1: "Kana Bulanmış Hayatlar"

7.3K 133 16
                                    

Rüzgar şefkatli bir kurtarıcı gibi usul usul saçlarımı okşarken, gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Rüzgar şefkatli bir kurtarıcı gibi usul usul saçlarımı okşarken, gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum. Dalga sesleri beraberinde, çoçukluğumun en güzel kahkahalarını getirirken tepkisiz kalmam mümkün müydü ki?

Yaslandığım duvardan denize sıfır olan mezarlıkta, tek bir isime odaklanmış öylece bakıyordum. Babamı kaybettiğim yer burası değildi belki ama çoçukluğum tam burada ellerimden kayıp gitmişti. Biraz ilerisinde ki mezarlığa da onu gömmüşlerdi zaten.

Hiç aklıma gelmezdi, çoçukluğumun yegane hatıralarının yaşandığı yerin biraz ilerisine onu gömecekleri. On üç yıl geçmişti üzerinden, bu hayatta ki tek ailemin de beni bırakmasının üzerinden tam on üç yıl geçmişti. En güzel anılarım ellerimde küle dönmüş, bense onların ardından yas bile tutamamıştım. Varlığım, bir şeytanın varlığında esir edilmişken tek yapabildiğim çırpınmak, çırpındıkça bataklığın dibine gömülmek olmuştu.

Bugün birçok şeyi değiştirmiş, kırıklarımla burada duruyor olsamda, geçmiş olsa da aslında bu koca bir yalandı. Hiçbir şey geçmemişti.

Geçmiyordu.

Ne yaşananlar, ne de yaşanamayanlar.

Boğazım düğüm, düğümdü. Hıçkırmamak için dudaklarımı ısırmaya başlayacak kadar zor geliyordu burada olmak. Gitmek istiyordum ama gidemiyordum. Gidecek yeri olmayan biriydim ben. On üç yıl önce evini kaybetmiş, bir daha hiç bulamamıştım.

Sakinleşmek için derin derin nefesler alırken, babamın mezarına doğru düşen gölgeyle yaslandığım duvardan doğruldum. Her adımında zeminle bütünleşen topuklularından çıkan ses tam mezarın önüne gelince durduğunda yaklaşık bir ay önce esaretinden kurtulduğum kadın tam karşımda babamın mezarına çiçek bırakıyordu.

Üvey annemdi. Her kaybedişinin intikamını benden alan, ruhumu diri diri ateşe atan kadın karşımda duruyordu.Üzerine giyindiği siyah tulum, kusursuz bedenini gizlerken herzaman dudaklarına yedirdiği kırmızı ruju ile bütünleşmişti.

Hissettiğim tam olarak neydi bilmiyordum ama bu görüntü midemi altüst etmeye yetmişti.

Onu görmeyeli, işkence çekmeyeli, o şuh kahkasını duymayalı tam iki ay geçmişti. Ben o evden, o ruh hastasından kurtulmuştum. Deli gibi beni arattığını biliyordum ama düzensiz bir yaşantıyla bu koca şehirde ondan saklanabilmiştim.

KATRAN KARASI +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin