7

636 106 43
                                    

Kiyoomi o gün eve döndüğünde yıllar önce kendi seçtiği perdelerin değiştiğini gördü.

Atsumu bu konuda hiçbir şey dememişti– perdeleri değiştirmek istediğine dair bir ipucu bile vermemişti. Durduk yere bir gün evden çıkmış ve yeni perdeler almıştı.

"Hoş geldin, Omi."

Kiyoomi başıyla işaret etti. "Perdeleri değiştirmişsin."

"Güzel değiller mi?"

Kiyoomi, 5 yıldır evliydi. Tamam, evliliği pek yürümüyor olabilirdi ve ilişki uzmanı da sayılmazdı ama bazı şeylerin nasıl yürümesi gerektiğinden haberdardı. Evin bir parçası değiştirilmeden önce bu konunun herkesçe tartışılması gerektiğinden emindi.

Kocası kendi kendine perdeleri değiştirmişti.

Ve hala konuşuyordu.

"...başka bir adam da bunları istedi. Gözlerinden anladım. Hemen elini attı ama... ben kazandım."

Kiyoomi hala kendi kendine bu kararı vermiş olan Atsumu'nun utanmazlığına şaşkındı.

"...yeşil biraz göze batıyor, o yüzden renkleri uysun diye kanepe takımını değiştirebiliriz. Muhtemelen yeni bir halı da olur."

"Ya da..." dedi Kiyoomi, salonun içine ilerleyerek. "...eski perdeleri tutarız ve hiçbir şeyi değiştirmek zorunda kalmayız."

Atsumu güldü.

Kiyoomi dalga geçmiyordu.

"Ciddiyim, Atsumu."

Boş gülümsemesi yüzüne yapışan Atsumu bir süre dik dik kendisine baktı, ardından Kiyoomi'nin sinirlenmiş olması hiç umurunda değilmiş gibi bir rahatlıkla konuştu.

"Bak, beğenmediysen geri götürebilirim. O kadar sorun değil. Sonuç olarak bizim perdelerimiz, değil mi?"

"Tamam." dedi Kiyoomi, gözlerini Atsumu'dan çekmeden başıyla perdeleri işaret etti. "Beğenmedim. Geri götür."

Atsumu'ya döndüğünde sahte gülümsemesinin bile yavaş yavaş yok olduğunu gördü. Onun yerine Atsumu'nun gözlerinde bir soğukluk, dudaklarının kenarında ise alaycı bir kıvrılma vardı.

"Alışırsın."

-

"Omi?"

Atsumu mutfaktan kendisine seslendiğinde Kiyoomi kravatını çıkartmakla meşguldü.

"Ne var?"

"Bunlar ne?"

Ah, Atsumu hediyesini bulmuş olmalıydı.

Kiyoomi kravatı bir kenara atarak mutfağa ilerledi.

"Ne?"

Atsumu, Kiyoomi'nin değiştirdiği yeni bıçak setine bakıyordu.

Atsumu'nun bir restoranında, bir de evde kullandığı ikişer bıçak seti vardı. Kiyoomi'nin –haklı olarak– bunlara dokunması yasaktı. Mutfağın bütün görevleri Atsumu'nunken mutfakla ilgili malzemeler ve kararlar da Atsumu'ya aitti. Kiyoomi bu kuralı hiçbir zaman sorgulamamıştı çünkü umurunda değildi.

Bu, Atsumu perdeleri değiştirene kadardı.

"Bıçaklarım. Neredeler? Ve bunlar ne?"

Atsumu'nun yüzünde uzun zaman sonra ilk defa aptal bir gülümsemeden başka bir şey görüyordu. Cidden kızmış olmalıydı.

Bu sefer masum masum gülümseme sırası Kiyoomi'deydi.

Eliyle madalyonunu işaret etti. "Hediyeni karşılıksız bırakmak istemedim." Atsumu'nun surat ifadesi 'Bırakmalıydın!' diye bağırıyordu. "Yıl dönümümüz kutlu olsun."

Atsumu kendini gülümsemeye zorladı, hiç inandırıcı değildi. Gözlerinden alevler çıkıyordu.

"Hediye olsun diye bıçaklarımı değiştirdin."

"Öncekiler eskimiştir."

"Buna sen mi–" Atsumu kendi lafını kesti. "Bıçaklarım nerede, Kiyoomi?"

