Usul usul esen rüzgar tüm benliğimi etkisi altına almışken soğuk parmaklarımla yatın çevresinde ki trabzanları biraz daha sıktım.
Tam her şey bitti, tekrar o kadının yanına dönüyorum diyeceğim bir an bana öyle büyük, güçlü bir el uzanmıştı ki bana dokunan o elin gücü gözlerimi kör etmişti.
Unuttuğum şey, o ellerin kanla kaplı olmasıydı. Önce ellerime sıçramış, sonra hayatıma yayılmıştı.Şimdi ise o kan her yerdeydi.
Ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi dahi bilmiyordum. Verdiği kısa ama öz davetin ardından beni bir kukla gibi yönetmiş, tek kelime dahi etmeden bu yata bindirmişti. Denizin ortasında o, ben ve yatı süren kaptan kalmıştık.
Ben güverteye çıkmış, esen rüzgara rağmen öylece denizi seyrederken o içeride, elinden düşmeyen içkisiyle oturuyordu.
Korkutucu sesizlik her yeri kaplamış olsada zihnimin içi mahşer yeriydi. Düşünecek çok şey vardı ama aynı zamanda yoktu da. Onun yanında kalamazdım, o Asu Yıldıran'dan bile tehlikeli biriydi. Bunu en başta da bilsemde beni büyüleyen, yeni hayat vaadi öyle imkansız gibiydi ki inanmak istemiştim.
Şimdi ise, beni öldürmek için yanında tuttuğunu ima eden cümleleri, gözlerimin önünde keyifle katlettiği insanlar vardı.
Kusursuz bir bedenin içine gizlenmiş günahkâr bir ruhtu, Alparslan Karahan. Ve ben arafta terk edilmiş bir fani olarak onun ellerindeydim.
Kalamazdım, ölecektim.
Hiç beklemediğim bir anda sırtıma dokunan ellerle ufak bir çığlık atarak önüme döndüm. Alparslan, kıstığı gözlerle bana bakarken öylece put gibi kesilmiş ne yapacağına bakıyordum.
Oysa tam şuan ona 'Katil.' diye bağırmam, 'Beni neden yanında tuttuğunu' sormam gerekiyordu.
Ama biliyordum ki, ona bu kadar basit cümleler işlemezdi. Yaptıklarına süslü, kafa karıştırıcı cümleler ekleyip beni manipüle edeceğini biliyordum.
O istemezse hiçbir şey öğrenemeyeceğimi de.
"Konuş, sessizliğin sinirimi bozuyor."
Beklemediğim anda duyduğum cümleyle öylece yüzüne boş boş bakarken sinirle devam etti. "O küçük aklında hangi tilkiler dolanıyor, hepsini siktirtme bana."
Ettiği küfür yüzünden yüzümü buruşturdum. Etkisinden kurtulmak için bir adım gerilediğimde sırtım trabzanlarla buluşmuş, elbisemin ince kumaşından demirin soğukluğunu belimde hissetmeye başlamıştım.
"Neden yapıyorsun tüm bu olanları?"
Öylesine bir soruymuşçasına döküldü dudaklarımdan kelimeler. Bir cevap alamayacağımı, alacağım cevabın beni bir noktaya getiremeyeceğini biliyordum.
Zihnim bulanık bi su gibiydi.
"Gücü elimde tutmak için." dedi bekletmeden.
Cebinden çıkardığı sigarayı parmak uçlarında tutarak ateşlediğinde gözlerinin üzerimde olmamasından yararlanarak onu inceledim.
Üzerinde ki takım elbisenin ceketini yata çıkar çıkmaz üzerinden attığı için içinde ki siyah gömlekle duruyordu. Kollarını sıvamış, üstten birkaç düğmesini açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATRAN KARASI +18
ChickLit❝Sadece kraliçe değil; bu kez avcı da kalbini istiyor, pamuk prenses.❞