32

314 38 11
                                    

2 yıl sonra
Felix, son günlerde iyi değildi. Hiç değildi, Hyunjin ise fazla gergindi herkesi tersliyordu. Canından çok sevdiği Felix'i bile. Felix'in ise tek dayanağı Jisung'tu sürekli mezarına gider onunla konuşurdu. Gece olsa bile giderdi, neden korksun ki Canından çok sevdiği arkadaşından? Korkmadı hiç bir zaman korkmadı.
Arada sırada minho'yu da orada buluyordu ağlarken.

Yine o günlerden birinde eve döndü çamurlu üstü ile
Yağmurluğunu çıkarıp astı askılığa yavaşça içeri geçerek odalarına yöneldi.
Hyunjini görmezden gelmesi canını çok sıkıyordu son günlerde.
"Neden beni görmezden geliyorsun?" Dedi arkasından merdivenlerden çıkmak üzere olan çocuğa
Felix arkasını döndü usulca
"Aynaya bak anlarsın."
Merdivenlerden çıktı usulca ardından
Hyunjin yine eskisi gibi davranıyordu. sert tavırlar, ciddi görünüm, aşağılama..
Ayaklandı yavaşça kafası karışmıştı. Öyle miydi cidden? Düşündüğü tek şey buydu.

Merdivenlerden usulca çıkarak karanlık koridora adımını attı. Zifiri denecek kadar karanlıktı. Yağmurun sesi evin içine kadar geliyordu sessizlikte
Felix karanlıktan çok korkardı. O odada tek başına
Kalması imkansızdı. Gıcırdayan zeminde yürüdü odaya kadar kapıyı tedirgince açtı. Camın önünde oturup yağan yağmuru izliyordu sakince
Felix anlamıştı geldiğini Hyunjin'in  ayaklandı yavaşça iğrenir bakışları ile konuştu.
"İğreniyorum senden."
Hyunjin yüzüne çarpanlarla dona kalmıştı.

"Sadece beni safça sevdiği için mi öldürdün onu?"
"Feli-"
"Evet o yüzden öldürdün. Sadece senin olmamı sadece senle konuşmamı istedin. Arkadaşım olmasını bile istemedin. Anlamıyordum sadece beni fazla sevdiğini sanıyordum. Sen meğersem sadece takıntılıymışsın. Chan Hyung sağolsun erkenden öğrendim."

konuşamadı. Düğümlendi ağzından çıkarmak istediği şeyler boğazına

Chan söylemiş miydi? Özür dilediği halde tekrar mı arkamdan bıçakladı beni?

Donuk ifade ile yaklaşmaya çalıştı küçük olana geriledi yavaşça Felix o geldikçe üstüne
Eli ile sakin ol işareti yaptı Hyunjin

"Kafayı yediğimi biliyorum o zamanlar farklıydım. Elimde değildi Felix. Sana kimse dokunmasın istiyordum. Taehyung'la her yemeğinizi beraber yediğinizi gördüğümde kalbimin acıdığını hiç umursamadın değil mi? Onunla gülüşürken benim kalbim acıyordu Felix. Kendime engel olamadım O gün defalarca mezarına gidip özür diledim ondan yemin ederim pişman oldum ne yaptığımın farkında değildim."

Alaycı ifadeyle konuştu Felix
"Yalanlarına tokum artık."
Omuz atarak sıyrıldı. Merdivenlerden iner inmez telefonu ile yağmurluğunu alıp çıktı evden. Karanlık evde tek başına bıraktı büyük olanı
Yağmur damlaları telefonuna düşerken tuşladı ıslak parmakları ile numarayı
"Jeongin💗"
Tıkladı numaraya kulağına götürdü ardından
İkinci çalışta açıldı telefon titreyen elleriyle tutmaya çalıştı telefonu