Ah, Omi dememişti. Gerçekten sinirlenmiş olmalıydı ki bu fazlasıyla ironikti, gözleri ve dudakları zıtlaşıyordu çünkü.

Kiyoomi yüzüne yerleşmeye çalışan sırıtmayı zor engelliyordu.

"Sorun ne? Beğenmedin mi hayatım?"

Atsumu titrek bir nefes verdi, neredeyse gülümsemesi bozulacaktı.

Bir süreliğine tek yaptığı şey gülümsemesinin ardından dişlerini sıkmak ve açıkça kendisine meydan okuyan Kiyoomi'ye dik dik bakmak oldu.

Ardından setten iki bıçak çıkarttı, sesindeki kızgınlığı bastırmaya çalışarak konuştu.

"O zaman şunları bir test edeyim, hm?"

Bıçakları iki tur birbirine sürttü, çıkan ses Kiyoomi'yi ürpertmişti.

Tezgahta duran iki domatesten birini önüne aldı, doğrama tahtası bile çıkarmadan zavallı domatesin canına okumaya başladı. Buna domates doğramak denmezdi, resmen katliamdı bu.

Tamam, Kiyoomi Atsumu'nun bıçaklarla arasının iyi olduğunu biliyordu. Sonuçta Atsumu kendi restoranının baş şefiydi, tabii ki bıçak tutma becerisi vardı. Ama ilk domatese işkence ettikten sonra ikinci bıçağı fırlatıp, o tarafa bile bakmıyorken ikinci domatesi tutturması nereden baksa fazlasıyla ürperticiydi.

Atsumu mutfağı adımlayarak bıçağını ikinci domatesten çekti, parmağını keskin yerinde gezdirmeye başladı.

Kiyoomi hangi cesaretle konuştuğunu bilmiyordu. "Gayet iyi gözüküyorlar."

Atsumu bir elinde beceriyle tuttuğu bıçakla kendisine dönünce Kiyoomi baştan aşağı ürperdi. Aklına Bangkok'taki festivalde, Atsumu'nun bıçak atma oyunundaki hedefleri tam merkezden tutturması gelmişti. Evet, o hedefler sahteydi ama Atsumu üçünü kalpten vurmayı başarmıştı.

Atsumu öyle bakıyordu ki Kiyoomi bir anlığına o bıçağın, kocasının elinden fırlayıp kendisini bulacağını düşündü.

Her ne olduysa, Atsumu bağırmaya başlamadı ya da boşanma evrakları hazırlatmak için bir avukat bulmaya gitmedi. Bıçağı yavaşça yerine bıraktı, Kiyoomi'ye döndüğünde yüzünde alışık ifadesi vardı.

Kiyoomi neredeyse hayal kırıklığına uğramıştı.

Sonra beklemediği bir şey oldu, Atsumu'nun sahte gülümsemesi büyüdü, gözleri kısıldı.

"Teşekkürler, Omi."

Bu görüntü, Kiyoomi'nin karnına bir yumruk atmıştı sanki.

Şuydu ki... Atsumu gerçekten gülünce gözleri kısılırdı. Kiyoomi bunu görmeyeli o kadar uzun süre oluyordu ki neredeyse bu gerçeği unutmuştu. Tanıştıkları günde, sonraki altı ay boyunca, evliliklerinin ilk iki yılında, Kiyoomi'nin madalyonundaki fotoğrafta Atsumu hep böyle gülmüştü.

Kiyoomi'yi ona aşık eden buydu işte. Kalbinin güzelliğini yüzüne yansıtan, gözlerinin kısıldığı bir gülüş. Kiyoomi o zamanlar bu gülümseme için her şeyi yapmaya hazırdı.

En sevdiği ifadeyi Atsumu'nun suratında bu kadar sahte bir şekilde görmek... karnına bir fil oturtmuştu sanki. Bu çok yanlıştı, olmaması gerekiyordu. Kiyoomi'nin kutsal bildiği görüntü, şimdi eski güzelliğinden sıyrılmış, korkunç bir şekilde önüne sunuluyordu.

Hem bir zamanlar aşık olduğu adamı hatırlamak, hem de çok sevdiği ifadeyi böyle kararmış görmek Kiyoomi'nin beynine tuhaf şeyler yapıyor olsa gerekti. Tek verebildiği tepki arkasını dönüp mutfaktan çıkmak oldu.

.

.

.

.

.

tm su kisim bittigine gore artik 48 saatte ortaligi karistirabilirim

48 saat √ sakuatsuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin