date

473 26 8
                                    

"Jisung!! Bu kombinime acilen puan vermen lazım!!"

Oturma odasına doğru yöneldiğimde saatin 19.30 olduğunu gördüğümde derin bir endişe içimi kapladı. Yaptığım kombinleri beğensem bu kadar geç kalmayacağım bir gerçekti. Aslında geç kalmış sayılmam ama...

"Hyunjin! Bin kere denedin kıyafet ve hepsi zaten çok güzel! Bu sefer ki kesinlikle en iyisi. Yeter bu son. Çocuk aşağıda seni beklemekten ağaç oldu!"

Jisung'un söyledikleri ile cama yönelip aşağıya baktım. Haklıydı. Yaklaşık 10 dakikadır bekliyordu Chan beni aşağıda.

Bu gün özel bir gün. İlk defa farklı bir mekana gidip yemek yiecektik. Oldukça heyecanlıyım ve camdan bakarken ne kadar karizmatik olduğunu bir kere daha anladım.

"Hyunjin! İn artık yoksa seni burada bırakıp tek başına yemeğe giderse şaşırma!" diye bağırdı diğer odadan Ryujin. Lanet olası o da haklıydı.

"Lanet! Tamam iniyorum. Bana şans dileyin." dedim ayakkabılarımı giyerek evden çıkarken.

Uzun siyah bir etek giymiştim. Yırtmacı dizime kadar uzanıyordu. Üzerime beyaz bir crop giymiş siyah bir ceketle kombinimi sonlandırmıştım. Oldukça hoş göründüğüne inanıyordum.

Merdivenden indiğim sırada arabaya yaslanmış Chris'in bakışları beni buldu. Onun yanına varana kadar beni süzdü. Gözlerini gözlerime sabitlediğinde yüzüne kocaman bir sırıtış yerleştirmişti.

Kollarını belime dolayarak beni kendine doğru çekerek sarıldı. Yüzümü boynuna gömüp güzel kokusunu ciğerlerime kadar çektim. Bu adamın mükemmel olması kalbimi acıtıyordu.

"Sonunda geldin güzelim." dedi kapımı açarken. Sırıtarak onu cevapladım.

"Çok gerginim ve ne giyeceğimi bir türlü seçemedim." utangaç bir şekilde yüzümü eğerek.

Kapımı kapattıktan sonra arabanın etrafında dolanıp şoför koltuğuna geçti. Giyindiği siyah takım elbisesi ve siyah gömleğiyle inanılmaz çekici görünüyordu.

Radyodan açtığı şarkıyla, yemek yiyeceğimiz mekana doğru yola çıktık.(medyaya sarki biraktim belki cogunuzun tarzi degildir ama~)

Telefonumda gelen mesajlara bakarken bacağımda hissettiğim elle dikkatim dağıldı. Kafamı kaldırım ona baktığınmda tüm dikkati yolda, diğer eli ise direksiyondaydı. Yüzüme kocaman bir sırıtış yerleştirip bacağımdaki elin bir resmini çektim.

"Çektiği fotoğrafı bana atmayı unutma." dedi yüzünü bana çevirerek.

"Atıyorum hemen."

Geldiğimizi anlayıp dikkatimi telefondan çekip etrafı incelemeye başladım. Chris ile arabadan hızlıca indik. Anahtarı valeye uzattı. Elini belime attığı zaman duruşumu daha dikleştirip, yüzümdeki sırıtışla yürümeye devam ettim.

Önceden bizim için ayarlanmış masaya doğru ilerledik. Beklemem için işaret verdikten sonra sandalyemi çekti ve ben oturduktan sonra masaya yakınlaşmam amacıyla sandalyemi öne doğru itti.

Karşımdaki sandalyeye yerleştiğinde yüzümdeki sırıtış hala bozulmamıştı. Etrafı incelemeye başladığımda eski tarza sahip olan bu mekanın ışıklandırmasının ve dekorasyonunun oldukça güzel olduğunu fark ettim.

"Beğendin sanırım mekanı?" dedi Chris gülümseyerek. Bu adamın zevkine güveniyordum.

"A- evet oldukça güzel." dedim ellerimi dizlerime koyarak.

Önümüze bırakılan menüyle dakikalarca bakıştım. Sanırım çoğu yemeği bilmiyordum. İşte bu kötüye işaretti.

"Seçebildin mi güzelim?" dedi Chris, bana bakarak.

"Oh, sanırım karar veremedim. Sen seçtiysen ikimiz içinde aynısını isteyebiliriz." dedim öneride bulunarak.

"Olur."

Garsona siparişlerimizi söyledikten sonra sohbet etmeye başlamıştık. O kadar güzel gülüyordu ki. Bu adam halis midir? Bilemiyorum.

Querencia | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin