— 𓆤 —jungwon anlaştıkları saatten daha erken gelmişti, planladığı gibi yemeği o ısmarlayamıyor olabilirdi ama en azından yardım edeyim diye düşünmüştü. yine de kapının önünde dikilerek zili çalıp çalmamak arasında kalmıştı, heyecanla dolup taşıyordu her bir hücresi. eli kendisinden bağımsız bir şekilde kapı ziline gitti. zilin çalmasıyla kapının açılması da bir olmuştu, karşısındaki beden ise mutfak önlüğü ile pek de harika görünüyordu ona göre. jongseong, şaşkın ifadesini takınmıştı, jungwon'un neden bu kadar erken geldiğini anlayamamıştı. "jungwon? saat erken değil mi?" jungwon başını yukarı aşağı salladı, buraya gelmeden önce uğradığı marketten aldığı birkaç şişeyi poşetle gence doğru uzattı. "evet biraz erken geldim, yardımcı olmak istedim yemekte. ayrıca içecek bir şeyler aldım, ben çok içemem ama bu akşam eğlenelim." jongseong ona uzatılan poşeti aldı ve jungwon'un da içeriye geçebilmesi için kapıyı araladı. jungwon'nun da içeriye geçmesiyle kapıyı ardından kapattı. mutfağa geçmesiyle kısa boylu da onu takip etti, mutfak şimdiden nefis kokuyordu.
iyi bir aşçı olduğunu bilmiyordu ama akşam yemeğini kendisi yapıp ısmarlıyorsa iddialı olduğunu düşündü. "yardım edebileceğin çok bir şey yok, düşünmen bile içimi ısıttı." jungwon, kokuyu takip ederek tezgahın yanına kadar geldi. güzelce pişmiş, tam kıvamında duruyordu yemek. şimdiden acıkmaya başlamıştı bu lezzet karşısında. yemekten daha ilgi çekici olan, jongseong idi. gözleri bir süre sonra yanındaki gence daldığında ona hayranlıkla baktığının farkında değildi jungwon. ancak jongseong üzerindeki tanıdık bakışları hissederek döndüğünde jungwon dalgınlığından sıyrılabilmişti. jongseong'un dudakları kıvrıldı, sıcak bir tebessüm ile sordu: "tadına bakmak ister misin?" jungwon ise afallasa da kendine gelmesiyle soruyu onayladı. jongseong bir süredir karıştırdığı yemekten biraz aldı, sıcak olduğunu biliyordu bu yüzden önce üfledi, daha sonrasında dökülmesin diye diğer elini kaşığın altına yerleştirdi. jungwon'a doğru uzattı yemek dolu kaşığı, jungwon ise bir kısmını yiyip diğer kısmını bıraktı. beğendiğine dair mırıltılar çıkartmasıyla kaşıkta kalan yemeği bu sefer jongseong ağzına götürdü. yaptığı yemekten memnun olacak ki sıcak gülümsemesini sürdürerek yemeğin altını kapattı.
"o zaman masayı kurarken bana yardım edebilirsin." jungwon yardımcı olabileceğini duyunca sevinmişti. beraber masayı kurmuşlardı, yemeklerini yemiş, içkilerini içmişlerdi. o kadar hızlı geçmişti ki zaman, saatin farkında değillerdi. yorgunlukları deseniz, ne kadar yorgun olsalar da asla yorgun hissetmiyorlardı. jongseong'un ısrarları ile jungwon geceyi film ile sonlandırmayı kabul etmişti. daha sonrasında ise eve gitmeyi planlamıştı ama her şey her zaman planlandığı gibi gitmez. televizyonun önündeki koltukta uyuyakalmıştı genç. jongseong ise bunu fark edene kadar bir süre geçmişti, filme odaklandığı için fark etmesi zaman almıştı.
uyandırmak istemedi, uyurken ayrı bir güzel gözüküyordu. bir süre onu izledi, o kadar dalmıştı ki zaman kavramını bir anlığına kaybetmişti. uyuyan genç hareketlenmeye başlayınca olduğu pozisyondan rahatsız olduğunu düşündü. nazik hareketlerle, onu koltuğa uzandırdı. geceleri serin olduğu için de yukarıdan ince bir örtü getirmişti üzerini örtebilmesi için. televizyonu kapattı ve bir süre daha başında bekledi, içinden geldiği kadar izledi jungwon'u. başından beri biliyordu ondan etkilendiğini, jungwon'un aksine çoktan kabullenmişti kendi duygularını. ondan her geçen gün daha da hoşlanıyordu. uyku yavaş yavaş jongseong'u da bastırınca yatak odasına çıktı, saatini her zaman uyandığı saatten bir saat daha erkene kurdu. burnunun ucundaki çiçek kokusunu tekrar tekrar hatırlamaya çalıştı ve böylelikle kısa sürede düşler diyarına daldı.
— 𓆤 —
selam!!
önceki bölüm bana çok sade gelince bunu da paylaşayım dedim ama şunu fark ettim ki bir günde iki bölüm yazamıyormuşum, ilhamım kayboluyor...
böyle bir jest yapayım dedim, artık aralarında bir şeyler olsun değil mi :((
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the language of flowers. | jaywon
Fanfic𓏲 산하엽 𓄹𓈒 diphylleia grayi, uzun yıllar önce iki aşığın hikayesini başlattı ve uzun yıllar sonra da iki aşığın hikayesini bitirdi.