21

409 47 23
                                    

Changbin arkasını dönerek kaşlarını çattı.
"Ne dedin sen?"
"Saklayamadım.."
"Onu bile beceremedim hyung"

"Hyunjin, sana kaç kere söyledim o albümü bir daha ortaya çıkartma diye?!"
"Etkileniyorsun işte ne bokum varda açıyorsun şu sikik albümü!"

Hyunjin olduğu yerde tekrar göz yaşlarını döktü tekrardan.

"Öğrendiyse bitersin sen farkındasın değil mi?"
Hıçkırıklarını daha da arttırarak ağlamasını güçlendirdi.
"Tanrım, lütfen öğrenmemiş olsun.."
"Tekrar kaybedemem.."
"Çocuk sana güvendi Hyunjin."
"Yine bokunu ben temizliyorum mükemmel."
Dedi alaycı biçimde Changbin

Kapıyı çarparak ardında bıraktı Hyunjin'i.
Sakin tavrını korumaya çalışarak Felix'in kapısını tıklattı.
Ses gelmeyince yavaşça girdi. Camın kenarına kıvrılmış dizini kendine çekip sessizce gözyaşlarını akıtıyordu.

"Felix,"
"Konuşalım mı biraz?"
Felix kafasını hafif kaldırarak, dolu gözleri ile baktı.
"Sonra hyung lütfen.."
"Ciddi bir konu lütfen Felix"
Felix, güçsüzce kafasını tutarak kalktı.
Changbin kafasına bakarak ciddileşti.
"Kafanı neden tutuyorsun Felix?"
"Hiç, başım ağrıyordu da"
"Yalan söyleme şişmiş işte"

"Hyunjin, bişey mi yaptı?"
Kafasını eğerek gözünden bir damla yaş düştü.
Changbin, fısıldayarak kendi kendine konuştu.

"Sikeyim Hyunjin."

"Ne konuşacağız Hyung, şuan iyi hissetmiyorum da bitsin bir an önce"
Tedirgince cevabından korktuğu soruyu sordu.
"Bir tane albüm var.. onu açtın mı?"
Felix kafası karışmış şekilde cevapladı.
"Evet, neden ki"
Changbin'in surat ifadesi bir anda değişmişti. Tedirginliğin yerini Korku almıştı. Sinirleri boşalmıştı.
"Ama sadece birinci sayfayı gördüm. Öbür sayfalara bakamadım hyunjin geldi."

Changbin, içinden şükrederek rahatladı. Gülümseyecekken içinde tuttu.
Omuzunu patpatlayarak küçük çocuğun odadan ayrıldı.

Hyunjin'in odasına giderek hızla kapıyı açtı hala yerde olana konuştu.
"Şanslıyız görmemiş."
Hyunjin gülerek ayağa kalktı.
"Tanrıya şükürler olsun!"
Changbin'e sarılarak sevincini belli etti.

"O albümü ortadan yok et hyunjin."
"İyiliğin için lütfen"
"Tamam, halledeceğim."
"Çocuğa falan vurmadın dimi?"
"S-sadece ittim, iterken kafasını çarptı."
"Hyunjin, siktir git çocuğun gönlünü al ölümün bir gün elimden olucak ama işte."
"Almadan dönmeyeceğim."

Hızlıca kapıdan çıkarak çocuğun odasına yöneldi.
Yavaşça girerek göz yaşlarını tuttu.
Felix, geldiğini anlamıştı ama ona bakarsa yenileceğini de biliyordu.
"Felix.."
Kısık çıkan sesini yutkunarak böldü.
Yüzüne bile bakamıyordu. Nasıl bakacağını bilmiyordu. Çocuğa yaklaşarak kollarını uzattı. Sarılmayı denedi ancak Felix'in ellerini göğsünde hissetti.
"D-dokunma bana.."
Hyunjin şaşkın ifadesini takındı.

Bu kadar mı nefret etmişti benden?
"Felix yapma yalvarırım.."
Küçük olanın beline sarılarak sadece bekledi.

"Kendimde değildim, sana isteyerek bunu asla yapmazdım. Yemin ederim elimde değildi."
Hafif uzaklaşarak ağlak gözleri ile temas kurdu.
Kanayan elini kaldırarak konuştu.

"Bunu ben yaptım Felix."
Felix gözlerini aralayarak konuştu.
"Ne yaptın sen.."
Elini tutarak inceledi hızlıca.
"Delirdin mi!"
"Sana söylemiştim Felix, elimde değil ciddiyim.."
Göz teması kurduklarında ikiside aynı anda tekrardan bıraktı göz yaşlarını.

Felix büyük olanı kendisine çekerek sarıldı. Sarılmak istemesede yapmıştı işte. Hyunjin, omuzuna kafasını yatırarak sıktı çocuğun pijamasını.
"Seni kaybetmek istemiyorum.."
"Canım acıyor Hyunjin."
"Bir daha üzülmeyeceksin söz veriyorum."

Felix içinden geçirdi 'kaçıncı söz?'

Yavaşça uzaklaşarak konuştu Felix.
"Seni neden sanki önceden tanıyormuş gibi hissediyorum. Hyunjin"
Hyunjin'in ifadesi bir anda korkuya dönüşmüştü.
Hızlıca toparlamaya çalıştı.
"İmkanı yok, benzetmişsindir."
"Sanırım öyle.."

Fake. || hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin