2. BÖLÜM

2K 70 17
                                    

Dün Poyraz bey'in dediği şey aklıma takılmıştı ve uzun bir süre uyutmamıştı beni. Hiçbir çalışanına bu cümleleri kullanmayan adam bana kullanmıştı ve ilk defa güldüğünde gamzelerinin çıktığını görmüştüm. Şu ana kadar nasıl fark etmezdim diye düşündüm ama zaten çok nadir gülen bir adamdı Poyraz Bey.

Daha fazla düşünmeden dolabın karşısına geçtim. Saat yaklaşıyordu ve benim hemen bir dava'ya yetişip ordan da şirkete geçmem gerekiyordu. Gözüme ilk çarpan borda bir buliz altına da aynı renk mini yırtmaçlı bir etek giydim kombine uygun birde çanta alıp çıktım.

Dava dosyasını alıp çıktım evden. Bugün önemli bir davam vardı eğer onu kazanırsam gerçekten iyi bir avukatım demekti. Abime ve Deniz'e kısa bir mesaj atıp arabama bindim. Abime her ne kadar motor istediğimi söylesemde araba almıştı.

🔗

"Hakim bey söz istiyorum" söz isteyip ayağa kalktım. Karşı taraf hala yalan yanlış şeyler anlatıp birde yalancı şahitler çıkartıyorlardı. Buna daha fazla tahammülüm kalmamıştı." Hakim bey müvekkilim tamamen suçsuz olup üstüne üstlük olay saatinde başka yerde olduğunun kanıtları varken hala neden yalancı şahitler geldiğini sormak isterim Adil Bey'e" Dosyamı almak için kafamı çevirdiğim an Poyraz Bey'i gördüm salonda. Bunun burda ne işi vardı?

"Buyurun bunlarda müvekkilimin olay saatinde başka yerde olduğunun kanıtları ve davacı tarafın kanıt diye sunduğu fotorafların gerçekleri" Dosyayı hakime verip yerime geçtim ve Adil Bey'e dönüp devam ettim."Söyler misiniz Adil Bey zor olmadı mı sizin için onca fotoğraf üstünde tarihlerine kadar oynamak ve bunca yalancı şahit bulmak?"

"Sen ne diyorsun be! Sen kim oluyorsunda benimle böyle konuşuyorsun" böyle ani çıkışmasından ve kıpkırmızı olmasından zaten haklı olduğum ortaya çıkmıştı. Sakin bir şekilde hakime dönüp "Benim diyeceklerim bu kadar hakim bey, karar sizin"

"Karar verildi" Hepimiz ayağa kalktık, pür dikkat hakimin diyeceği şeyleri bekliyordum. "Davalı Özgür Kara'nın olayla bir ilgisi olmadığının kanıtlar dahilinde ispatlandığına. Davacı Adil Yücel'in yalancı şahitler ve sahte fotoğraflar dahilinde hakimi kandırmaya çalışmasından 6 ay hapsine ve 10.000 tl tazminat ödemesine karar verilmiştir"

🔗

"Deren hanım siz bir harikasınız o fotoğrafları nereden buldunuz bilmiyorum ama teşekkür ederim" Davayı kazanmanın guru vardı üstümde Özgür Bey'in teşekkürünü kabul edip kapının önünde beklemeye başladım. O Adil Yüceli kelepçeli bir şekilde görmeden içim rahat etmeyecekti.

Nihayet elleri kelepçeli Adil Yücel içerden çıktı onun arkasından ise Poyraz Bey çıkmıştı. Hala anlamamıştım neden burada olduğunu.
"Sen öldün Deren Yegar! Burdan çıktığım an seni yaşatmayacağım, sen öldün. Duydun mu beni? ÖLDÜN!" Tehditler eşliğinde Adil Yücel'i götürdüler.

Bende daha fazla zaman kaybetmeden çıkışa doğru yürüdüm. Biraz önce şirkete gidip asıl dava ile ilgilenmem gerekiyordu. Arabama binip hızlı bir şekilde şirkete sürdüm.

