Güneşi Yakala

28. Bölüm

Merhaba 💛

Özleştik yahu, nasılsınız? Dilerim mümkün mertebe iyidir herkes. Hepinize kucak dolusu sevgilerimi iletiyorum. 🥰

Bu bölümü Bayteklerden Beril'e armağan ediyorum. Twitter'daki tatlı tweetleri, Güneşi Yakala için hazırladığı videoları ve bana attığı sevimli mesajları ile kalbimi çelen sevgi dolu biri. Hikayeme eşliğin ve desteğin için çok teşekkür ederim Beril'cim, iyi ki varsın. Hep ol... 😻 dreamofmyhearth

Keyifli okumalar.

☀️

Yol boyunca onu hayranlıkla izleyen Yavuz'a neşe içinde bir şeyler anlatan İnci, sağ taraftaki Sultan Sazlığı tabelasını görünce heyecanla ellerini çırptı.

"Kız kaçıran beyefendi, Sultan Sazlığı'nda mola verebilir miyiz?"

İnci'nin tatlı bir imayla söylediği şeye gülen Yavuz, kızın işaret ettiği tabelaya bakarak kafasını salladı. Göle uzanan, etrafı sazlıklarla çevrili ahşap yürüyüş yolunda el ele yürüme fikri onun da hoşuna gitmişti.

"Küçük haydutumuz ne derse o." diyerek İnci'ye göz kırpıp, direksiyonu milli parka çevirdi.

"Lisanstaki bir proje ödevimde Sultan Sazlığı'nı kullanmıştım. Biyolojik çeşitliliği inanılmaz fazla. 400'den fazla bitki türü yaşıyor, 300'e yakın da kuşun da uğrak yeri. Yüzlerce farklı canlıya ev sahipliği yapması da cabası." derken büyülenmiş gibi iç geçirdi İnci. "Tam beş farklı habitat barındırıyor Yavuz. Bozkırın ortasında böyle şahane bir şeyin olması sence de büyüleyici değil mi?"

Bundan çok daha büyüleyici bir şeye şahit olmuştu Yavuz. Bozkırdan çok daha kurak olan ruhunu, ansızın yeşerten bir kadının varlığından daha büyüleyici ne olabilirdi ki onun için? Bakışlarına oturan derin hayranlıkla İnci'ye gülümsedi.

"Büyüleyici." dedi onu onaylar gibi fısıldayarak. "Hem de öyle büyüleyici ki çoğu zaman nutkum tutuluyor..."

"Aa sık sık gelir misin buraya?" diye sordu, aklı sazlıkta olan İnci.

Kafasını sallayarak güldü Yavuz ve bakışlarını yola çevirdi.

Dakikalar sonra arabadan inip, ahşap yürüyüş yoluna uzanan toprak yolda yan yana yürümeye başlamışlardı. Hava güneşli olsa da kuru ve üşüten bir soğuk vardı fakat yüreklerindeki taze aşkın ısısı, göğüslerini kuşatan kıpır kıpır duygular ve baş başa olmalarının hoşnutluğu üşüme hissini göz ardı etmeleri için fazlasıyla geçerli sebeplerdi.

Toprak yolu aşıp, göl üzerindeki sazlıklarla çevrili 1300 metre uzunluğundaki ahşap yürüyüş yolunun önüne ulaştıklarında, Yavuz'un içi gülen gözleri hemen yanındaki İnci'ye çevrildi. Kızın parıldayan gözleri de ona çevrilince, tutması için elini uzatıp ilk kez el ele yürüyecek olmanın mutlu heyecanıyla dudaklarını yaladı Yavuz. Aynı heyecanı paylaşan İnci de küt küt atan kalbiyle Yavuz'un kendisine uzattığı elini tuttu, Yavuz da parmaklarını kızın parmakları arasından geçirerek gülüşünü büyüttü. Birbirlerine sanki ilk kez temas ediyorlarmış gibi coşkuyla dolmuşlardı. Birleşen ellerindeki tatlı uyuşma hissinin bedenlerine sirayet etmesi de cabasıydı.

"Anneannemin izlediği Hint dizilerindeki çiftler gibi bakışmaya devam edersek gün batımını kaçıracağız." dedi, aşık gözlerini Yavuz'dan ayıramayan İnci.

İnci'nin benzetmesine gür bir kahkaha ile karşılık veren Yavuz'un gözleri, onunla beraber gülmeye devam eden İnci'nin yanağında beliren gamzelere değince nefesi tekledi. Bu kez beklemeden başını eğerek dudaklarını nazikçe kızın gamzelerle süslü tenine bastırdı. Dudaklarının kısacık dokunduğu inci taneleriyle mest olup, onlarla biraz daha haşır neşir olma arzusuna kapılsa da adımlarını ahşap yürüyüş yoluna yönlendirdi. El ele, omuz omuza sazlıklara şarkı söyleten rüzgarın ve o huzurlu sesin eşliğinde ağır ağır yürümeye başladılar. Yalnızca saniyeler içinde dünyadan kolaylıkla soyutlanabilmişlerdi. Basit bir yürüyüşün, onlara böylesine yoğun ve anlamlı hisler armağan etmesi inanılır gibi değildi. Kalbi sıcacık kesilen ve iyice gevşeyen İnci, bir müddet sonra başını Yavuz'un omzuna yaslayıp boştaki elini sevdiği adamın karnına sararak biraz daha sokuldu ona. Halinden hayli memnun olan Yavuz da elini İnci'nin yüzüne uzatıp parmaklarının tersiyle kızın yüzünü usul usul okşadı.