"Jeongin.." sesi kısık çıkmıştı Jeongin paniğe kapılmıştı zaten hemencecik
"Felix?, iyi misin nerdesin sen!"
"Değilim.. ben hiç iyi değilim.."
"Felix, alalım seni nerdesin?!"
"Gerek yok, Jisung'un yanına gidicem ben."
Jeongin korkuyla konuştu.
"Saat 4'e geliyor Felix, yarın gidersin inatlaşma benle lütfen"
"Ararım sonra." Jeongin'in cevabına kalmadan kapadı telefonu suratına
Cebine atarak telefonu yürüdü zifiri karanlıkta bir süre
Mezarlığın başına geldiğinde Jisung'un kine koştu hızlıca gülümseyerek çömeldi.
Konuştu göz yaşları ile birlikte
"Beni özledin mi..?"
Kendi kendine gülümsedi yine cevapsız
Yağan yağmura bakmak için kafasını gökyüzüne kaldırdı. Somurtarak Jisung'un mezarına döndü.
"Üşümüşsündür sen şimdi"
Yağmurluğunu çıkarıp mezar taşının üstüne geçirdi.
Burukça gülümsedi tekrardan Jisung'a karşı

16 eylül 2015
Jisung güldü Felix'e dönerek
"Evden mi kaçtık şimdi"
Felix'te küçük bir kahkaha bıraktı buna karşılık
Yağmur'un damlalarının yüzüne düştüğünü hissetti Jisung havaya dönüp birde üstündekine baktı. Kısa kollu giymişti havanın sıcak olduğunu umarak
Felix'in ise yağmurluğu onu koruyordu. Gülümseyerek yağmurluğunu çıkardı jisung'a uzattı.
"Giy sen üşümüşşündür"
Jisung gülümseyerek kolundan hafifçe ittirdi Felix'i
"Teşekkürler lix"
....
"Yakın zamanda geleceğim yanına sabret sadece, olur mu?"
Dedi mezar taşını okşayarak ayaklandı yavaşça son kez baktı Jisung'a
"Şimdilik gidiyorum" gülümsedi ardından arkasını dönerek yağmurluğunu orda bıraktı.
...
Kapıyı tıklattı ıslak ve çamurlu üstüyle
Jeongin açtı kapıyı Felix'i görünce sarıldı hızla
"Felix saat 6'ya geliyor nerdesin sen?!"
Seungmin Jeongin'i omuzundan tutup çekti kendine ardından kulağına fısıldadı.
"Biraz kendi haline bırakalım" Jeongin usulca kafasını salladı. Merdivenlerden çıkan çocuğun arkasından baktı ikiside

Odaya girer girmez banyoya yöneldi ne varsa üstünde her şeyi attı kenara tamamen üstündekilerden kurtuğulduğunda aynada dikkat etti kendine hala hyunjin'in izleri duruyordu göğsünde kızarıklar morluklar.. istemiyordu hiçbirini iğreniyordu onu ölesiye seven adamdan. dokunduğunda kızarılığa içinde ki boşluğu hala hissetmesinden nefret ediyordu.
Sıcacık suyun boşalmasına izin verdi. Ne kadar şampuan kullansada gitmemesi iğrendirdi onu o kadar bir o kadar da özlüyordu. Özlememek için zorluyordu kendini nefret etmek istiyordu.

İşlerini hallettikten sonra çıktı banyodan yatağın üzerinde ki kıyafetlere bakınca Jeongin'in koyduğunu anlamıştı hemencecik
Tam Jeongin'in dolabından fırlamış gibiydi kıyafetler her her yerden anlaşılıyordu.
gülümsedi kendi kendine Jeongin siyah eşofman ile sweatshirt bırakmıştı.
Hızlıca üstüne geçirip aynaya baktı. Hiç birşey olmadığı halde ağlamak istiyordu, hıçkıra hıçkıra..
Aynadan gözünü kaçırıp yatağa yöneldi yavaşça
Yanında ki küçük yastığa sokuldu Hyunjin'i hayal ederek...

Fake. || hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin