"Nişancılığın da aşçılığın kadar kötü, Atsumu! Ama bunlardan sadece biri ölümcül!"
Atsumu sözleri duymasıyla dişlerini sıktı, bütün odağını şarjörü değiştirmeye verdi. Hepsi bitmek üzereydi. Kiyoomi'nin hiçbir kozu kalmamıştı, bitmek üzereydi. İstediği kadar konuşsundu.
Atsumu kazanacaktı.
Kazanmayı ne kadar istediği şüpheliydi.
Çevresine dikkat etmeden mutfağa ateş etmeye başladığında havanın bir anda ısındığını fark etti, daha beyni olayı algılayamadan refleksleri kendisini geriye atmıştı bile.
Tüfekleri elinden fırladı, alevler yükselirken Atsumu yerde yuvarlandı. Nefeslenmek için kendine bir saniye verdi.
Bir saniyesi yoktu.
Dumanın arasından bir figür fırladı, daha ne olduğunu çözemeden Atsumu yediği tekmeyle geriye uçtu. Duvara çarptığı gibi acıyla iç çekti.
Daha ilk darbeden toparlanamadan Kiyoomi ikinciyi karnına indirdi, Atsumu iki büklüm oldu.
Kiyoomi'nin hiç değilse yakın temas dövüşürken bu kadar iyi olmayacağını umuyordu ama o, hiç acımadan bütün gücüyle darbeleri indiriyordu.
Eğer sıradan biri olsaydı çoktan acıya kurban gitmiş, yere kapaklanmıştı. Atsumu ise buna yıllarını vermişti, sert darbelere direnmeyi biliyordu.
Ona rağmen henüz Kiyoomi gibisiyle karşılaşmadığını itiraf etmeliydi. İşin en keyifli kısmı da buydu belki de.
Kiyoomi bir kere daha üstüne atıldı, bu sefer Atsumu eğilerek kaçtı. Kiyoomi, dirseğinin duvara girmesiyle bir an acıyla iç çekti, Atsumu bu saniyeyi onu geri tekmelemek için kullandı.
Hiç vakit kaybetmeden ilk darbesiyle Kiyoomi'yi önce koridordaki konsola, ardından resim çerçevelerinin olduğu duvara ittirdi. Kiyoomi momentumla duvarda biraz sürüklendi, çerçeveleri ya çatlattı ya da yere düşürdü.
En güzel anıları teker teker kırılıyordu.
Atsumu bir eliyle Kiyoomi'nin kravatını çekti, diğeriyle konsoldaki lambayı yakaladı. Lambayı tam indirecekti ki Kiyoomi bir anda toparlandı, darbeyi dirseğiyle engelledi.
Atsumu'yu bir tekmeyle geri itti ama kravatı hala Atsumu'nun ellerindeydi, beraber geriye düştüler.
Kiyoomi bütün ağırlığıyla üstüne düşünce Atsumu acıyla bağırdı. Yuvarlanmaya başlamışlardı.
"Kalk– Omi–"
Kiyoomi ısrarla vücudunu Atsumu'nunkine bastırıyor, onu yere sabitlemeye çalışıyordu.
"Mızıkçılık yok, Atsumu."
Atsumu yuvarlanırken dirseğini Kiyoomi'nin yüzüne indirdi, nereden baksa sağlam bir vuruştu. Kiyoomi'nin küfrü de bunu kanıtlıyordu. Hızla ayaklandı, tüfeklere koştu.
Boşunaydı. Henüz adımlarını düzene sokamamıştı– böylece Kiyoomi kolundan tutup çekince geri düşmesine engel olamadı.
"Ah!"
Kiyoomi tüfekleri unutmuş gibi bütün dikkatini Atsumu'ya vermişti. Atsumu yemek odasının duvarına çarpınca Kiyoomi bu sefer ceketini yakaladı, onu bir de cam kapıya ittirdi.
Atsumu adımlarını toparlayamadan Kiyoomi kendisini sürükleyip duruyordu. Tepki verecek fırsat bile bulamıyordu, bir süre tek bildiği sağdan sola fırlatıldığı olmuştu.
"Omi– bırak–"
Beceriksizce arkasına bir tane yumruk salladı ama başına daha çok bela almıştı– niyetini anladığı gibi Kiyoomi, Atsumu'nun bedenini sanki hiçbir ağırlığı yokmuş gibi odanın diğer ucuna fırlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
48 saat √ sakuatsu
FanfictionSakusa Kiyoomi'nin, Miya Atsumu'yu öldürmek için 48 saati vardı. Tek sorun: Atsumu'yla evli olması. . uyari: siddet