🔗

Şirkete geleli iki saat oluyordu. Bu zaman diliminde sürekli dosya'yı incelemiş ve daha fazla bilgi edinebilirmiyim diye araştırma yapmıştım ama hala elde edilir bir bilgi bulamamıştım. Bana daha sağlam kanıtlar lazımdı. Kapı çaldı 'gel' diyerek izin verdim. İçeri Selin girmişti. Selin Poyraz Bey'in asistanıydı ama ona hiç güvenmiyordum. Poyraz Bey'e ilgisi vardı bu çok belli bir şeydi ama bu işte onunda parmağı var gibi hissediyordum. "Poyraz Bey sizi çağrıyır Deren hanım"

Derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım. İçeriden 'gel' komutunu duyduğum an içeri girdim. Ama ben içeride üstü cıplak ayakta bekleyen bir Poyraz Bey beklemiyordum. "Pardon Poyraz Bey, beni çağırmışsınız ama yanlış bir zamanda geldim sanırım"

"Hayır yanlış bir zamanda gelmedin ve evet seni çağırdım" Bu adam benimle dalga mı geçiyordu? " Otur şöyle" Yok cidden dalga geçiyordu benimle.

"Poyraz Bey üstünüz?"

"Ne varmış üstümde?" Ciddimiydi bu adam?

"Sorunda oya zaten, bir şey yok. Çıplaksınız Poyraz Bey" Gamzelerini gösterecek şekilde gülümseyip bana yaklaşmaya başladı. Ne yapmaya çalışıyor bilmiyordum ama ben şu an gamzelerine kitlenmiş durumdaydım. Etkilenmemem gerekiyordu o benim patronumdu ama hem vücudu çok iyi hemde göze çarpan bir gamzeleri vardı.

Kendime gelerek geriye çekildim. "Poyraz Bey ne yapmaya çalışıyorsunuz? Kendinize gelin lütfen"
Beni dinlemeyip üstüme gelmeye devam etti. O geldikce ben gidiyordum ve en sonunda cama çarptım. Zaten en yüksek kattaydık birde odanın her tarafı camdı. Beni cam ile arasına alıp kulağıma eğildi. "Bugün davada çok iyidin Deren ve çok seksiydin"

🔗

Eve gelip direkt duş almıştım. Hala olayın etkisinden çıkamamıştım. O benim patronumdu ama o an sanki bu detay yok gibiydi. Dibime girdiğinde ki o sigara ve kendine has kokusu çok iyidi. Kulağımı fısıldayışı beni bitirmişti. Ondan etkilenmemem gerekiyordu ama sanki o an ben, ben değildim.

Kapım birden hayvan gidi açılınca oturduğum yerden düştüm. O an odamı abimin kahkahası sardı. Ben bu oğlana kapı çalmaya öğretemeyecektim. "Abi ben sana kapı çalmayı öğretemedim mi? Ne diye öküz gibi dalıyon odama"

"Valla bu sefer çaldım kızım sen duymadın bende bir bok mu oldu buna diye daldım odaya"

"İyi bok yedin abi" abim tam bir şey diyecekti ki aşağıdan Deniz'in sesi geldi. "Hadi artık yemekler soğudu bırakın kavgayı"

Abimle berabar dalaşa dalaşa indik aşağı Deniz çok güzel bir sofra kurmuştu. Direkt oturup yemeye başladım. El lezzeti de vardı zalım kızın. Bir güzel karnımı doğurduktan sonra Deniz'in boynuna sarıldım.

"Ellerine sağlık aşkım çok güzel olmuş yemekler"

"Afiyet olsun bebeğim, sen iste ben her zaman yaparım"

Tam bir şey daha diyecektim ki kapı çaldı, abim siz durun diyince biz bekelemeye başladık. Abim kapıyı açtıktan iki dakika sonra bana seslendi. "Deren çabuk buruya gelin" Ne olduğunu anlamadan mutfaktan çıktığımız gibi kapıya gittik. Gördüklerim ile şok olmuştum. Arabamın farları ve benim odam da üstümü değiştirirken çekilmiş fotoğrafım ile arabamın paramparça olmuş halinin fotoğrafı vardı. Birde üstünde ufak bir not.

Adil abinin selamı var...

MAFYA AVUKATI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin