Geğirik'in dükkanına gitmelisin evlat." Hıçkıdık esneyerek kalktı "Tamam baba!"

Şefin oğluydu o, ancak babasının istediği gibi olamamıştı. O bir ejderha avcısı olamamıştı. Çocukken çok cılızdı bir kılıç veya baltayı zor tutardı. Şu an ise o cılızlığına şükrediyordu. Eğer cılız ve ürkek olmasa ejderha avcısı olurdu. O avcı değildi ejderhaların dostuydu.

Hızlıca kahvaltısını yaptı. Geğirik'in demirci dükkanında çalışıyordu yıllardır. Bu yüzden eskisi gibi cılız değildi. "Günaydın Geğirik." Tek eli kancalı, tek ayağı tahta olan adam, kılıç döverken kahverenhi saçlı oğlana cevap verdi "Günaydın Hıçkıdık."

Geğirik kenarda duran ve bilenmesi gereken bir baltayı gösterdi. "Bilenmesi gerek ancak özel bir kılıç siparişi aldım ve bitirmem gerekiyor. Sen bilemelisin. Sahibi bu gün gelecek."

"Oldu bil."

Kahverengi saçlı oğlan oldukça körelmiş baltayı aldı. Bir balta ağaç keserek bu kadar körelmezdi. Bir avcıya ait olmalıydı. Hıçkıdık istemeye istemeye baltayı dikkatlice bilemeye başladı. Neden kimsenin ejderhaların iyi canlılar olduğunu anlamadığını merak ediyordu. Onlar sadece kendilerini koruyorlardı. 'Onların dünyasını işgal eden biz insanlarız sonuçta.' Diye düşündü.

O ejderha eğitmeniydi. Kimsenin görmediği, hiç tanımadıkları, görenin sağ kalmadığı söylenen en vahşi ejderhayı eğitmişti. Üstelik bunu sadece 15 yaşında yapmıştı. O zamanlar avcı olmak istiyordu. Herkes gibi ejderhalardan nefret ediyordu. Dişsiz ile tanışana kadar...

Dükkanın kapısının açılmasını umursamadı Hıçkıdık. Onun işi şu an baltaydı. "Geğirik! Baltamı almaya geldim." Sarı örgülü saçlı, deniz mavisi gözlü kızdı gelen. Hıçkıdık onu tanıyordu az çok. Mesela bir avcı olduğunu biliyordu. Şiddet eğilimi olduğunu da. Astrid'di o.

"Oh. Astrid erken gelmişsin. Hıçkıdık baltayı biliyordu. Hey evlat balta hazır mı?"

Hıçkıdık kafasını kaldırmadan cevap verdi "Daha değil. Fazla körelmiş biraz daha zaman gerek."

Mavi gözlü kız kollarını birbirine doladı. "Ne kadar sürer? Antrenman yapmalıyım. Baltamla."

"Baltanın körelmesi benim suçum değil." Diyerek sakince cevap verdi Hıçkıdık. Çabuk sinirlenen ama belli etmeyen bir insandı o. "Sen ne zamandır burda çalışıyorsun? Sanki silahtan anlarsın."

Kız sevmiyordu bu oğlanı. Onu çok nadir görürdü. Eskiden cılızdı, korkak ve ürkekti. 'Nasıl bir viking ki bu?' Derdi oğlan hakkında. Hiç ejderha öldürmediğini Berk'teki herkes biliyordu. O Hıçkıdık'tı garipti ve cılızdı. Ancak son bir kaç yılda değişmişti. Artık fazla zayıf değildi, balta ve kılıçları rahatça taşıyabiliyordu. Ancak Astrid'in gözünde hala aynı kişiydi.

"Çok istiyorsan baltanı alabilirsin. Kör bir balta ne kadar işine yararsa artık."

"Peki. Tamam tamamen bile."

Yaklaşık yarım saat sonra biten balta bileme işlemi sonucu Hıçkıdık, kıza baltasını verdi ve günlük işleri yapmaya koyuldu.

Akşam hava kararmaya başlarken seslendi yeşil gözlü çocuk "Geğirik. Ben gidiyorum."

"Tamam evlat."

Demirci dükkanında çıkıp ormana doğru yürümeye başladı Hıçkıdık. Gizli koy benzeri yere geldiğinde gülümsedi. Aşağı indi ve ejderhasına seslendi "Dişsiz!"

Heyecanla çocuğa dönen ejderha binicisine doğru koşmaya başladı. Ejderhanın altında kalan çocuk gülerken Dişsiz onun yüzünü yalıyordu. "Dostum. Özledim seni. Hadi şimdiki gideceğimiz yere bir göz atalım." Diyerek çantasından bir harita çıkardı. Bir çok yerden katlanan devasa haritayı yere serdi.

Httyd / FanFicHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin