21. Bölüm

24.6K 2.3K 3.4K
                                    

Merhaba 💛

İlginiz ve desteğiniz için teşekkür ederek giriş yapıyorum yine. Hikayelerim sayesinde öyle güzel mesajlar alıp, öyle candan insanlarla tanışıyorum ki mest olmaktan başka bir şey yapamıyorum. Geçen hafta huznunresmi  Efe nezdinde Otizm Vakfı'na bağışta bulundu. Buraya yazarken dahi mutluluktan gözlerim doluyor. Ona buradan da özellikle teşekkür ediyorum. Tüm samimiyetimle okurlarım için içi dolu dolu iyi ki diyorum. Çok seviyorum merkez, öyle böyle değil! 😻

Oy vermeyi ve görüşlerinizi eksik etmeyiniz lütfen 🌸

Keyifli okumalar.

☀️

Suyu kapatıp duş başlığını yuvasına yerleştiren Yavuz, yoğun buhar sebebiyle buğulanmış olan duşakabi kapısını yana itip dışarı attı çıplak bedenini. Parmaklarını ıslak saçları arasından geçirerek, duşakabinin hemen yanındaki dolabın üzerine bırakmış olduğu havlusuna uzandı. Ancak havlusu orada değildi. Kaşlarını çattı.

"Bunu mu arıyorsun?"

İnci'nin kendine güvenen, oyunbaz fısıltısı banyoda yankılanınca Yavuz'un kısılan bakışları anında kızı buldu. Düzgün bacaklarının çoğunu açıkta bırakan beyaz mini bornozu ile kapının hemen yanındaki duvara yaslanmış, havalandırmış olduğu sağ ayağını duvara bastırmış, Yavuz'a ait olan beyaz havluyu da sol elinin işaret parmağına takmış halde dolgun dudaklarını süsleyen baştan çıkarıcı gülüşüyle ona bakıyordu. Üstelik arzuyla parlayan arsız gözlerini de hiçbir çekince duymadan hatta neredeyse büyük bir iştahla Yavuz'un çırılçıplak olan ıslak bedeninde gezdiriyordu. Yutkundu Yavuz. Parmaklarını ıslak saçları arasından ayırdı ve elini usulca aşağı indirdi. Kalbi aniden hızlanmış, kan basıncı da yükselmişti. Kırpılmayan gözlerini kızdan ayırmadan bir kez daha yutkundu. Üst dişlerini alt dudağına çapraz biçimde geçirerek gülümsedi ve bedeninde baş gösteren tutuşmayı umursamadan ağır adımlarla İnci'ye doğru yürüdü.

Onu cüretkâr gözleri ve cezbedici gülüşüyle izleyen İnci'nin tam karşısında durduğunda, "Küçük haydut yine haylazlık peşinde anlaşılan?" diye fısıldadı. Boğuk sesi en az kızınki kadar oyunbaz ve tutkulu çıkıyordu. Bakışlarını, o anda başını da duvara yaslayan İnci'nin arzu dolu gözlerinden ayırmadan sol elini kaldırıp avcunu kızın başının hemen yanına, duvara bastırdı. "Havlumu alabilir miyim?"

Sağ omzunu belli belirsiz kaldırıp indiren İnci ise, havaya dikilen ufak burnu ile haylaz dilini dudakları üzerinde gezdirerek sol elinin işaret parmağına takılı halde duran havluyu arkasına sakladı. Tüm bunları yaparken talepkâr ışıltılarla parlayan gözlerini, Yavuz'un siyaha çalan kahve gözlerinin içinden tek saniye olsun ayırmamıştı.

"Aaa! Havlu mu?" derken yalandan bir şaşırma ile kaşlarını havalandırdı. "Ben havlu falan görmedim."

Yavuz'un ona derin bir tutkuyla bakan ve anbean koyulaşan hayran gözleri, kızın omuzlarından beline dökülmüş olan uzun kahverengi saçlarına kayarken sağ elini de usulca İnci'nin başının diğer yanından geçirdi. Çıplak bedeniyle kızı kafeslemişti. Üstelik pek de masum olmayan yamuk gülüşüyle hafifçe sürtündü ona. Bu temas sonrasında daha fazlasını istediğini belli edercesine şehvetle kıkırdayan İnci, daha saniyesinde mest etmişti onu.

"Öyle mi?" diye fısıldadı sahte bir ciddiyetle Yavuz.

Alev alev yanan gözlerinin yeni istikameti kızın gevşemiş olan bornozunun açıkta bıraktığı göz alıcı, ipeksi beyaz gerdanıydı. Bakışlarıyla dokunduğu yerlere dudaklarıyla da dokunmak için alenen yanıp tutuşuyordu adam. Zira dayanamadı da. Kızın başının yanına yaslı duran sol elini aşağı indirip, parmak uçlarıyla İnci'nin duvara dayamış olduğu sağ ayak bileğine dokundu. İstekli parmakları kızın nadide bir kumaşı andıran ipeksi tenine sürtünerek üst bacağına doğru tırmanırken, gözlerini İnci'nin arzulu gözlerinden ayırmadan dudaklarını yaladı. Parmaklarıyla boydan boya okşadığı ten, kızın gözlerindeki yoğun istek ile birleşince gümbür gümbür atan kalbindeki tüm kan ona dokunmak için çıldıran uzuvlarına akmıştı.

Güneşi YakalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin