"Omi!"
Kiyoomi bu kadar erken yakalanmamalıydı. Atsumu ekranda hiçbir şey göremiyordu. Planda bunların hiçbiri yoktu– ne yapması gerektiği hakkında bir fikri yoktu.
Kiyoomi işinde iyiydi. O hallederdi.
Atsumu nefesini düzene sokamıyordu.
Hem Kiyoomi'yi hem polis frekanslarını dinliyor olmak huzursuzluğunu büyütüyordu. Üstelik kameradan hiçbir şey göremiyordu.
Konuşup Kiyoomi'nin dikkatini dağıtmak istemiyordu ama her geçen saniye nefes almak zorlaşıyordu sanki.
"Omi? Hala orada mısın?"
O saniye bir patlama sesi duydu ve ışıklar geri geldi. Kiyoomi'nin ekranında ise... hiçbir şey yoktu.
Kameranın yanından geçen botlara bakılırsa kamera ve kulaklık yerdeydi.
Artık Kiyoomi içeride tamamen yalnızdı.
Atsumu, bir çatırtı sesiyle görüntü kesilene kadar hareket etmemeyi başardı. Kiyoomi işinde iyiydi, yardıma ihtiyacı yoktu, eğer Atsumu şimdi içeri girerse ona sadece ayak bağı olurdu, arabayı hemen oradan çıkaracak biri gerekiyordu–
Ekran siyaha dönünce düşünmeden ayaklandı.
"Omi!"
Belindeki tabancaya uzandı, arabadan çıktı. Umurunda değildi, Kiyoomi'ye ne olduğunu bilmeden onu içeride bırakmayacaktı.
Hızla ilerlerken kendisine doğru koşan figürü neredeyse vuracaktı.
Omzunda birini taşıyan Kiyoomi duraksadı, bir anlığına kendisine silah tutan Atsumu'nun tetiği çekeceğinden şüphelenmiş gibiydi.
Atsumu silahını indirirken eli titriyordu.
Bir şey demeden arka kapıyı açtı, bu da Kiyoomi'nin yeniden harekete geçmesi için yeterliydi. Atsumu, bunun hakkında konuşacak zamanları olup olmadığını merak etti.
Kiyoomi kendisini vuracağını düşünmüştü. Birbirlerine şu kadar bile güvenmezken Haiba'yı ne yapacaklardı? Atsumu hiç bu kadar çaresiz hissettiğini hatırlamıyordu.
Boşa kürek çektiklerini hissediyordu. Boşuna, kaçınılmaza doğru.
Tereddüt etmeden Kiyoomi'nin arkasından gelen iki kişiye silahını doğrulttu, ikisini de yere yolladı. Peşlerinden onlarcasının geleceği şüphesizdi. Daha fazla oyalanmadan sürücü koltuğuna geçti.
Kiyoomi arabaya atladığında kapıyı kapatmasını beklemeden gaza abandı.
Alışıldık halinin aksine görev başında Atsumu hep sakin biri olmuştu.
O yüzden bağırmaya başladığında kendisi de Kiyoomi kadar şaşkındı.
"Sana yerinde kal demiştim." Kiyoomi ön tarafa tırmanırken ani bir dönüşle cama çarptı. "Bir dakika. Bir dakika bekleyecektin."
Kiyoomi'nin sesi, sol yanağında kesik olan birine göre fazla rahattı. "Hallettim, değil mi?"
"Hallettim, değil mi? Derdin ne senin?"
"Beni yanlış yönlendirmişsin, ben de doğaçlama yaptım–"
"Hayır," Atsumu gözlerini yoldan çekmedi ama bir parmağını suçlayıcı biçimde Kiyoomi'ye doğrultmuştu. "plan dışına çıkıp kendini tehlikeye attın, bunu yaptın. İletişim kesildi, gittin, Omi– sonuçlarını düşünmeden kendi kendine hareket edemezsin."
Bir arabanın önüne kırınca yediği küfürleri duymazdan geldi. Yol boş sayılırdı, o da ortadan gitmeseydi...
"Atsumu,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
48 saat √ sakuatsu
FanfictionSakusa Kiyoomi'nin, Miya Atsumu'yu öldürmek için 48 saati vardı. Tek sorun: Atsumu'yla evli olması. . uyari: siddet