22

415 51 26
                                    

3 gün sonra

İkisinin arasında pekte değişen bir şey yoktu. Ancak Hyunjin biraz daha hassaslaşmıştı Felix'e karşı. Herşeyden korkuyordu. Felix'in canı sıkılmaması için  hatsız bir telefon almıştı. Felix'e hattı vermiyordu çünkü polisleri arayıp gitmek istediğini söylemesinden korkuyordu. İhbar edilmekten falan korkmuyordu tek korktuğu şey Felix'in gitmesiydi.

Hyunjin, çalan telefonuna uzandı. Seungmin di o kadar konuşmasalarda arada laflıyorlardı.
"Hayırdır"
"Felix iyi mi?"
"Hiç getirmiyorsun çocuğu yanımıza"
"İyi, uyuyor şuan"
"Hyunjin, saat 12:00 bu saatte ne uyuması?"
"Bişey mi içirdin çocuğa manyak"
"Hayır, yorgun sadece biraz"
"İyi bari, bişey içirmemişsin."
"Saçmalama amına koyayım."
Dedi gözünü devirirken

"Hyunjin, son kez söylüyorum. Son şansın bu sefer de onu üzersen kalbini kırarım."
"Korkuyorum."
"Ne?"
"Hatırlamaya başlıyor seungmin.."
"Ciddi misin?"
"Evet, dün sanki seni daha önceden tanıyormuşum gibi hissediyorum dedi"
"Hassiktir.."
"Hatırlarsa beni asla affetmez, iğrenir benden, nefret eder benden"
"Ne bok yediğini biliyorsun Hyunjin"
"Bu bokuda sen temizleyeceksin."
"Biliyorum amına koyum, biliyorum.."

"Jinniee"

"Kapatıyorum ben"
"Hyunj-"
Telefonu kapatıp gülümseyerek kenara fırlattı.
Felix büyük olana adımlayarak boynuna sarıldı.
Hyunjin saçlarını okşayarak sarılmasına karşılık verdi.
"Sorun ne miniğim?"
"Garip hissediyorum"
Hyunjin'in içine yine o korku hissi dolmuştu. İçine sığmıyordu her an taşabilirdi.

Yutkunarak sorusunu sordu.
"Neden?"
"Birisine çok benziyorsun, ama o kişiyi hatırlayamıyorum."
Kekelemesini durduramadı bu sefer büyük olan
"K-karıştırmışsındır."
"Seninle tanışalı neredeyse 1 ay oldu Felix."
"Haklısındır belkide.."
"Hıhım, hadi git Changbinle yemek ye sen."
"Beraber yemeyecek miyiz?"
"Sonra yerim ben, sen ye"
"Peki."

Hızlıca salondan koşup mutfağa giderken gözden kayboldu küçük olan.
Hyunjin, göğsünü tutup sendeledi.
"Hatırlıyor.."
"Sikeyim, hatırlıyor!"
"Kim hatırlıyor oğlum ne bağırıyorsun?"
Changbin, Hyunjin'in yanına yerleşerek dinledi.
"Hatırlamaya başlıyor Hyung.."
"Ne?"
"Sürekli bahsediyor kafayı yiyeceğim!"
"Sakin ol, belkide artık ona açıklamalısın."
Hyunjin ayağa kalkarak sesini yükseltti.

"Delirdin mi? Nasıl açıklayacağım!"
"Sakince konuş."
"Yapamam.. yapamam.."
"Onu buraya getirtmeden önce düşünecektin! Eninde sonunda hatırlayacağını biliyordun!"
"Bağırma duyacak."
"Ne bok yiyorsan ye Hyunjin."
Changbin hızlıca evden çıktı.

Hyunjin ellerini saçlarına koyarak çekiştirdi.
"Halledebilirim, halledebilirim.."

"Neyi halledeceksin Jinnie?"
Hyunjin'in gözleri Felix'i bulduğunda daha çok dolmuştu. Yaklaşık 3 gündür bu stresin içindeydi.
Kurtulamıyordu bir türlü çıkmaza girmiş gibiydi.

Yavaşça küçüğünün yanına adımladı. Sarılarak omuzunda tuttu göz yaşlarını.
"Hyunjin, hep ağlamaklı görünüyorsun."
"Bir sorun mu var?"
"Yok"
Felix, yavaşça biraz kendinden uzaklaştırdı sevgilisini.
Ellerini yanaklarına götürerek konuştu.

"iyisin değil mi?"
"Korkuyorum"
"İyiyim, cidden"
Felix, yaklaşıp ilk defa zorlanmayarak sevgilisinin dudaklarına sakince öpücük kondurup çekildi.
"Daha iyiyim şimdi."
Dedi kıkırdayarak Hyunjin
Felix aynı şekilde gülümseyince anıları canlandı. Gözünü kaçırarak ayrıldı.

....
Saat neredeyse gece dört'e doğru geliyordu. Felix telefonuyla uğraşıyordu. Hyunjin yataktan yavaşça doğrulup o siyah kapaklı büyük albümü korkarak eline aldı. Felix, dikkatini Hyunjin'e vererek ne yaptığına baktı. Hyunjin tekrardan oturur pozisyonda
Felix'in yanına yerleşti.

Felix'in yaklaşması bekledi. Felix, Hyunjin'e sokulduktan sonra, hyunjin kucağına yerleştirdi zorla gülümsemeye çalışarak. Albümü kucağına aldı.
Artık açıklama vakti diye geçirdi içinden
"Albüme bakalım mı?"
Felix, gelen soru ile kafasını salladı.
Hyunjin, titreyen ellerini görmezden gelerek ilk sayfayı çevirdi. Aile fotoğrafını ikiside bildiği için
Geçecekti. Yavaşça öbür sayfayı çevirdi. Hayatını bitirecek sayfaya.

Felix'in kaşları çatmıştı. Bulanık olan fotoğrafa daha dikkatli baktı. Fotoğrafta Hyunjin yanındaki çocuğun omuzuna kolunu atmıştı. Çocuğun saçları uzun ve sarıydı. Gözlerinin içi gülüyordu. Ayrıca kulağında bir
Papatya vardı. Felix gülümseyerek gözü dolu olan çocuğa dönüp konuştu.

"Bu kim? bana çok benzemiyor mu sencede?"
Felix, hyunjin'in dolu gözlerini görünce gülüşü söndü.
Bir anda somurttu.
"Ne oldu?"
"Felix.."
Felix tüm dikkatini ona vermişti. Sadece dinliyordu.

"Felix, O sensin.."

Fake. || hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin