Yeni okulun ilk gününe mükemmel uyandığım söylenemezdi. Jisung'un tepinmeleri ve Ryujin'in eşyalarını bulamamasıyla uyanmak zorunda kaldım. Bağırtılarla uyandırılmaktan daha kötü ne vardı?
Onlar kahvaltı ettiği sırada okul kıyafetlerimi giymek için yataktan kalktım. Bu formaları şimdiden sevmiyordum. Oldukça saçma geliyordu. Hızlıca giyindim ve saçlarımı düzeleştirip, hafif bir makyaj yaptım.
"Hazır mısın Hyunjin?" dedi Jisung odama dalarken.
"Hazırım. Olmuş mu?" dedim etrafımda dönerek. Beni baştan aşağıya süzdü.
"Harika görünüyorsun." dedi sırıtarak.
"E askom her zaman ki halimiz." dedim saçımı savurarak. Kapıdan giren Ryujin bu gün oldukça dikkat çeken bir makyaj yapmıştı.
"Kızım bu ne? Reflektöre dönmüşsün." dedim kahkalarımın arasında.
"Ne abi ya?" dedi suratını asarak.
"Hemende asma suratını. Dalga geçiyorum çok yakışmış." dedim sarılırken.
"Hadi çıkalım." dedi Jisung kalçama vururken.
"Hmm! Daddy!" dedim tekrardan kahkaha atarak. Bu tepkime Jisung oldukça şaşırmış, Ryujin ise benim gibi gülüyordu.
"Bu iyice arlanmaz bir şeye dönüştü burada." dedi önümüzden kapıya doğru yürüyerek.
Okula otobüsle gidiyorduk ve oldukça kalabalıktı. Otobüs o kadar doluydu ki son durakta şöför tavan arasına bile yolcu sıkıştıracak sanmıştım. (Bir şeyi de abartma.)
Okulun önündeki durağa gelince kendimi kapıdan atıp yeri öptüm. Jisung ve Ryujin kahkalarla boğuluyorlardı. Etraftaki diğer insanlar bana tuhaf bakışlar atmakla yetindiler.
"Susun artık! Sonunda okula geldik ya! Bu ne kardeşim? Arkadaki adamdan çocuğum olacaktı iki dönemeç daha olsa!" diye bağırdım okulun kapısından girerken.
"Drama queen abartma artık." dedi Jisung. Ben ve abartmak?? Aynı cümlede kullanılamaz bile.
"Sus. Yüzsüz! Ben Hwang Hyunjin! Abartı ile ismim aynı kelimede geçemez bebişim." dedim bağırarak. Sayemde okulun bahçesinde ki herkes işi gücü bırakıp bize bakıyordu.
"Hadi ama! İlk günden dikkat çekemeyiz." dedi Ryujin. Haklı.
"Çok yakışıklıyım diye oluyor tüm bunlar. Üzgünüm." dedim sahte ağlamaklı bi tavırla.
"Hyunjin götün! Uçuyor!" diye bağırdı Jisung. Ryujin ise bu hareketine bahçeyi birbirine katacak şekilde güldü.
"Ha ha ha! Komik misin Han Jisung?!" diye bağırdım. Komikti. Ama mimikleri.
"Biraz daha sesli olun sadece okul değil çevrede ki binalarda mahrum kalmasın sesinizden." dedi Chris bahçe kapısından girerken.
"Oha o kadar mı ya?" dedim sırıtarak.
"Hayır ya. Chan Hyung abartıyor." dedi çilli olan sırıtırken. Neydi ismi? Felix?
"Sınıflarınızı öğrendiniz mi?" dedi Felix. Henüz öğrenmemiştik.
"Hayır. Henüz bakmadık." dedim kafamı olumsuz anlamda sallarken.
"Chan hyung yardımcı olur size. Demi hyung? Kendisi okul başkanı da." dedi Chan'ın omzuna kolunu atarken.
"Tabii yardım edebilirim. Eğer isterseniz?" dedi bize doğru dönüp sorarak.
"Olur tabii! İsteriz yardım etmeni." dedi Ryujin sırıtarak.
Hepimiz birlikte okulun kapısından içeriye girdik ve müdürün odasının önüne geldik. Müdür mü söyleyecek bize sınıfımızı?
Chris kapıyı tıklatıp içeri geçti ve bizde peşinden odaya girdik.
"Günaydın müdür bey. Bunlar yeni öğrenciler. Sınıflarını öğrenmek için getirdim." dedi Chris müdüre doğru.
"Günaydın Chan. İsimlerini alalım öğrencilerimizin." dedi müdür.
"Hwang Hyunjin." dedim sırıtarak.
"Sen 11-B 285 numara." dedi.
"Han Jisung."
"Sende 11-B 272 numara." dedi müdüraskom.
"Hwang Ryujin."
"Sen 11-F 721 numaradasın. Chan sizlere sınıflarınızı gösterir çocuklar. Hepinize iyi dersler diliyorum. Umarım okulumuzda rahat edersiniz." dedi yapmacık gülümsemesiyle.
Müdüre teşekkür edip odadan hep birlikte ayrıldık.
"Ben Hyunjin ve Jisung'u sınıflarına götüreyim. Felix sende Ryujin'i götür 11-F." dedi Chris.
"Tamamdır hyung." diye karşılık verdi güler yüzle.
Sınıfın kapısının önüne geldiğimizde Chris bizimle birlikte sınıfa girdi. O anda sınıftakilerin tüm odağı bize döndü.
"Selam! Bunlar yeni öğrenciler Hyunjin ve Jisung. Boş yer gösterin otursunlar." dedi Chris gülümseyerek. Sınıftaki birkaç kişi bize yerimizi gösterirken kızlar Chris'in etrafına toplanmıştı ve o ise 32 diş sırıtıyordu.
"Burada oturabilirsiniz. Arkadaşsınız sanırım. Yan yana oturmanız daha iyi olur." dedi turuncu saçlı ve çilli çocuk.
"Teşekkür ederiz." dedi Jisung ve yerimize kurulduk.
Sınıftaki herkes bize bakıyordu ama kimse bizimle konuşmuyordu. Yeniyiz diye ilgi çekmemiz oldukça normaldi. Bakışlardan rahatsız olup kafamı sıraya koydum.
"Hyunjin bunlar bize aşırı tuhaf bakıyor ya!" dedi Jisung. Huzursuz olduğu açıkça belliydi.
"Hoca gelene kadar sabredelim." dedim kafamı sıradan kaldırmadan.
"Hoşgeldiniz çömezler." diye bir ses yükseldi. Kafamı sıradan kaldırdığım da karşımda mor saçları beline kadar uzanan bir kız duruyordu.
"Daha yeniler bulaşma onlara Lia." dedi başka bir çocuk. Biz olanları hiç ses çıkarmadan izliyorduk.
"Neden Minho? Burada kimin sözü geçtiğini herkes biliyor bence." dedi Lia yüzünde kocaman sırıtışıyla.
"Herkes gibi olduğumuzu kim söyledi? İstediğin kadar kendi kurallarında ez herkesi ama bizi onlarla karıştırma." dedi Jisung, Lia'ya öfkeli bakışlarını atarak. Ben ise gülmekle yetindim.
Lia gülerek Jisung'un önüne geldi ve durdu. Yüzüne aptal bir gülümseme yerleştirdi ve elini Jisung'un saçına attı.
"İşte çömez olduğun buradan belli seni küçük fare." dedi. Bileğinden tutup ittim.
"Sana onlara sataşmamanı söylüyorum Lia. Onlar Chan'ın yanında." dedi adı Minho olan çocuk tekrar araya girerek.
"Yazık olucak desene." dedi ve gidip sırasına oturdu.
Böyle durumların içinde bulunmayı hiç sevmezdim. Söyleyecek tek bir kelime dahi bulamayıp susup kalıyordum. Bu kız neden bize sırf yeniyiz diye sataşmıştı ki?
^𝗢̈𝗻𝗰𝗲𝗹𝗶𝗸𝗹𝗲 𝘀𝗲𝗹𝗮𝗺!!
𝗕𝘂 𝗯𝗼̈𝗹𝘂̈𝗺 𝗵𝗶𝗰̧ 𝗼𝗹𝗺𝗮𝗱𝛊 𝗴𝗶𝗯𝗶 𝗵𝗶𝘀𝘀𝗲𝗱𝗶𝘆𝗼𝗿𝘂𝗺 𝘃𝗲 𝗶𝗹𝗲𝗿𝗹𝗲𝘆𝗲𝗻 𝗯𝗼̈𝗹𝘂̈𝗺𝗹𝗲𝗿𝗶 𝗳𝗶𝗸𝗶𝗿𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻𝗶𝘇 𝗱𝗼𝗴̆𝗿𝘂𝗹𝘁𝘂𝘀𝘂𝗻𝗱𝗮 𝘆𝗮𝘇𝗺𝗮𝗸 𝗶𝘀𝘁𝗶𝘆𝗼𝗿𝘂𝗺.
𝗕𝘂𝗿𝗮𝘆𝗮 𝗳𝗶𝗸𝗶𝗿𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻𝗶𝘇𝗶 𝗯𝗲𝗹𝗶𝗿𝘁𝗶𝗿𝘀𝗲𝗻𝗶𝘇 𝘀𝗲𝘃𝗶𝗻𝗶𝗿𝗺.
𝗦̧𝗶𝗺𝗱𝗶𝗱𝗲𝗻 𝘁𝗲𝘀̧𝗲𝗸𝗸𝘂̈𝗿𝗹𝗲𝗿.^